Diyarbakır'da 250 avukat ve 9 baro başkanı cübbeleriyle yürüdü

30 Aralık 2009 16:05 tsi
Diyarbakır Barosu, ayrımcılığa uğradıkları iddiasıyla bölge illerinden 9 baro başkanı ve BDP’li milletvekilleri Selahattin Demirtaş ile Ayla Akat Ata’nın katılımıyla cübbe giyerek ‘Yargıda etnik ayrımcılığa son’ yürüyüşü yaptı.

Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, mesleklerini zedeleyen ve onur kırıcı ayrımcı uygulamaların devam etmesi halinde, başka eylemlere başvuracaklarını söyledi.

Diyarbakırlı 250 avukat ve bölge illerinden 9 baro başkanı cüppeleriyle Anıt Park’tan, 1 kilometre uzaklıktaki Diyarbakır Adliyesine yürüdü. BDP’li Milletvekilleri Selahattin Demirtaş ve Ayla Akat Ata da avukat kimlikleriyle cübbelerini giyerek yürüyüşe katıldı. Adliye binası önünde son bulan yürüyüşte avukatlar, ‘Yargıda etnik ayrımcılığa son’ yazılı pankartı açıp alkışlı protestoda bulundu.

BARİKAT ARKASINDA AÇIKLAMA
Yürüyüşün bittiği Diyarbakır Adliyesi önünde ise polis ve avukatlar arasında tartışma yaşandı. KCK operasyonu sırasında polis barikatıyla çevresi çevrilen adliye önüne, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak’ın sadece avukatların adliye önüne alınması, gazetecilerin ise barikatların dışında bekletilmesi yönünde talimat verdiği polisler tarafından avukatlara iletildi. Gazeteciler barikatta kalınca, fotoğraf makinaları ve kameraları yere bırakıp protestoda bulundu.

Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, barikatın arkasından yaptığı açıklamada, “Adliye Sarayı, adaletin gerçekleştiği yerler ama ne yazık ki Diyarbakır’da adliye saraylarını tel örgülerle halktan koruyorlar. Neden acaba, çünkü artık adliye sarayında adalet gerçekleşmiyor. Böyle bir inanç yok. Böyle bir inanç olmayınca da sizleri, basın mensuplarını dışarıda tutuyorlar” dedi.

DEVLETİ KORUMA REFLEKSİ
Aktar, yürüyüşü yargıdaki rahatsız edici ayrımcı tutumu kamuoyuna duyurmak için gerçekleştirdiklerini belirterek, “Hiç yapmadığımız bir şeydi, cüppelerimizle yürüdük. Oysa bu cüppeleri giyeceğimiz yer, duruşma salonları ve savunma mercii makamıdır” dedi.

Yargının tarafsız davranması gerektiğini söyleyen Aktar, “Mahkemelerde görev yapan yargı mensuplarının çoğunluğu çatışmalı dönemde eğitim görmüş ve insanları etnik kökenine, siyasal anlayış ve mensubiyetine göre ayıran bir zihniyetle yetişmişlerdir. Bu zihniyet, devleti koruma ve kollama refleksiyle birleştiğinde ortaya çıkan yargı kararları ve uygulamaları da toplumdaki adalet anlayışını onarılmaz biçimde sarsmıştır” dedi. Aktar, yapılan eylemin hangi hukuk kuralarını ihlal ettiğinden çok, kimin tarafından yapıldığına göre kararlar verildiğiniz iddia etti.

Aktar, bölgede avukatlık yapan meslektaşlarının, savunduğu kişiyle özdeşleştirildiğini ve örgüt üyesi olarak gözaltına alınma ve tutuklanma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını ileri sürdü. Aktar, “Diyarbakır’da gösteriye katılan çocuk iseniz, silahlı örgüt üyesi olmaktan, örgüt propagandası yapmaktan, silahlı gösteri yapmaktan tutuklanır ve yaşınızın iki katı cezayla cezalandırılırsınız. İstanbul’da göstericilere silah çekerek ateş ederseniz, serbest kalırsınız. Milletvekili seçilseniz bile etnik köken ve siyasal mensubiyetinize göre yasama dokunulmazlığından yararlanırsınız” diye konuştu.

FIRAT’IN ÖTESİNDE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOK
Aktar, Fırat’ın öte yakasında düşünce ve ifade özgürlüğünden bahsetmenin neredeyse imkansız hale geldiğini iddia ederek, ağaç dikmenin, zafer işareti yapmanın hatta ayak parmakları üzerinde yükselmenin bile suç olarak kabul edildiğini öne sürdü.

Mehmet Emin Aktar, “Yargıyı etnik köken, dinsel cinsiyet farkı gözeten anlayışı terk etmeye, ayrımcı tutumundan vazgeçmeye çağırıyoruz. Yasama organını da daha demokratik ve insan odaklı, özellikle düşünce ve ifade özgürlüğüne engel oluşturan mevzuat hükümlerini ivedilikle değiştirmeye davet ediyoruz. Ayrımcı uygulamaların devam etmesi halinde avukatlar olarak; hukukçu kimlik ve duruşumuza uygun başka tedbir ve eylemlere başvuracağımızı kamuoyuna duyuyuruz” diye konuştu.

Bu haber 687 defa okundu.