Hükümetin 'istihbarat' hassaslığı

8 Ocak 2010 08:17 tsi
Ergenekon ile ilgili çıkan fısıltıların sebebi

'Fısıltı' yaygarası

Geçen haftanın önemli bir bölümünü Ankara'da geçirdim. Ankara'da vakit, tahmin edebileceğiniz üzere, siyaset konuşarak geçiyor. Siyasetçiler, bürokratlar, işadamları, gazeteciler, siz hangi konuyu açarsanız açın, bir noktadan sonra, lâfı içinde Bülent Arınç, Deniz Baykal ve Ergenekon sözcüklerinin geçtiği noktaya taşıyıveriyorlar.

"Suikast girişimi miydi?" sorusunu çok işittim. "Ergenekon'da tavsama mı yaşanıyor?" ile "Deniz Baykal senin beklediğin gibi olumlu bir çizgiye gelecek mi?" soruları ile de çok karşılaştım.

Ankara'dan İstanbul'a döndüm, buradaki bazı dostların Ankara'dan aldığı kokuyla benim getirdiğim izlenimler çelişti. Aaa, dün ne göreyim, Ahmet Altan da, yazısını, Ankara'daki gazetecilere atfen, görüşmelerimde edindiğim kanaatlerin tersi bir yöneliş olduğundan hareketle yazmamış mı?

Yazısının girişi şöyle: "Ankara'yı iyi bilen gazeteciler arasında bir fısıltı dolaşıyor, habere ve yazıya dökülmüyor bu yazılar ama kulaktan kulağa yayılıyor." Taraf yönetmeninin kulağına erişen 'fısıltı' gerçekten vahim: Hükümetin içindeki bir kanat Ergenekon soruşturmasını yavaşlatmak ve orduyla daha sıkı ilişkiler kurmaktan yana imiş; bu yaklaşımı Cumhurbaşkanı da desteklemekteymiş...

Bu kanaati yayan kişi/ler/i tahmin etmem hiç zor değil, ancak Ahmet Altan 'gazeteciler' dediği ve o görüşü yayma çabasındaki kişinin ilk işi 'gazetecilik' olmadığı için tereddütlüyüm. Şunu hiçbir tereddüt duymadan yazabilecek durumdayım ama: 'Hükümet' ile kast edilen Başbakan Tayyip Erdoğan ise, Başbakan Erdoğan'ın Ergenekon konusundaki tavrı dün ne ise bugün de o... Kaynaklarım bana böyle dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise, hukukun ve yargının önemini her vurguladığında, bunu biraz da Ergenekon sürecini yürüten savcılara destek çıkmak için yapıyor...

Ahmet Altan şu tespitlere güvenebilir: Bu hükümetin önemli koltuklarında oturanlar Ergenekon sürecinin tavsamasının siyaseten ne anlama geldiğini -kendisi ne kadar biliyorsa o kadar- biliyorlar. Cumhurbaşkanı ise çıktığı televizyon programlarında da ifade ettiği gibi, devletin mutlaka demokratikleşmesinden yana; 'Ergenekon' süreci bunu sağlayacak en önemli unsur...

Tersine bir kanaat uyandıracak herhangi bir izlenim almadım Ankara'dan...

'Fısıltı' üreterek sonuç almaya çalışan 'çevre' yakın olduğunu sanıyor hükümetin öndegelen isimlerine, ancak yanlış tanıdıkları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Hükümetin öndegelen isimleri, o çevreden insanlarla aralarına mesafe koyma ihtiyacı duymaya başladı bile. Durumlarını sırf bu yüzden yeniden gözden geçirseler iyi olacak.

İşi, hükümete zarar verecek, Cumhurbaşkanı ile ilgili görüşleri olumsuz etkilemeye çalışacak raddeye getireceklerini sanmıyordum, ama galiba o noktaya getirdiler.

Yanlış yapıyorlar.

Tayyip Bey'e çok yakın biri şunu söyledi: "Hükümetin en hassas olduğu konuların başında geliyor 'istihbarat'; özellikle Başbakan 'istihbarat' ve 'istihbaratçılar' söz konusu olduğunda olayın ve kişinin üzerinde dikkatle duruyor. Başbakanın tasarrufu olduğu bilinen bir olayı bu denli büyütmek ve işi belden aşağı atışlara kadar vardırmak... Olacak şey değil."

Şunu da ben ekliyorum: Günahtır, yazıktır arkadaşlar...

Ankara'dan aldığım izlenim kulaklara fısıldananlardan çok farklı: 'Ergenekon süreci' yargının titiz ellerindedir ve hiçbir tavsamaya meydan vermeden devam etmesi bekleniyor. Siyasiler süreci etkilemek niyetinde değil. 'Demokratik açılım' süreci de, yaşanan talihsiz birkaç olay yüzünden aksamış görünse bile, önümüzdeki günlerde yeniden canlandırılacak.

Olayları çok yakından izleyen bir kaynağım, "Kamuoyunun sürece bakışını tersine döndürecek birkaç önemli gelişme önümüzdeki günlerde birbiri ardına yaşanırsa sakın şaşırmayın" dedi bana.

Çoğu siyasinin "Bülent Arınç'a suikast hazırlığı" olarak gördüğü son olayın üzerine gidilmesi bile, kulaklara fısıldananların gerçeklerle nasıl taban tabana zıt olduğunu göstermiyor mu? Askerin kışlasına çekilip demokratik bir ülkedeki esas görevlerine sarılmasını isteyen bir kadroyu ve o kadronun önemli isimlerini tersi bir ilişki arayışı içerisinde göstermeye çalışmak?..

Dilimin ucuna çeşitli sıfatlar geliyor, ama kendimi tutuyorum.

Peki Ankara şu sıralarda neler yaşandığına nasıl bir teşhis koyuyor?

Teşhis şu: Türkiye kabuk değiştiriyor. Daha önce devletin gücünü kişisel ve zümresel çıkarları için kullanmaya alışmış odaklar değişime uyum göstermekte zorlanıyor. Kimi değişim sürecini boşa çıkartmak veya durdurmak için harekete geçiyor; suçüstü olayları tam bu sırada yaşanıyor. Kimi ise başını kuma gömerek kendisini görünmez kılacağını sanıyor. Yargıcın kozmik oda soruşturması sonuna kadar gidecek ve çok başlar düşecek."

Taraf yönetmeninin yerinde ben olsam kulağıma fısıldananlara değil, gördüklerime inanırdım.

Taha Kıvanç / Yeni Şafak

Bu haber 1,467 defa okundu.