En Sıcak Konular

2019'da Türkiye nasıl olacak?

8 Mart 2010 12:35 tsi


Adnan Berk Okan / İnternet haber

Sizi de davet etsem, benimle “geleceğe yolculuk” yapar mısınız?..
Teşekkür ederim…
Çok naziksiniz…
Lütfen beni izleyiniz…
                                   ***
Tarihler, 31 Aralık 2019’u gösteriyor takvim yapraklarında…
Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinin Müslüman nüfus ağırlıklı bütün ülkeleri gerçek demokrasiye geçiş yapmışlardı…
Demokrasi, öncelikle özgürlükleri ve hemen ardından ekonomik gelişmeleri ve gelir dağılımda adaleti getirmişti…
Terörün yerini “huzur”, sefilliğin yerini ölçülü bir “refah” almıştı…
Halkların eğitim seviyeleri ile birlikte demokrasiye sadakatleri ve yaşam gustoları yükselmiş, kültürel faaliyetle gelişmişti…
Bütün bunlar başta ABD olmak üzere AB ülkelerinin çabaları ile gerçekleştirildiği için dünya kalıcı bir barış süreci yaşıyordu…
Peki başka ne olmuştu?..
Ona da bakalım…
                                   ***
* Silâh fabrikalarının hemen hepsi neredeyse kapanmak üzere olduğu için silâh üretimi de durmuş…
Zaten hemen bütün ülkeler nükleer silaha sahip olmuşlardı…
* Kuzey Çin, Liberal ekonominin yarattığı devinim ve bir buçuk milyarı aşkın nüfusu ile A.B.D. ve Rusya ile ortak hareket ediyordu...
* Petrole alternatif enerji kaynakları yine dünyanın enerji devleri tarafından pek fazla olmamakla birlikte piyasaya sürülmeye başlamış. İlk aşamada petrol ürünleriyle aynı fiyattan satılan yeni enerji ürünlerinin giderek ucuzlayacağı söyleniyor. En önemlisi, yeni piyasaya sürülen enerji kaynakları sayesinde, Çin ekonomisi tamamen kontrol ve denetim altına alınmış, Çin’in yarattığı ek enerji talebi dengelenmişti...
* Aynı şey, tüm dünyanın bilgiişlem merkezi gibi kullanılan Hindistan için de geçerliydi...
Hindistan, bilgiişlem gelirleri ile ekonomisinde büyük rahatlama yaratmış, fukaralık giderek azalmaya başlamıştı… Bir milyarı geçen nüfusu ile gelişmiş ekonomiler için iyi ve vazgeçilmez bir tüketim pazarı olmayı başarmıştı…
* Suriye de eskiden olduğu kadar oyunbozanlık ve asilik etmiyordu… En son yapılan devlet başkanlığı seçimleri Amerika’nın istediği kadar özgür bir ortamda geçmiş olmasa da ilk kez ve gerçek bir rakip, Beşar Esad’la mücadele etmişti... Seçimi az farkla kazanan Beşar Esad’ın rakibine karşı gösterdiği hoşgörü, babasından miras kalan yaşlı kadroların hemen tamamının tasfiye edilmiş olması, Amerika, Rusya ve Çin yönetimlerini en azından bazı kuşku ve korkulardan arındırmıştı. Suriye'yi artık İsrail nefreti ve kini ile yaşamış bürokratlar değil, değişen dünyayı yaşayarak öğrenen genç politikacılar yönetiyordu…
* İsrail artık Ortadoğu’nun “uslu çocuğu” idi… Eski topraklarına çekilmiş, Filistin halkının özgür ve bağımsız olduğunu kabul etmişti…
* Suudi krallığından da iyi haberler geliyordu… Meşrutiyetin gelmesiyle birlikte demokratik hak ve özgürlükler genişletilmiş, şer’i hükümlerin yerini çağdaş hukuk kuralları almıştı… Kadınlar artık otomobil kullanabiliyorlar, seçimlerde oy kullanıyor, dilerlerse parlamentoya girebiliyorlardı… Gelir dağılımında vahşi bir acımasızlığa sebep olan despotizmin yerine gelen Demokrasi, daha çok insanın milli gelirden daha eşit pay aldığı bir sistem getirmişti….
Libya’da Muammer Kaddafi, iktidarı resmen değilse de fiilen oğlu Seyf - el İslâm’a devretmişti…
Oğul Kaddafi başta babasının bizzat yazdığı Yeşil Kitap olmak üzere ülkede uygulanmakta olan antidemokratik uygulamalara da açıkça cephe almasıyla tanınıyordu…
* Muammer Kaddafi’nin buna rağmen yönetimi fiilen oğluna bırakışı dünyadaki bütün İslâm ülkelerine de “moral” aşılamıştı…
* 1979 yılında Ayetullahlar tarafından ordu- halk ortak ayaklanması ile iktidardan düşürülen ve Amerika’ya kaçarak o ülkede vefat eden Şah Pehlevi’nin oğlu Rıza Pehlevi, halk ve ordunun ortak talebi sonucu Amerikan yönetiminin desteği ile İran’a dönmüştü… Halk ve ordunun ortak iktidar yaptığı mollalar dönemi, yine halk – ordu ortaklığında yıkılıp gitmişti… Amerika’da yaşadığı süre içinde Liberal demokrat bir eğitim alan Rıza Pehlevi, Tahran hava alanında yaptığı açıklamada, kendi yönetiminde İran halkının dinini daha özgür ve daha derin yaşayacağını, halkına özlediği demokratik ve refah ortamını hazırlayacağını ifade etmişti…
* Dünya büyük savaşlar sonrası gerçekten bir altın çağa koşuyordu...
                                   ***
Peki...
Bölgemizde ve Afrika’da bütün bunlar yaşanırken Türkiye’de durum ne vaziyetteydi?..
Sizleri üzmek istemem ama onu da söyleyeyim:
* Türkiye yine her zaman olduğu gibi kendi derdine düşmüş, siyasetçiler daha gelişmiş ve güçlü bir ülke için değil, iktidar nimetlerinin paylaşımı için politika yapmaya devam etmekte kararlıydılar…
Yine kısır çekişmeler, yine karşılıklı tartışma ve yarışma yerine karşılıklı yok etme arayışları siyasete egemen olmuştu…
* Erdoğan, Baykal ve Bahçeli’ye bir de Sarıgül eklenmişti…
* Sarıgül her Salı gurup toplantısında yaptığı konuşmada, partisini eleştiren rakip parti genel başkanlarını gördüğü yerde yumruklayacağını söylüyordu…
* Öcalan kendisine yeni tavla arkadaşları bulmuştu…
* Genelkurmay Başkanı her sabah erken saatlerde ordunun darbe yapmayacağına dair şeref yemini ediyordu…
* İktidarın yarı resmi sözcüsü durumundaki basın yayın organlarının hepsi (Sözcü dâhil) askerin sözüne güvenilemeyeceğini, darbe hazırlıklarının hiçbir zaman bitmeyeceğini yazıyor, söylüyorlardı…
* Yargı mecliste oy birliğiyle kabul edilen bir anayasa değişikliği sonucu; “Demokrasiyi Seven Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu” ve “Cumhuriyeti Seven Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu” olarak ikiye ayrılmıştı… Demokrasiyi sevenlerin “Davacı” olduğu davalara “Demokrasiyi Seven Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu”, Cumhuriyetçilerin “Davacı” olduğu davalara ise Cumhuriyeti Seven Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu” bakıyordu…
* 634. bölümü yayınlanan Aşk-ı Memnu ile 631. bölümü yayınlanan Yaprak Dökümü arasındaki rekabet sürüyordu…
* Mehmet Ali Birand, Ali Kırca ve Uğur Dündar hafta arası her akşam birbirlerini “ben daha yakışıklıyım” diyerek taşlıyorlardı…
* Olimpia’da yeni bir konser teklifi alan Ajda Pekkan, 74. estetik ameliyatı için bıçak altına yatmaya hazırlanıyordu…
                                   ***
Evet efendim…
Cam Kürede 2019 yılı 31 Aralık gecesi görünen manzara-i umumiye böyle…



Bu haber 710 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,746 µs