En Sıcak Konular

Savaş tehlikesi artıyor

29 Ocak 2010 08:28 tsi
Savaş tehlikesi artıyor Asya'da çakacak bir kıvılcım, yangına dönüşebilir.

Küresel düzeyde dikkatlerin yoğunlaştığı bir dizi gelişme var, dolayısıyla bazıları öne çıkarken bazıları geride kalıyor. Uzaktan izlenen gelişmelerden biri Kore yarımadasında yaşanıyor ve burada tırmanan gerginlik tüm dünyayı tehdit edebilecek özelliklere sahip.

Kuzey Kore ile Güney Kore arasında başta Sarı Deniz bölgesi olmak üzere deniz sınırı ve hatta kara sınırı konularında anlaşmazlık bulunuyor. Bu anlaşmazlık, genel olarak tarafların ticaret gemilerinin geçişlerine izin vermemesi ile başlıyor, ardından “hassas” bölgelerde askeri tatbikatlarla devam ediyor ve sonunda da bu tatbikatlarda kullanılan silahlardan çıkan kurşunların karşı tarafa ulaşmasıyla artan bir gerginlik aşamasına ulaşılıyor. Yaklaşık üç ay önce iki ülke donanması çatışmaya girmişti ve bugüne kadar tırmanan üst düzey gerginlik artık endişe verici boyutlara ulaştı. Üç gündür taraflar arasında silahlı mücadele sürüyor ve Güney Kore kendi denetiminde olduğunu savunduğu Baengnyeong adası yakınlarında tatbikat yapan Kuzey Kore’ye karşılık veriyor.

Taraflar arasındaki sınır anlaşmazlığının geçmişi 1947’ye kadar uzanıyor. Soğuk Savaş ortamında Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılan yarımadanın sınırını 38. Paralel çizmiş, 1950’de bu çizgiyi aşarak güneye saldıran K.Kore “Kore Savaşı”nın nedenini oluşturmuştu. 1953’de barış anlaşması ile değil de ateşkesle sonlanan savaştan sonra 38. paralel sınır olarak kabul edildiyse de bu hattın geçtiği alan aynı zamanda uluslararası güçlerce tampon bölge olarak tanımlandığından her daim “hassas bölge” olarak kalmıştı.

1948’de ilk cumhuriyetini ilan eden ve her darbeden sonra yeniden cumhuriyet ilan ederek altıncı cumhuriyete ulaşan G. Kore, ekonomik olarak “Asya kaplanı” mertebesine ulaşsa da, yönetim sorunları, rüşvet ve otoriterlik konusunda siyasal düzen açısından aynı takdiri toplayamadı. Bununla birlikte, bu küçük ayrıntı yıllarca SSCB etkisindeki K. Kore’yi durdurma görevinin yanında görmezden gelindi. Çin ile Rusya’nın komşusu olan ve hatta yıllarca bu iki güç arasında tampon görevi gören K.Kore’de de farklı bir siyasal tarih yaşanmadı. Üst üste yaşanan suikastlar, muhalifler ile komünist iktidar arasındaki mücadeleler, çevre ülkelerde darbe girişimlerine kalkışmak gibi bir dizi olay yaşayan K.Kore, G.Kore son cumhuriyetini ilan ederken, 1998’de “reform” sürecine geçti. 2000’lerin başında, iki tarafta da yaşanan değişim süreci, birleşme yanlılarını harekete geçirdi; artık iki bloklu dünya olmadığına göre bu iki ülkenin iki blokluluğun yüklediği görevlerle şekillenmelerine gerek olmadığı tartışıldı.

Bu olumlu hava, 2002’de açığa çıkan K.Kore’nin nükleer programı ile dağıldı; K.Kore “batı” dünyasına kafa tutmayı ve diplomatik yollardan muhatap sayılmayı başaran bir ülke olduğunu zannederken, G.Kore mağdur ülke pozisyonuna taşındı. Aslında her iki ülke de müttefiklerince birer silah deposuna dönüştürülmüş, bu silahların iç işlerinde de kullanılmasına göz yumulmuştu. Dolayısıyla ikisi de, kendilerine bakmak yerine büyüklerine baktıkları için mağdur sayılabilir. Bu durumu iç ve dış politikalarda bir meşruiyet zemini olarak kullanmak ise, günümüz küresel sisteminde oldukça zor hale geldi.

Değişen küresel koşullara uyum sağlamaya direnen, varlığını hala “dış düşman” üzerinden gören, ekonomisini silaha göre düzenleyen ülkelerin komşu olmaları halinde savaş ihtimali ortadan kalkmıyor. Ancak bu tür savaşların iki ülkeyle sınırlı kalma ihtimali zayıf olduğundan risk çok büyük. ABD, Rusya ve Çin’in ortak bir açılım başlatması ve bunu askeri olmayan araçlarla yürütmeleri şart görülüyor. Yoksa Allah muhafaza...

Beril Dedeoğlu / Star



Bu haber 1,689 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,150 µs