neden terk edildi? | " /> neden terk edildi? | "/>

En Sıcak Konular

Amiral gemisi neden terk edildi?

31 Aralık 2009 08:13 tsi
Amiral gemisi neden terk edildi? "Ne oldu da birden 2010'a birkaç gün kala yayın yönetmeni ile patronu gemiyi terk etme kararı aldı?"

Türk basınının temsil ettiği çevre açısından en 'merkez/i konum'da yer tutan gazeteyi patronu da terk etmeseydi yazı konusu bile etmeyecektim. Fikir haysiyeti açısından bahse değmezdi. Ne var ki; siyaset-ticaret-medya üçgeninin tam merkezinde duran bu gazetedeki değişimin herhangi bir nöbet değişimi anlamında olmadığı kanaatindeyim. Sırf semboller düzeyinde yüklenen anlamlara bakarak adeta "giydirme" tarzında yapılan analizler yanıltır. Ancak "amiral gemisi" Türk basınında da siyasetinde de sembolden öte anlama sahip.

Türk basınının "amiral gemisi" olmakla övünen bir gazetenin kendisine yakıştırdığı bu tanımlamayı tesadüfen seçtiğini bu saatten sonra kimse iddia edemez. Zaten "amiral gemisi"nin kaptan köşkünde peş peşe gerçekleşen değişiklik de bu tanımlamayla doğrudan ilişkili. Eğer ne olup bittiğini anlamak istiyorsak "amiral gemisi"nin ima ettiği ilişkilerdeki yapısal değişikliğe bakmalıyız.

Bu gazete Türk siyasetinin, hatta devletinin yaslandığı temel dinamikleri, refleksleri yansıtan, derin devlet perspektifinin topluma aktarılmasında ayna olan bir marka idi. Sistemin demokratik ve hukuk devleti olma iddiasına rağmen temelde hiyerarşik düzenini, askeri yapısını "amiral gemisi" kadar içselleştiren, hisseden ve de bu yapıya eklemlenen başka gazete yoktu. Etkisinin ne denli güçlü olduğunu anlatmak için söylenen "atacağı birkaç günlük manşetle isterse savaş başlatabilecek gazete" betimlemesi tümüyle abartılı değildi.

Görüldüğü gibi kendine yakıştırdığı "amiral gemisi" sıfatı kadar etkinliğini anlatmak için yapılan tanımlama da tamamen militarist içerikli. Batılı kriterlere göre bir ülkenin düşünce ve ifade hürriyetinin göstergesi olarak kabul edilen medya alanının en büyük temsilcisi, isminin hilafına kendini askeri terim ve işlevle tanımlıyor.

Her on yılda bir darbenin yaşandığı bir ülkede siyasetle ilişkisini askeri derinlik üzerinden kuran bir gazetenin bu alanda nasıl başıboş ve pervasızca at koşturduğunu ayrıca belirtmeye gerek yok.

"Amiral gemisi"nin değil patronu, kaptanının bile ticari ilişkilerle iç içe olduğu, bunun için siyasilerin peşinde koşmayı meslek ahlakına aykırı görmediği bir gazetenin sermeye ve siyaset ilişkisinin detaylarına girmek gereksiz.

Türkiye'nin içine girdiği yapısal dönüşüm "amiral gemisi"ni de rota değişikliği yapmaya zorladı. Önce ticari ilişkilerinde, alıştığı biçimde ayrıcalıklardan mahrum kaldı. Tüm çırpınışlarına rağmen eski güç ilişkilerinden bir işaret beklediyse de nafile…

Son zamanda meydana gelen yapısal değişimin ne anlama geldiğini görmemesi mümkün değildi. O halde neden direndi bu zamana kadar?

İki nedeni olabilirdi: Ya eski alışkanlılarını terk edemeyecek kadar dar görüşlü ve yeteneksizdir. Ya da, tüm sistemde ve sektörde yaşanan değişikliğin bir kâbus olduğunu düşünüp bir sabah kalktığında her şeyin eskiye döndürüleceğini umuyordu.

Meselenin mihenk noktası da bu olsa gerek.

28 Şubat'ı destekleyen, kaosa kalkan elleri (!) sayan bir gazetenin kaptan köşkünün boşalması destek beklediği çevrelerden tümüyle umudunun kesildiği anlamına geliyor.

Bunun için Ergenekon'u görmezlikten geldi, günlükleri sahte, kafesleri yok saydı.

Peki, ne oldu da birden 2010'a birkaç gün kala yayın yönetmeni ile patronu gemiyi terk etme kararı aldı?

Bunun cevabı, farklı senaryoların uçuştuğu, "kozmik oda" aramasını örten sır perdesinin gerisinde yatıyor. Hükümet üyelerine yönelik suikast girişimi iddialarının arkasında yaşanan süreç "amiral gemisi"nin kaptan ve patronunun, artık başka ufuklara yelken açma vaktinin geldiğini, daha doğrusu umudun tükendiğini idrak ettiklerini gösteriyor.

Muhtemelen hukukun elinin "kozmik oda"ya kadar uzanması, üstelik bizzat Genelkurmay'ın bu aramaların yasal çerçevede yapıldığını açıklaması çok şeyi açıklamaktadır. Önümüzdeki günlerde "kozmik oda"dan çıkacak deliller "amiral gemisi"nin kaptan köşkündekiler gibi çoğumuzu şaşırtabilir.

"Gemisini kurtaran kaptan" olmak yerine "gemisini terk eden" kaptan olarak gemiyi olmasa da kendini kurtarma yolunu seçmiş gibi….

"Amiral gemisi"nde "eski hal muhal" görünüyor. Ancak yeni halinin ne olacağından henüz emin değiliz.

Önemli olan yeni hali belirleyebilmek… "Artık yeni şeyler söylemek lazım…"

Akif Emre / Yeni Şafak



Bu haber 842 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,036 µs