''Balyoz Planı'' İlker Paşa'ya soruldu mu? | " /> ''Balyoz Planı'' İlker Paşa'ya soruldu mu? | "/>

En Sıcak Konular

''Balyoz Planı'' İlker Paşa'ya soruldu mu?

24 Ocak 2010 11:34 tsi
''Balyoz Planı'' İlker Paşa'ya soruldu mu?
Genelkurmay Başkanlığı, her skandal belgeden sonra benzer açıklamalar yapıyor. İşte akıllarda soru işareti bırakan o açıklama... Erhan Başyurt yazdı…

Erhan Başyurt / Bugün

"Balyoz Planı" İlker Paşa'ya soruldu mu?

Genelkurmay Başkanlığı, Balyoz Planı ile ilgili ilk açıklamasından geri adım attı.

"Akredite gazetecilere" özel bir bilgilendirme toplantısı yaparak, Balyoz Darbe Planı'na açık kapı bıraktı.

Planların ve imha raporlarının yok edildiği, dolayısıyla iddiaların doğruluğunu araştıramadıklarını söylemiş "üst düzey komutanlar..."

Anlaşılan Taraf gazetesi elindeki belge ve isimleri, ses kayıtlarını açıklayınca ve özel yetkili savcılar soruşturma açınca temkinli bir dili tercih etmek zorunda kaldılar.

İşin başında yapmaları gerekeni sona bıraktılar.

Olsun zararın neresinden dönülse kârdır...

Balyoz Darbe Planı'nı dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün öğrenip tasfiye ettiği biliniyor.

Chronicle dergisi, 2007'de yayınlanan sekizinci sayısında bazı detaylara yer veriyor.

Gazetemizin manşetinde bunları ayrıntılı okuyabilirsiniz.

Özkök, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın emrindeki birlikleri dağıtarak, onu sembolik komutana çeviriyor.

Emrinde devletin ordusu olmayınca yapacağı bir şey de kalmıyor.

Zaten ilk şûrada da emekli ediliyor.

Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, işte bu dönemde suikasttan korunmak için sefer tası ile yemeğini iki ay beraberinde götürüyor.

Sağlıklı olduğunu, Hava ve Deniz kuvvetlerinin tamamen kontrolünde olduğunu göstermek için F-16 ile uçuyor, denizaltıyla dalıyor...

Orgeneral Doğan'ın darbe hazırlıkları içinde olduğu bilgisi Oramiral Özden Örnek ve gazeteci Mustafa Balbay'ın günlüklerinde de yer alıyor.

Konulara ilgili sıradan insanın bile bildiği bu gerçekleri, Genelkurmay'ın tecrübeli komutanlarının bilmemesi düşünülemez.

Bunlar "plan seminerinde dış düşmana karşı hazırlanmış tatbikat oyunları" demek yerine, bütün bu bilgileri soruşturup öyle açıklama yapmaları daha doğru olmaz mıydı?

Fatih Camii'nde Cuma namazı kılan halkı katletmek planı ile dış düşmanın ne alakası var?

Diyelim bu bir seminer, kayıtları yok edildi. Gözlemci raporları da mı yok edildi?

Peki bu seminere katılan subaylar hayatta değil mi? Hatta çoğu vazifelerinin başında değil mi?

Gözlemci raporlarını yazanlar görevde ya da hayatta değil mi?

Niçin canlı tanıklara sormadınız?

MİT'e niçin sormadınız?

Hadi hiçbiri olmadı.

Darbeyi tasfiye eden isme, Hilmi Paşa'ya neden sormadınız?

Hadi ondan da vazgeçelim, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a da mı sormadınız?

Malum, bütün bu planlar yapılırken ve Orgeneral Özkök darbeyi tasfiye ederken, İlker Paşa Genelkurmay İkinci Başkanı olarak görev yapıyordu.

Bütün bunları bilmemesine hatta yaşanmasına şahitlik etmemesine imkân yok.

Anlamadığım şu ki; Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubukçu da dâhil, karargâhın önde gelen komutanları bu "akıl ve vicdan dışı" planları araştırmak yerine yok saymayı neden tercih ediyorlar?

***

Sorun zamanlama ise çözümü basit! 

Genelkurmay Başkanlığı, her skandal belgeden sonra benzer açıklamalar yapıyor.

Bunlardan en çok bilineni, "TSK'yı yıpratma amaçlı."

Son dönemlerde buna ilginç bir gerekçe daha eklendi.

"Zamanlaması dikkat çekici..."

Nasıl yani?

Tek sorun zamanlama ise aslında halli kolay.

Ahmet Altan açıkladı. "Belgeleri sızdıran da bir asker."

O halde "plan semineri tatbikat takvimi" gibi bir "sızdırma günleri takvimi" sunulsa bu gerekçe de ortadan kalksa olmaz mı?

Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibaret değil mi?

Şöyle bir emir mesela; "Belge sızdıranlar şayet iyi niyetliyseler hafta sonu tatilleri ile güneş ve ay tutulması günlerine denk gelmemek şartıyla sadece her ayın 'asal' sayılara denk gelen günlerinde belge gönderebilirler" gibi.

Böylece 'Da Vinci Kodu' gibi, işe biraz gizem de katılmış olur.    

Çaktırmadan sızdırma haber günleri de en fazla ayda 12 ile sınırlanmış olur.

Bu arada biz gazeteciler de "Ne var ki bu zamanlamada" diyerek içinden çıkılmaz bir "şifreli mesaj" çözmeye çalışmaktan kurtuluruz.

Tabii bütün mesele zamanlamaysa!

 

 



Bu haber 752 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,969 µs