En Sıcak Konular

'Hattı diplomasi değil, sathı diplomasi...'

6 Ocak 2010 10:32 tsi
'Hattı diplomasi değil, sathı diplomasi...' Türkiye diplomasisi yeni bir modele ihtiyaç duyuyor mu?

Bugünkü yazımda Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu'nun çerçevesini çizmiş olduğu 'yeni Türk dış politikasının' analizini yapmak istiyorum. Bakanımızın liderliğinde 200 civarında diplomat ile toplanan İkinci Büyükelçiler Konferansı'nın gazetelere de yansıyan temel sloganı belli: 'Hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi vardır; o satıh ise bütün dünyadır'. Kanımca bu söz iyi bir kuramcının dilinden verilmiş, doğru bir mesaj.

Bizler, dünyanın aslında küçücük bir gezegencik olduğunu açıkça kavradığımız bir dönemde yaşıyoruz. Küreselleşme denilen süreç ölçek, mesafe ve zaman algımızı kökünden değiştirmiş bulunuyor. Artık her şey küçük, küçücük görünüyor gözümüze. Dünya basit bir mahalleden ibaret.  Nohut oda, bakla sofa dairemizin güvenliği ve konforunun sağlanması da kuşkusuz mahallenin bütününün huzurundan geçiyor. Nitekim çevremizde cereyan eden her türlü hadise, şu veya bu biçimde bizim evimize de yansıyan etkiler yaratıyor. Mahallede yangın varsa ateş bizim daireye de düşüyor; kavga varsa gürültüden uyku tutmuyor; elektrikler kesilirse tüm mahalle karanlığa bürünüyor.

Üstelik mahallenin yaramazları camımıza taş atıyor, zilimize basıp kaçıyor, yolda yürürken taciz ediyor hatta bir kısmı kapımıza dayanmış kilidimizi kırmaya uğraşıyor. Davutoğlu'nun bu noktada 'uluslararası boyut' olarak tarif ettiği şey, Türkiye'yi tüm dünyaya karşı radarları açık, söyleyecek sözü olan bir mahalle sakini haline getirmek. Krizlerden ve tehditlerden korkmayıp çözüm üreten, tecrübe ve birikimini ortaya koyan bir ülke olarak ağırlığını her yerde hissettirebilen bir tavır geliştirmek. Lakin Türkiye'nin uzun yıllardır alışageldiği tepkisel ve içedönük dış politika geleneği, bugünün koşulları ile uyumlu değil. Dünyayı dostlar ve düşmanlar olarak ikiye ayırmamak ve 'müttefiklerimiz kaybettiği için kaybettiğimize inandığımız(!)' durumlardan uzak durmak gerekiyor.

Dünya bir bütün ve onu parçalı olarak algılamak imkansız

Bildiğimiz, inandığımız bir dış politika modeli olduğu gibi, o modeli yıllardır uygulayarak kurumsallaşmış bir diplomasi örgütümüz de var. Oysa her şeyin değiştiği bir dönemde diplomasi mantığımızın da değişmeden kalması imkansız. Yeni bir model kurulması, yetkili kadroların bu yeni modele kendilerini adapte etmeleri gerekiyor. Davutoğlu'nun 'kurumsal boyut' olarak tarif ettiği ilk hedef bu noktada gündeme geliyor. Diplomatlarımızın hem sayısal anlamda hem de yetkinliklerinin gelişmesi bağlamında desteklenmesi, yeni ortama adapte edilmeleri gerekiyor. Diplomasi çevreleri dünya ile en bütünleşmiş gruplar olduklarından bu dönüşümün çok da zor olacağını düşünmüyorum açıkçası.

Yeni dış politikanın diğer boyutu ise 'zihinsel-düşünsel' çerçevede tanımlanıyor. Buna göre '2023'te AB'ye entegre olmuş, komşu havzalarda etkin rol üstlenmiş, küresel alanda aktif ve ekonomisi güçlü bir Türkiye vizyonu' öngörülüyor. Komşu ülkelerde etkinliğimizin artması ile AB'den uzaklaşmayacağımıza, aksine bu yaklaşım ile birlikte AB ile daha da kolay bütünleşebileceğimize inanılıyor. Ben de böyle düşünüyorum ve Türkiye'nin Doğu'ya 'da' döndükçe, Batı'yla yakınlaşacak bir ülke olduğuna inanıyorum.

Yeni paradigmada psikolojik boyut ve özgüven konusu da ele alınıyor, ki bu kanımca modeldeki en zorlu süreç ve hükümetin yalnızca dış politikada değil, tüm alanlarda yüzleşmek zorunda olduğu en sancılı sorunlardan birisine işaret ediyor. Zira kolayca görülebildiği üzere çoğumuzda nedeni geçerli olsun ya da olmasın büyük bir güven bunalımı ve depresif bir ruh hali var. Bu doğal olarak diplomatlarımıza da yansıyor. Henüz kendimiz yüzme öğrenmeden, boğulmakta olan birilerini kurtarmak adına denize atlayan cesur yüreklerden olduğumuz duygusu zaman zaman çelişkiler yaratıyor. Bu noktada hırslarımız ve arzularımız ile kapasitemiz arasında bir denge kurulması çok önemli.  İnanmak ve güvenmek performansımızı artıracak en önemli faktör. Lakin önce kendi evimizi derleyip toplamamız ve konu komşuya da mahcup olmamamız gerekiyor(!).

Deniz Ülke Arıboğan / Akşam



Bu haber 382 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,695 µs