Kıvanç’ın bir bildiği mi var

20 Ocak 2010 20:10 tsi
Hrant Dink öldürülmeden önce attığı manşetle hatırlanan Ertuğrul Özkök, ismi tartışma konusu yapılınca iddialara yanıt verdi, Ahmet Hakan da onu savundu. Yeni Şafak gazetesinde yayınladığı analiz ve kulislerle tanınan Taha Kıvanç ise tartışmayı farklı bir

Tüm Türkiye Hrant Dink’in oğlunun Agos gazetesi camından yaptığı o konuşmayı konuşurken cinayetle ilgili alttan alta ilginç bir tartışma yaşanıyor. Dink cinayetinin hazırlıklarının başlangıç tarihi olarak Özkök yönetimindeki Hürriyet gazetesinin bir manşeti gösteriliyor. Yapılan tartışmalara göre, Agos gazetesinin “Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğu” yönündeki iddiasını Hürriyet gazetesi manşete taşıması ve Genelkurmay’ın buna sert tepki göstermesi, Dink’i Türkiye’de hedef tahtasına oturttu. Kanlı cinayete giden yolun ilk taşı bu manşetle döşendi. Dink cinayeti ve Hürriyet gazetesi manşeti arasında bağ kuranlar bir adım daha ileriye gidiyor ve Özkök’ün Ogün Samast ile ilgili yazdıklarını işaret ediyor.

Cinayetle manşet arasındaki ilişkiyi son günlerde dile getiren isim Yenişafak yazarı ve gazeteci Ali Bayramoğlu. Bayramoğlu pazartesi günü köşesinde “Orada mısın Ertuğrul, kendini görüyor musun” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve yukarıdaki tartışmaları dile getirdi. Bir gün önce bir televizyon programında tarihçi Taner Akçam’la konuşurken, Akçam’ın “Özkök yargılanmalı” şeklindeki talebi de dikkatlerden kaçmadı.
 
Özkök ise Salı günü savunmadaydı. Üstelik yazısında kullandığı üslup “endişeye kapıldığı” izlenimi uyandırıyordu. Uzun uzun anlatmıştı Özkök yazısında, aslında o manşetin Hrant Dink’in isteğiyle hazırlandığını, haberi hazırlayan muhabirin Dink’in çok yakın arkadaşı olduğunu… Üstelik katil Ogün Samast ile ilgili yazdıklarını da hatırlatmış Özkök… Samast için “hayatımda ilk kez birisi için vatan haini lafını kullandım” diye eklemiş. Yazının geneline bakıldığında Özkök’ün daha önce yapmadığı şekilde “savunma” psikolojisi içine düştüğü analizini şimdilik buraya not edelim.

Bu tartışmaya Ahmet Hakan da katılmış Salı günkü yazısıyla. “Yok artık Ali Bayramoğlu” başlıklı yazısıyla Hakan, Bayramoğlu’nun ileri gittiği düşüncesinde. O da tıpkı Özkök gibi o manşetin Dink’in yakın arkadaşı olan muhabir tarafından hazırlandığını belirtiyor, Özkök’ün cinayeti olumsuzlayan yazılarından satırlar sunuyor. Yani Özkök’n yazısının farklı bir versiyonu. Sanki ortak karar alınarak yapılmış bir savunma gibi…

Özkök ve Hakan’ın savunmaları tartışmayı körükleyeceğe benziyor. Çünkü farklı köşe yazarları da bu konuya eğilmişler ve izleyen günlerde bu işin peşini bırakacak gibi görünmüyorlar. Örneğin Star gazetesinden Ergun Babahan yine Salı günkü yazısında açık açık bakın neler demiş: Ergenekon davasında insan hakları ihlali diye tutturan Ertuğrul Özkök, bugüne kadar Hrant Dink’in, Ahmet Kaya’nın, Orhan Pamuk’un en temel haklarını pervasızca neden ihlal ettiğine ilişkin bir tek açıklama yapmadı. 2’nci Cumhuriyetçileri, liberalleri ‘’azgın azınlık’’ olarak niteleyip, Hrant Dink’in katil zanlısına empati yapan Özkök, bu ülkenin aydınlarına aynı hoşgörünün onda birini göstermedi, gösteremedi. Dink cinayetini milliyetçi duyguların tahrikine bağlayıp tetikçileri savundu. O yüzden Hrant Dink’le ilgili çıkan yorumların çoğu, Ertuğrul Özkök’ü ve onun hazırladığı Hürriyet Gazetesi’ni vicdanlarda mahkum etmişti. Cinayetin öncesi ve sonrasında yaptığı haberler, kaleme aldığı yorumlardan dolayı.

Bunlar diğer tartışmalarla örtüşen ifadeler… Ancak Babahan tartışmayı bir adım daha ileri götürerek şunları da söylüyor: Türkiye’nin yakın tarihi, kimi kamu görevlilerinin hukuk dışına çıkan eylemleri Hürriyet Gazetesi’nin manşetleri irdelenmeden doğru okunamaz. 20 yıl önce Turgut Özal hedeflerindeydi ve diktatör olmakla suçlanıyordu, bugün Tayyip Erdoğan.

Aslında makul bir medya-iktidar ilişkisini ticari talepler uğruna rayından çıkarıp bugünkü manzarayı da kendileri yarattı. Bunların hesabının sorulması ve verilmesi gerekir.

İşte bu nokta çok önemli… Özkök’ün manşetleri ve yazılarıyla Türkiye’deki gelişmeler arasında paralellik kurulabileceği belirtiliyor. Hatta Yenişafak’tan Taha Kıvanç Özkök yayın yönetmeniyken Türkiye’de yaşanmış olayları sıralıyor ve adeta bu konuda çalışma yapanlara “şu olaylar ve o manşetlere de bir göz atın” diyor: Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet'te yayın sorumluluğunu taşıdığı son 20 yılda suikasta kurban giden tek kişi Hrant Dink değil. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu ve daha niceleri onun Hürriyet'i yönettiği dönemde suikastlara kurban gitti. Sivas'ta 37 canın hayatına mal olan Madımak Faciası ile Danıştay saldırısı sırasında da Hürriyet yayın yönetmeni oydu.

Elbette bu olaylarla Özkök’ün yayın yönetmenliği arasında bir bağ yok. Zaten Kıvanç da “Ne yani, şimdi geriye doğru taramalar yapılıp her bir suikast ve kitle eylemi öncesi ve sonrasında attığı manşetlerle yazdığı yazılar konusunda hesaba mı çekilecek?” diye soruyor. “Dosyalarının yeniden açılması arzusu her gün biraz daha büyüyen geçmiş siyasi suikastların aslında 'derin çeteler' eliyle işlenmiş 'kışkırtıcı eylemler' olduğu ortaya çıkarsa, her bir suikast sonrasında yazdıklarından ötürü yargılayacak mıyız Ertuğrul Özkök'ü?” diye de devam ediyor.

Arından da ilginç bir imayla bitiriyor yazısını Kıvanç. Yenişafak yazarı “Şimdiden “Yargılansın” diyenler çıktığı için soruyorum bu soruyu, yoksa kozmik odada ele geçen bir listede ismini gördüğüm için değil...” diyor. Taraf gazetesi “balyoz darbe planında ismi geçen gazetecileri” açıklamaya hazırlanırken üstüne gelen bu kozmik ima çok tartışma yaratır.

www.iyibilgi.com

 

Bu haber 2,001 defa okundu.