Senaryonun böylesi: O bomba patlarsa...

16 Mart 2010 09:40 tsi
Birileri gözümüzü korkutmak istiyor.

Genelkurmay’ın ev sahipliğiyle üçüncüsü dün Ankara’da başlayan ‘Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu’ için Bilkent Otel’e gidenler, salondaki izleyici sandalyelerinin üzerinde ilginç bir harita buldu.

Haritada Ankara’nın Ulus semtinde 10 kilotonluk bir atom bombasının patlaması halinde yaşanacak tahribat gösteriliyordu.

‘Neden Ulus?’ sorusu altında komplo aramayın: İnternet sitesi Google Earth, her şehrin belediye başkanlığının olduğu yeri o şehrin merkezi sayıyor, o yüzden şehir merkezi olarak orası çıkıyor.
Yoksa, harita üzerine sohbet ettiğim bir generale, ‘Herhalde bir terörist bombayı Meclis kavşağında patlatsa, Meclis, Başbakanlık, Genelkurmay, kuvvet komutanlıkları ve emniyetin hepsini uçurur’ diyecek oldum; benzi sarardı, ‘Aman, şimdi..’ deyip yutkundu.

10 kiloton, hemen hemen ABD’nin 6 Ağustos 1945’te Japonya’yı teslim olmaya ikna etme gerekçesiyle Hiroşima şehrine attığı atom bombasının gücüne (13 kiloton) yakın. Bugünkü atom silahı başlıklarının gücüyle karşılaştırıldığında hafif kalıyor, yine de bir ölçü.

Allah korusun böyle bir bomba patladığında -ki artık kıtalararası bombardıman uçağı, ya da balistik füze de gerekmiyor. Niyet etmiş bir militanın sırt çantasında da taşınabilir- ilk 500 metrede her şey, bütün insanlar, binalar, yok oluyor. İkinci 500 metrede ölüm, ya da ağır radyasyon yanıkları, üçüncü 500 metrede de yine yangınlar ve radyasyon yaralanmalar ve ağır tahribat meydana geliyor.

Bataklığı kurutmak yerine
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un sunuş konuşmasının ardından sempozyumun açılışını yapan ABD’nin Harvard Üniversitesi’nden profesör Graham Allison, nükleer terörizm tehlikesine dikkat çekmek için bu ürkütücü senaryo örneğini vermiş. (Harita üzerine, ‘Bu harita birilerinin eline geçseydi, ‘Ankara’da atom bombası patlayacaklardı’ manşeti atılabilirdi’ yarı şaka yorumlar yapıldı.)  İsteyenler, www.nuclearterror.org sitesinde kendi şehirlerinin adını yazıp bakabilir.
Amerikalı profesör, konuşmasına Vaşington’un atom bombasıyla tahrip olduğunu gösteren temsili resimle başladı, yani Ankara’ya  yönelik özel bir kasıt yok. (Ancak izleyiciler arasında ‘İran konusunda gözümüzü korkutmak istiyor herhalde’ yorumunda bulunanlar oldu.)

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay da izlediler; Başbuğ’un konuşmasının öncesinde perdede gösterilen kısa açılış filmi İstanbul’daki İngiliz Başkonsolosluğu, HSBC ve Neve Şalom Sinagogu bombalamalarının görüntüsü ile başladı. Bilindiği gibi, Balyoz soruşturmasında -El Kaide tarafından yaptırıldığı zamanında açıklanan- bu eylemlerin acaba darbeye zemin hazırlamak isteyen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) üyeleri tarafından mı yaptırıldığı kuşkusu ortaya atıldı, gözaltına alınan generallere soruldu.

TSK adına Başbuğ ise, ‘Ben kendi işime bakıyorum’ mesajı vererek, konuşmasında özellikle PKK ile mücadeleye odaklandı.

‘Ekosistem kavramını’ açtı: Benim anladığım şu: Mao Zedung’un ‘Gerilla suda balıktır’ kavramına karşı ABD tarafından geliştirilen ve NATO kavramı olan ‘O halde gölü kurutalım’ kavramı yerine, Türk ordusu ‘Gölü öyle değiştirelim ki, gerilla balığı yaşayamasın, diğer balıklar yaşasın’ kavramını geliştiriyor. Bakalım sonuç getirecek mi?

Murat Yetkin / Radikal

Bu haber 1,197 defa okundu.