120'den 45'e düşürülsün? | " /> 120'den 45'e düşürülsün? | "/>

En Sıcak Konular

Neden 120'den 45'e düşürülsün?

9 Ocak 2010 08:30 tsi
Neden 120'den 45'e düşürülsün? Sedat Ergin bu sorunun cevabını arıyor: Hükümetin referandum hamlesinin gerisinde ne var?

ADALET ve Kalkınma Partisi’nin önceki gün TBMM Başkanlığı’na referandum süresini kısaltan bir yasa teklifi vermesiyle birlikte, Türkiye’nin gündemi yeniden anayasa değişikliği tartışmalarına çevrilmiş bulunuyor.

Bu siyasi hamlenin gerisindeki siyasi hesabı okuyabilmek için önce konunun mekaniğine eğilmemiz gerekiyor. Referandum Yasası, anayasa değişikliğinin 330 ile 367 arasında oyla geçmesi halinde önem kazanıyor.

Yasanın mevcut haline göre, referandum, anayasa değişikliği Resmi Gazete’de yayımlandıktan tam 120 gün geçtikten sonraki pazar günü yapılıyor. Hükümet, önceki gün verilen teklifle bu süreyi 45 güne indirmek istiyor.

Referandumlar, Türkiye’de çok sık başvurulan bir mekanizma değil. Hükümet, 2002 yılından bu yana elinde bu yönde bir imkân olmasına karşılık, 2007’de Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesine ilişkin değişiklik istisnası bir tarafa bırakılırsa, bu yolu kullanmamayı tercih etti.

Şimdi kritik bir şekilde gündeme yerleşmiş olan soru şu: Geçmişte bu yolu denemeyen hükümet şimdi neden bu yöntemin mekanizmalarını basitleştirmeye çalışıyor?

Bu konudaki senaryo ve olasılıklar şu şekilde özetlenebilir:

1. BASKIN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ Mİ?
Birinci yorum, hükümetin önümüzdeki günlerde seçimi beklemeden anayasa değişikliğini TBMM’den tek başına geçirip halk oylamasına götürme seçeneğini tarttığıdır. Hükümet, bu durumda yüksek yargının yapısının değiştirilmesi, YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması gibi ülkedeki güç dengelerini köklü bir şekilde yerinden oynatabilecek başlıklarda çok kritik bir siyasi hamleye girişmiş olacaktır. Referandum teklifinin pratikteki yararı, bu operasyonun süratli bir şekilde yapılmasını sağlayacak olmasıdır. Hükümet, böylelikle CHP ve MHP’ye karşı kuvvetli bir koz da elde etmiş olacaktır.

2. YOKSA ÇİFT SANDIKLI SEÇİM Mİ?
Başka bir olasılık, hükümetin hem genel seçim hem de anayasa değişikliği referandumunu birlikte yapmayı tasarlıyor olmasıdır. Verilen teklif de çift sandıklı seçimin altyapısını hazırlamaya dönük olabilir. Seçim kararının alınmasından sonra seçim takviminin işlediği süre bu noktada önem kazanıyor. Bu süre 1991 ve 1995 seçimlerinde iki ayın altına (55 gün) düşürülebilmişti. Hükümet her ikisini birlikte yapma eğilimindeyse, seçim kararını aldığı anda anayasa değişikliğini de aynı zamanda kotarabileceği bir esnekliğe sahip olmak istiyor olabilir.

3. AB’YE REFORM MESAJI OLABİLİR Mİ?
Anayasa değişikliği dosyasının bu şekilde gündeme gelmesiyle birlikte, hükümet yeniden reformcu kimliğine büründüğü mesajını AB çevrelerine daha kuvvetli bir şekilde verebilecektir. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in de telaffuz ettiği 10-12 maddelik değişiklik paketinin içindeki unsurların bazıları AB’nin de ısrarla Türkiye’den talep ettiği konulardır.

4. ÇİÇEK’E GÖRE HİÇBİR ÖZEL NEDENİ YOK
Dün akşam konuştuğumuz Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’e bakarsanız, bu senaryoların hiçbiri geçerli değildir. Çiçek’e göre, referandumdaki 4 aylık bekleme süresi gereksiz bir şekilde uzundur ve kısaltılması yararlı olacaktır. 2007 yılında bu konuda hazırlık yapıldıysa da o günün koşullarında hayata geçirilememiştir. Çiçek, “size bütün samimiyetimle söylüyorum, bunun önünde arkasında bir şey aranması gereksiz” diye konuşuyor. Çiçek, Radikal’den Murat Yetkin’e söylediği “Anayasa değişikliği sayısal değil geniş uzlaşma işidir. Biz bunu Meclis’te geniş mutabakatla yapacağız” sözlerini dün bize de tekrarladı. Madem anayasa değişikliği geniş uzlaşıyla yapılacak, o zaman neden uzlaşı gerektirmeyen bir değişiklik yöntemi için harekete geçilmiştir? Çiçek, bu sorumuzu “başka bir zaman getirsek, o zaman da başka bir neden aranacaktı” diye yanıtladı.

5. BELKİ DE MUHALEFETİ KÖŞEYE SIKIŞTIRMA ARAYIŞI
Ne olursa olsun, hükümetin kuyuya bu taşı atarak bir dizi spekülasyona kapıyı araladığı tartışılmaz. Muhalefetin de anayasa reformuna destek verme eğiliminde olmadığı biliniyor. Belki de sonuçta hiçbir değişiklik olamayacak, ama hükümet bu egzersiz sonunda anayasa reformunun muhalefet tarafından engellendiğini tescil ettirmeye çalışarak, “durumun sorumlusu biz değiliz”  tezini dışarıya ve içeriye karşı daha etkili bir şekilde kullanabilecektir.

Sedat Ergin / Hürriyet



Bu haber 722 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,444 µs