En Sıcak Konular

İşkenceyle hoplatılan yunuslar!

0 0 0000 00:00 tsi
İşkenceyle hoplatılan yunuslar! İkiyüzlülüğü bırakalım… İstanbul’un göbeğindeki kaçak köpek dövüşleri yüreğimizi parçalıyor ama çocuğumuzun elinden tutup “legal” sirklere, yunus gösterilerine götürüyoruz. Buralarda da işkencenin dik alası olduğunu unutmayın. Bir

Yunuslar çoğumuzun sevdiği hayvanların başında geliyor. Ancak sevgimiz öylesine sağlıksız ki çoğu kez havuzdaki yaşam koşullarını sorgulamak yerine “mutlu” olduklarını düşünmeyi seçiyoruz. Oysa yunuslar içinde en çok tanıdığımız Afalina Tursiops truncatus (diğer adıyla şişeburunlu yunus) yalnızca ağız yapısı yüzünden gülümsüyor gibi gözüküyor! Afalinaların binlercesi ne yazık ki zekaları ve gülümsemeleri nedeniyle 20. yüzyılın ilk yarısından beri insanlığı eğlendirmek adına gülümseye gülümseye (!) ölmüşler.

Acımasız bir tür kovalamaca sonunda denizlerden ve çok güçlü sosyal bağlarının olduğu ailelerinden çalınan yunusların çoğu daha o anda şoktan, travmalardan ölüyor. Beğenilmeyip geri atılan yunusların da çoğu şok yüzünden boğularak ya da ciğerlerine su dolması yüzünden zatürre olarak ölüyor. Bu yunusların ailelerinden koparılmalarının, geride kalan sosyal grubu nasıl bir şekilde etkilediği ise çoğu kez gözardı ediliyor.

Yakalanma sonrasında ise aşırı ısınma, uzun süre su dışında kaldıkları için iç organlarının zarar görmesi ve stres gibi tehlikelerle dolu bir taşınma süreci var. Bu aşamaların herhangi birinde ölmeyen yunusların yüzde 53’ü de 90 gün içerisinde zatürre, ülser, bağırsak hastalıkları, klor zehirlenmesi, stres gibi başka nedenlerle ölüyor. Ayrıca, havuzların sağlıksız ortamında davranış bozuklukları ve üreme sorunları gibi çok ciddi sıkıntılar yaşayan yunuslar özgür hemcinslerine göre çok kısa ömürlü oluyorlar.

Ölü balık yemeye alışamıyorlar

Yunusların havuzlarda öğrenmek zorunda kaldıkları ilk şeylerden biri ölü balık yemek oluyor. Buna uzun süre direniyor, ilk ölü balıkları kusuyorlar. İşte tüm bu sorunlarla başa çıkarak hayatta kalmayı başaran yunuslar sonunda ölü balıklar uğruna göbek attırılan ayılar misali müzik eşliğinde top çevirmeye başlıyorlar.

Duyma duyularına dayalı bir yaşam süren yunuslar özellikle avlanırken çevrelerine yüksek frekansta sesler yayarlar. “yankı yardımıyla yön bulma (ekolokasyon)” denilen bu sonar sistemle, metrelerce uzaklıktaki cisimlerin büyüklüğünü, şeklini, hızını, yerini tespit edebiliyorlar. Seslere bu denli duyarlı olan yunuslar havuzda sonarlarını kullanamadıkları gibi, sürekli su ve soğutma pompalarının sesini dinlemek zorunda kalıyorlar.

Doğada sürekli hareket halinde olan ve bir günde büyük mesafeler katedebilen bu hızlı yüzücülerin havuzlarda bu davranışları göstermesi olanaksız.

Doğada zamanlarının sadece yüzde 20 kadarını su yüzeyinde geçirirken havuzlarda derinliklerden de mahrum bırakılıyorlar. Sığ sular ve sürekli su yüzeyinde bulunmak zararlı güneş ışınlarından ve aşırı sıcaktan da daha çok etkilenmelerine neden oluyor.

Yunus terapisi

Yunuslar sadece gösteri için değil, terapi amaçlı da havuzlarda tutuluyor. Yunus terapisi ruhsal ya da fiziksel olarak rahatsız kişilerin yunuslarla tedavi edilebileceklerini savunan bir yöntem.

Oysa yunus terapisinin etkinliği kanıtlanmış değil. Pahalı bir yöntem olan yunus terapisiyle hem yunuslar, hem de tedaviye para döken aileler sömürülmüş oluyor. Ayrıca, yunuslarla yüzmenin de tehlikeli olabileceği belirtiliyor.

Çocuklar ve yunus sevgisi

Gösteriye zorlanan yunusları izleyen çocuklar aslında doğaya sevgi ve saygı duymak yerine doğayı sömürmeyi ve doğa sömürüsünün alkışlanabilirliğini öğreniyorlar.

Havuzlardaki yunuslar doğal olmayan onca davranışa zorlanırken, farkında olmadan onları alkışlayan çocukların gelecekte doğaya saygı duyan ve doğanın sömürüsüne karşı duracak bireyler olabileceklerini söylemek mümkün mü?

Yunus gösterilerine gitmek yerine özgür yunuslarla ilgili belgesel izleyen, onları resmeden çocuklar doğaya ve yaşama saygılı, özgürlüğü bilen ve savunan bir toplum oluşturmak için çok önemli.

Gitmeyin...

Havuzlarda yunus ölümleri yüksek olduğu için denizlerden yeni yunuslar çalınıyor. Bu durum, gösteri havuzlarına giden herkesi yeni yunusların denizlerden kopartılmasından sorumlu kılıyor.


Cumhuriyet Bilim ve Teknik Dergisi’nde yayınlanan Özgür Keşaplı Didrickson’un yazısından kısaltılarak alınmıştır.



Bu haber 346 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,209 µs