FT, Hürriyet gibi…

İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Financial Times gazetesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Washington'dan hükümete bir uyarı yaptığını, bunun ardından hükümetin Iraklı Kürt liderler ile temas kurmaktan vazgeçtiğini öne sürüldü. Gazete ayrıca, Büyükanıt'ın seçimler öncesi yine hükümet ile karşı karşıya geleceğini iddia etti.

Bu iddia sadece FT tarafından ortaya atılmıyor. Geçtiğimiz günlerde Hürriyet gazetesi öyle bir manşet ve manşet altı haber yapmıştı ki okuyanlar “Türkiye’de ordu ve siyaset” birbirine girecek sanmıştı. O manşet ve manşet altı haberi hatırlayalım: Gazetenin manşetinde Erdoğan’ın “Kuzey Iraklı liderlerle görüşebilirim” sözleri, manşet altında ise Büyükanıt’ın “PKK’ya yardım edenlerle görüşmem” demeci bulunuyordu. Haber Kuzey Iraklı liderlerle görüşülüp görüşülmemesi konusunda hükümet ile ordu arasında önemli bir ayrım olduğunu vurguluyordu. Ancak daha sonra Büyükanıt’ın “Ben asker olarak konuşmam. Ancak başkasının konuşmasına da ipotek koyamam” dediği anlaşıldı. Yani Büyükanıt bir anlamda şunu söyledi: “Ben askerim, asker silahla konuşur, diplomasi siyasilerin işidir, onlar yapsın!” Zaten Dışişleri Bakanı Gül de yaptığı açıklamada aynen şunları söylemişti: “Asker silahla konuşur. O konuşuncaya kadar da siyasetçinin yapacağı işler vardır.”

Anlaşılan o ki Türkiye’de asker-sivil gerginliği ilgi çekiyor ve kimi zaman “olmayan gerginlikler” yaratılabiliyor. Bunu kanıtlayan da MGK’nın bildirisi. MGK o tartışmalı konuda cevabını net verdi: Diplomasi…

Aslında bugün Sabah gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş konuyu bir adım öne götürdü. Onun kaleminden okuyalım: "Konuşuruz-konuşmayız" meselesi, devletin zirvesi değil daha ziyade medyada gerçekleşen bir polemik. Aldığımız bilgilere göre bırakın polemiği, geçen haftaki MGK'da "Konuşmalı-konuşmamalı?" çerçevesinde bir tartışma bile yaşanmamış.
Tam tersine "siyasi diyalog" lafının geçtiği MGK bildirisi, öyle ustaca hazırlanmış ki, hem hükümet hem de asker "Biz kendi pozisyonumuzda değişikliğe gitmiyoruz" diyebiliyor.

Aydıntaşbaş’ın söyledikleri gerçeği yansıtıyor. Zaten Türkiye’de şu anda başka bir şey beklenmemeli. Hükümet gerçekten güçlü ve demokrasi dışı herhangi bir küçük adımı kimse sindirecek gibi değil. Bunun kaygısını da Deniz Baykal taşıyor. Baykal basını ve iş dünyasını “bir şeyler yapmamakla” suçluyor. Peki, iş dünyası neden bir şey yapmıyor, ya da yapamıyor? Onun cevabını da Ergun Babahan versin: Bu ortamda yine 28 Şubat öncesine benzer bir dönemden geçiyoruz. Ancak bir farkla, büyük sermaye bu kez istikrarlı gidişten ve dünya sistemiyle yakınlaşmaktan memnun. O nedenle 28 Şubat'ın önemli bir müttefikinden yoksun gerilim isteyenler.

iyibilgi.com