kaybeden tarafa ait!' | " /> kaybeden tarafa ait!' | "/>

En Sıcak Konular

'Sızan belgeler kaybeden tarafa ait!'

21 Ocak 2010 15:40 tsi
'Sızan belgeler kaybeden tarafa ait!' Gazeteci Cüneyt Özdemir'den 'Balyoz' yorum!

Susurluk kazasından 28 Şubat’a geçtiğimiz günlerde Ankara’da çok tuhaf bir atmosfer oluşmuştu. Susurluk kazasını ve sonuçlarını araştırırken bir grup Emniyet istihbaratçı ile tanışmış ve onlarla uzun sohbetler yapmaya başlamıştım.

Ben İstanbul’daydım ama hafata bir ya da iki kez Ankara’ya gidiyor ve Hoşdere’de bir pastahanede saatlerce oturup sohbet ediyorduk. Konuştuğumuz konular bir gazetecinin şapkasını uçurtacak kadar önemliydi. Ancak pek çoğunu kanıtlayacak belge yoktu. Şimdiki gibi gazeteci istihbaraçı ilişkisini sızdırma haberler üzerinden kurmamıştık. Daha çok yaşanan olayların perde arkası ile ilgili sohbet ediyor sonrasında gazetecilik çabası ile kotardıklarımızı haber yapıyorduk.

Pek çok konuyu bilip belgeleyemediğim için yazamadığım yıllardı.

Bugün yazdığım ‘Önemli İşler Dairesi’ kitabımın temelleri ilk o zaman atılmıştı. Asker ve Polis Sarmusak davası nedeni ile mahkemelik olduğunda, öncesinde, sonrasında tüm gelişmeleri İstihbaratçılar açısından nasıl yaşandığını nerede ise gün gün takip ediyordum. Genelde konsantrasyonum Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan devlet mafya amorf yapısında olduğu için Askeriye ile Polis arasındaki mahkemelik gelişmelere konuşacak pek zaman kalmıyordu.
Yine de o pastahane masasında arasıra ilginç olaylar da dinliyordum.

Bunlardan bir tanesi 28 Şubat döneminde üst düzey komutanlar arasındaki Alevilik tartışmasıydı. Ordu üst yönetiminde Aleviler lehine bir ayıklanma olduğu dile getiriliyordu. Bu bir endişeden çok  tuhaf bir gelişme olarak konuşuluyordu. Ancak ortada herhangi bir belge yoktu.

Bir diğer gelişme ise Ankara’da yaşanan askerler içindeki çekişme ile ilgiliydi. Kapalı kapılar ardında İlginç bir terfi mücadelesi vardı. Belge sızmıyordu belki ama bilgi geliyordu. Ankara’da karargahta o yıllarda tuhaf bir koşuşuturma olduğu da gerçekti.

Gerçekten tuhaf günlerdi...

Mesela bir dönem Genelkurmay başkanlığının üzerine snıperlar yerleştirilmişti hatırlar mısınız? Gazetelerde gördüğümüz bu haber herkesin tuhafına gitmiş anlam verememişti. Oysa İstihbaratçılara bakarsanız bu olası bir provokasyonun alt yapısıydı. Bana o yıllarda anlatılan hikaye o kadar abartılıydı ki oturup üzerine fantastik bir hikaye bile yazdım.

Bu kadar  da olmazdı!

İddialara göre bazı sivil giyimli askerler camilerde olay çıkartacak ve cemaati Genelkurmay binasına doğru yönlendirecek bu sırada ateş açılacak ve malum senaryolar hayata geçirilecekti. Bunu önlemek için kimi istihbaratçılar önde gelen cemaat liderleri ile konuşuyor ve olası olayları önlemeye çabalıyordu.

Yine o yılların en tuhaf olaylarından bir diğeri Hüseyin Kıvrıkoğlu’na yönelik suikast girişimi ya da resmi dille tatbikat kazasıydı!. Sadece alay komutanının araştırma yetkisi olan Kuzey Kıbrıs’daki bir tatbikatta fizik kurallarını alt üst eden bir kaza ile bir kurşun Kıvrıkoğlu’nu teğet geçip arkasında oturan albayı vuruyordu. Pastahane masasında bir kurşunun nasıl fiziken bu şekilde sekemeyeceğini beyaz peçetelere çizerek dinlediğimi hatırlıyorum. O olay da kapatıldı unutuldu gitti...

Sonrasında Hilmi Özkök hakkındaki suikast girişimi iddiaları, sefertası ile evden yemek getirmeler ve bugün artık ortaya saçılmış olan Ayışığı, Yakamaz ve nihayet Balyoz darbe planları...

Gelmek istediğim yer aslında aynı. Türk ordusunun içinde 1990’lardan 2000’lere geçerken ciddi ve kanlı bir çekişme yaşandı. Bu çekişmeyi bir kanat kazandı. Şu anda Taraf’a sızdırılan belgelerden okuduklarımız kaybeden tarafın planları.

Şunu kabul edelim bir orduyu dışarıdan dinleyip takip edemezsiniz. Ses kayıtlarını çıkartıp gazeteler servis etmek kolay bir iş değildir. Ancak mesele artık Türk ordusunu kimin dinlediği ve neden sızdırdığı da değildir.

Ulusalcı zevat askere akıl fikir vermeyi bir gelenek haline getirmiştir. Bu akıl fikir de nedense hep askerden daha askerci, kartaldan daha şahinci olmak yönündedir. Biliriz ki Asker de bu karanlık kafalara hep kulak verir, dinler hatta daha fazla akıl almak ister.

Balyoz operasyonu belgelerinden sonra İlker Başbuğ muhtemelen birkaç gün bu ulusalcı zevatın yeni uydurma komplolarını dinleyip, bilenecek  ve yine bildiğimiz açıklamalarından birini yapacak.
Benim İlker Başbuğ'a buradan başka bir önerim var.

İlker Başbuğ eğer gerçekten bu sızdırma, yıpratma kavgasını kaybetmek istemiyorsa, Türk ordusunun daha fazla yıpratılmasını istemiyorsa bugüne kadar yaptığının tam tersini yapsın.
Elini kaldırıp, sesini yükseltip, kendinden emin sert açıklamalar yapıp kapıları kapatacağına gelsin bu sefer sakin bir ses tonunda Türk ordusunda müthiş bir şeffalaşmaya gideceğini açıklasın. Üstelik bunu kendisi de değil bir Meclis Araştırma Komisyonu  kurularak yapılmasını istesin.
Askeri sırlar hariç ordunun  kapılarını  demokratik teammüle ardına kadar açsın.
Şu andaki asimetrik savaşı kazanmasının tek yolu ordunun şeffaflaşmasıdır.

Bu yüzden Sayın Başbuğ dolduruşa gelmeden önce gelin bir de bu öneriyi düşünün.
Benzer bir önerimde başka AKP olmak üzere CHP ve MHP’ye olacak. Gelin mecliste bir araştırma komisyonu oluşturun ve son 15 yıla bu milletin seçilmiş demokratik isimleri ile bakın.
Ya bu iş bu saatten sonra böyle olur ya da hem demokrasi hem de ordu kaybetmeye mahkumdur.

Cüney Özdemir / Dipnot.tv



Bu haber 1,315 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,935 µs