En Sıcak Konular

Üç kritik bölge, üç büyük proje

15 Ocak 2010 08:29 tsi
Üç kritik bölge, üç büyük proje Artık Dikkat ve heyecanla izlenen bir Türkiye var

Türkiye-İsrail gerilimi, şimdilik, krize dönüşmeden önlendi. Türkiye Büyükelçisi'ne reva görülen çirkin uygulama sonrası, beklendiği gibi açık ve net cümleler içeren özür mektubu Ankara'ya iletildi. Cumhurbaşkanı'ndan Başbakanı'na kadar bütün İsrail yönetimi, yirmi dört saat içinde, Ankara'nın istediği noktaya getirildi. Hem yapılan uygulama hem Türkiye'nin kararlı ve sert tutumu, hem de böyle bir mektubu yazmak zorunda kalmak, İsrail adına son derece rahatsız edici, hazmedilmesi zor ve dünyanın gözü önünde küçük düşürücü bir durum olmalı!

Peki Türkiye'nin olayı algılayışı, değerlendirişi, beklentisi nasıldı ve sonuç ne kadar Türkiye'nin istediği gibi oldu? “Türkiye'nin fevri bir tavır göstermediğini” özellikle vurgulayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail mektubunun Ankara'ya ulaştığı saatlerde geldiği Zagrep'te, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Büyükelçimizi çekebilirdik ve ne zaman döneceğini kimse bilemezdi, yapmadık. Ne talep ettiğimizi açık biçimde söyledik. Net, yazılı bir özür beklediğimizi ilettik. Beklenti de karşılandı. Biz bu tutumun ortaya çıkmasını istedik. Yanlış hareket edildiği tescil edildi, tekrar edilmeyeceği teyit edildi. Dışişleri Bakan Yardımcısı'nın tavrını, İsrail hükümetinin tavrı olarak algıladık. Özür mektubunu da İsrail'in mektubu olarak kabul ettik. Tepkimizin insani yanı var, kültürel yanı var, siyasi yanı var. İsrail'den beklediğimiz en önemli husus, barışçı bir dil, barışçı bir politika belirlemesidir. Başta Filistin olmak üzere, bölge halklarına saygı göstermesidir. Gazze'ye ambargoyu kaldırması, Doğu Kudüs'e yönelik baskılara son vermesidir. 2008'de iyi olan ilişkiler nasıl kötüleşmişse aynı şekilde düzelir. Ancak şu anki politikalarla İsrail'in yalnızlaşması kaçınılmaz hale gelir…”

Gerilim krize dönüşmedi. Ancak hep söylediğimiz gibi, İsrail-Türkiye ilişkilerinde bundan sonra benzer sorunlar yaşanacaktır. Türkiye'nin, yakın çevresinde, Ortadoğu'da inşa etmeye çalıştığı şeyin, İsrail'in geleneksel çatışmacı politikalarını, bölgeye yönelik hesaplarını boşa çıkarıcı nitelikte olduğu bir gerçek. Bu yüzden, sürece duyulan rahatsızlık, belli vesilelerle, bu tür gerilimlerle ortaya konuluyor. Gazze kıyımı, İsrail'in bölgesel oluşumlarda yer almayacağına, yerinin olamayacağına dair en keskin gelişmeydi. O zamana kadar, İsrail'i bölge ülkeleriyle yakınlaştırmaya çalışan, mümkün olduğu kadar İsrail'i de katarak bölgesel hesaplar yapan Türkiye, artık bunun mümkün olamayacağını kavramış, İsrail politikalarının değişeceğine dair beklentilerini azaltmış durumda. Davutoğlu'nun, “Şu anki politikalarla İsrail'in yalnızlaşması kaçınılmaz hale gelir” cümlesi, bunun açık göstergesi. İsrail, sadece bölge ülkeleri açısından değil, Türkiye, Avrupa Birliği ülkeleri hatta ABD açısından da yalnızlaşan bir ülke görünümünde.

Türkiye'nin Ortadoğu'da oluşturmaya başladığı çekim merkezi, yakın gelecekte ekonomik, siyasi hatta askeri ortaklıklara dönüşecek. Vizelerin kaldırıldığı, belki zamanla serbest dolaşımın getirileceği, gümrük duvarlarının indirildiği, bir çeşit “Ortak Pazar”ın oluşmaya yüz tuttuğu, küresel politikalarda ortak yaklaşımın belirginleştiği, güvenlik eksenli ittifakların şekillendiği bir dönemde, İsrail yönetiminin alanının ne kadar daraldığını fark etmemek mümkün mü? İşte bütün gerilimlerin, hırçınlığın arkasında bu “alan daralması” yatıyor.

AB'den sonra Güneydoğu Asya'da da Çin önderliğinde 2 milyar nüfusu içine alan serbest pazar oluşturuluyor. Bugün ekonomi eksenli şekillenen yapının, zamanla siyasi ve askeri birliğe doğru gideceğine kuşku yok.

Aynı birlik neden Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada oluşmasın? Bu mümkün ve Irak'la, Suriye ile, Lübnan'la ve diğer bölge ülkeleriyle yürütülen sürecin sonu böyle bir şey. Önümüzdeki aylarda Türkiye, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan arasında Serbest ticari bölge anlaşması imzalanacak. Lübnan, çok yakında Türkiye ile serbest ticaret anlaşması imzalayacağını açıkladı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Rusya ziyareti sonrası vizelerin karşılıklı kaldırılması kararı alındı ve dışişlerine teknik çalışma için talimat verildi. Türkiye ile Rusya arasında da serbest ticaret anlaşması imzalanabileceği belirtiliyor.

Ortadoğu'da daha somut biçimde izlediğimiz sürecin bir yönden Doğu'ya ve Kuzey'e doğru ilerlemesi, diğer yandan Balkanlar'a genişlemesi ihtimal dahilinde. Rusya, Kafkaslar, Orta Asya'ya yönelik benzer amaçlar ve çalışmalar mevcut. Balkanlar'da da...

Davutoğlu'nun Hırvatistan ve Sırbistan ziyaretleri bu açıdan önemli. Bosna Hersek'in NATO'ya üye olması için Türkiye'nin yürüttüğü ısrarlı çabaların yanı sıra, dün yapılan Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan üçlü toplantısı ile bugün dördüncüsü yapılacak olan Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan üçlü toplantıları bölgede farklı bir inisiyatifin başlatıldığına işaret ediyor. Türkiye, Bosna ve Kosova savaşından sonra bölgeye yönelik bir eylem planı uyguluyor. Savaş döneminin hassasiyetlerinin ötesinde, kurucu nitelikli bir girişim bu. Balkanlar'ın en güçlü ülkesi Sırbistan'la stratejik ortaklık anlaşması dahil, çatışma alanlarını daraltmak, düşman tarafları aynı masada toplamak hatta aynı amaca yönlendirmek, Soğuk Savaş sonrası tamamen ayrışma ve çatışmaya yönlendirilen bölgede düşman taraflarla ortaklıklar inşa etmek gibi dikkat çekici gelişmeler oluyor. Türkiye, ABD ve AB'nin inisiyatif alanındaki bölgede belki de hesapları değiştiren, bölge ülkelerinin hepsinin kazançlı çıkacağı bir süreç uyguluyor.

İsrail'le yaşanan krize saplanıp, Türkiye'nin manevra alanını genişleten, Ortadoğu'ya Kafkaslara ve Balkanlara yönelik gelişmeleri gözden kaçırmak büyük talihsizlik olurdu.

Üç bölgede, gerilim/çatışma alanlarını daraltıp iletişim/diyalog kapılarını açan, ulus üstü ortaklıkların zeminini oluşturan, dikkat ve heyecanla izlenen bir Türkiye var. Bu bölgelerde siyasetin, iletişimin dili Türkiye oluyor. Bu diplomatik hareketliliği, kararlı, hesaplı tutumu, hiç değilse başkaları kadar izlemeyi bilmeliyiz. Gerçekten de ezberleri bozmanın, yeni şeyler söylemenin zamanı. Türkiye bunu yapıyor.

İbrahim Karagül / Yeni Şafak



Bu haber 1,393 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,209 µs