En Sıcak Konular

Nisan ortasında kıyamet kopar mı

30 Mart 2010 09:26 tsi
Nisan ortasında kıyamet kopar mı "Eğer Türkiye nisan ortasına kadar protokolleri yürürlüğe sokmazsa..."

...
Malumunuz, Türkiye ve Ermenistan hükümetleri, uzun bir görüşme sürecinin sonunda Nisan 2009’da iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmek üzere mutabakata vardı. Taraflar Ekim 2009’da da bu mutabakatı somutlaştıracak iki protokole imza attı. Protokollere göre diplomatik ilişkiler yeniden kurulacak, kara sınırı da yeniden açılacaktı. Yaklaşık 20 yıllık bir aradan sonra... Ayrıca ikili ilişkilerin en hassas yanını, ‘tarih boyutu’nu ele almak üzere bir komisyon oluşturulacaktı.

Onca çaba boşa mı?
Gelgelelim, İsviçre’deki imza töreninden bölgeye ve dünyaya yayılan iyimserlik rüzgarı, çok geçmeden kesildi. Çünkü Türkiye, daha mürekkebi kurumadan protokolleri onaylamak için ‘Karabağ şartı’nı öne sürüverdi... Yani? Yani Türkiye, Azerbaycan topraklarındaki Ermeni işgalinin sona erdirilmesine yönelik adım atılmadıkça protokolleri onaylamayacağını dünya aleme ilan etti. Ermenistan da böyle bir bağlantı kurulamayacağını savunarak siyasi onay sürecini askıya aldı.
Peki ne olacak? Onca yılın diplomatik çabası, ortaya konan siyasi cesaret, Güney Kafkasya’nın kaderini değiştirebilecek stratejik vizyon tarihin çöp sepetine mi gidecek? Bir başka deyişle, protokolleri ‘koma’dan çıkarmak için hala umut var mı? Sürece bir hayat öpücüğü kondurulabilir mi?
Protokollerin ölmesi önlenemezse ne gibi sonuçlara yol açar?
Ermeni dış politikasına yön veren isimlerle konuşurken daha çok bu sorulara yanıt aradık. Duyduğum en çarpıcı cümle şuydu: “Eğer Türkiye nisan ortasına kadar protokolleri yürürlüğe sokmazsa Ermenistan süreçten çekildiğini ilan edecek.” Evet, Ermeni hükümetinin, protokollerden çekilmek için cumhurbaşkanına yetki veren yasayı meclisten geçirdiğini biliyorduk. Ama ilk kez bir Ermeni yetkili, tarih vererek ve kesin bir kararlılıkla niyetlerini ifade ediyordu. Üstelik bu yetkili, başından beri sürecin içinde yer almış, protokollerin öngördüğü normalleşme sürecini ‘iliklerine kadar’ destekleyen biri. Dahası bunu söylerken, protokollerin ölmesi durumunda, Türk-Ermeni ilişkilerinin, protokollerin öncesinden daha da kötü bir noktaya gerileyeceğini bilerek söylüyor. “Çünkü aramızdaki bütün sorun ve anlaşmazlıklara, bir de güvensizlik etkilenecek. Daha doğrusu güvensizlik daha da derinleşecek.”

Nedenler
Peki niye çekilecek Ermenistan ve niye nisan ortası? Nedenler bağlantılı.

Birincisi, protokollerin yürürlüğe girmesi için öngörülen ‘makul bir süre’nin sonuna yaklaşıldığı kanısı hakim Erivan’da. Adı konmayan bu süre, nisan başı olarak değerlendiriliyor.

İkincisi, Ermeni liderliği, Ankara tarafından kandırıldığını, hatta ‘aptal yerine konduğunu’ düşünüyor ve kamuoyu da göz önünde bulundurulduğunda bu hissiyatı daha fazla kaldıramayacak durumda. Bu düşüncenin arkasında, görüşme sürecinde kıyısından geçilmemiş, nitekim protokollerde de esamesi okunmamış ‘Karabağ şartı’nın dayatılması yatıyor.

Üçüncüsü, hükümetin, protokollerden ötürü ilk günden beri göğüs gerdiği, muhalefet ve diaspora kaynaklı yoğun eleştiriler karşısında direnci azalıyor; özellikle bölgesel konularda (yani Karabağ) Türkiye’ya söz hakkı doğacağını ve kurulması öngörülen tarih komisyonunun kendilerince tartışılmaz bir gerçek sayılan ‘soykırım’ı tartışmaya açacağını öne süren ‘ret cephesi’ Sarkisyan yönetimine ateş püskürüyor. Bu nedenle bir hükümet ortağının muhalefete döndüğünü anımsatan yetkililer, Sarkisyan’ın protokoller uğruna siyasi sermayesini bitirmeyi göze alamayacağını belirtiyor.
Dördüncüsü, Türkiye’nin ikircikli tutumunun, ‘Karabağ meselesi’nde Azerbaycan’ı daha da katı bir tutum almaya yönelttiği düşünülüyor. Bu bağlamda, özelikle, Bakü’den son zamanlarda giderek daha sıklıkla duyulan ‘savaş çığlıkları’na dikkat çekiliyor.

Ve beşincisi, ABD Başkanı Barack Obama’nın ‘soykırım’ı anacağı geleneksel ‘24 Nisan açıklaması’ öncesinde, 12-13 Nisan’da Washington’da gerçekleşecek Sarkisyan-Obama görüşmesi bekleniyor. Anlaşılan o ki, Sarkisyan, ‘protokollerden çekilme’ kozunu masaya sürecek ve alacağı karşılığa göre de Erivan’a dönüşünde ‘son karar’ını verecek.

Umut var mı? Ermenistan’a göre Türkiye ne yaparsa protokoller kurtulabilir? Ermeni yetkililer zamanın, protokollerin aleyhine işlediği görüşünde. Türk hükümetinin süreci ‘Karabağ’a bu denli bağladıktan sonra çark edip onay sürecinin düğmesine basabileceğine ihtimal verilmiyor. Bir nokta daha: Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin protokollere ilişkinin kararı karşısında Ankara’dan yükselen feveran, Türkiye’nin normalleşme sürecine ilişkin gönülsüzlüğüne yoruluyor. Ermeni yetkililer, mahkemenin sonuç itibarıyla protokolleri anayasaya uygun bulup onayladığına, üstelik kararı oybirliğiyle aldığına dikkat çekiyor. Ankara’nın ‘öküz altında buzağı aradığı’ söyleniyor.

Ara çözüm önerisi
Peki bir ara çözüm bulunabilir mi? İşte bu noktada, bir Ermeni yetkili, şu öneriyi getirdi: “Başbakan Tayyip Erdoğan çıkıp Türkiye’nin protokollerin öngördüğü normalleşme sürecine bağlılığını kesin bir dille açıklasın. Ve desin ki, ‘Şu anki mevcut koşullardan ötürü, tamamen iç politikadan kaynaklanan nedenlerle, protokolleri onaylayıp yürürlüğe sokamıyoruz. O yüzden gelin erteleyelim bu süreci.”
Böyle bir açıklamanın, Erivan için yeterli olup olamayacağını sorduğum yetkili, “En azından oturup konuşabiliriz bunu. Bir çıkış yolu olabilir” dedi. Hemen ardından kinayeli biçimde ekledi: “Tabii ertesi gün tam aksi istikamette bir açıklama yapmaması lazım Erdoğan’ın.”

Rus fıkrasındaki gibi
Anlaşılan o ki Erivan, Ankara’dan süreç değil, sonuç odaklı bir politika ortaya koymasını bekliyor. Bir Rus fıkrasıyla anlatıyorlar Ankara’nın mevcut pozisyonunu. Adamın birine, “Bu kadar çocuk yaptığına göre çocukları çok seviyorsun herhalde” demiş birisi. “Yoo” demiş adam, “Ben sadece süreci seviyorum.”

Fıkranın değil ama, Erivan izlenimlerinin devamı var...

Erdal Güven / Radikal'deki yazısından ilgili kısım



Bu haber 798 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,461 µs