Tablo daha farklı: Devlet çatırdadı mı?

29 Aralık 2009 13:34 tsi
Ankara tarihinin en önemli anlarından birisini yaşıyor. Kurumlar çatışıyor, silahlı kuvvetler kızgın. Ya da öyle yansıtılıyor. Arınç’a suikast hazırlığı iddiası, Erdoğan ve Başbuğ’ın toplam beş saat başbaşa görüşmesi ve kritik MGK toplantısı.

Ankara’da yer yerinden oynuyor. Önce son bir haftada yaşananlar:

- Genelkurmay Başkanı İlkler Başbuğ Trabzon’da savaş gemisi üzerinde açıklama yaparak rahatsızız dedi. Atmosfer gerildi...

- Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın evinin yakınında iki subay gözaltına alındı. Ankara karıştı...
Genelkurmay yaptığı açıkamada yakalanan iki subayın, bilgi sızdırdığı ileri sürülen bir subayı izlediklerini açıkladı.

Ancak tartışmalar dinmedi, genelkurmayın açıklaması tatmin edici bulunmadı.

Perşembe günü Erdoğan ile Başbuğ olağan görüşmesini yaptı, başbaşa 2 saat görüştü.

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gözaltına alınan subayla ilgili “her soruya yanıt verememiş olabiliriz, bilgiler geldikçe paylaşacağız” dedi.

Genelkurmay’a bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nda görevli bir erin babasıyla yaptığı konuşma dinlemeye takıldı. Er babasına “o gece bir sürü evrak yaktık” dedi.

Savcılar Cuma gecesi STK’ya baskın düzenledi. Bugün de hala süren “karakutu” ya da “kozmik büro”da arama faaliyetine start verildi.

Bu gergin atmosferin gölgesinde 2009’un en kısa MGK toplantısı yapıldı.

Tüm bu gelişmeleri alt alta koyduğunuzda Ankara’da kesif bir hava varmış izlenimi doğuyor. Kimileri kurumlar arasında ciddi bir çatışma varmış havası yaratıyor. Kimisi ise Türkiye’nin demokratikleştiği algısında... Ancak resmi kaynakların ne görüşmelerin içeriği ne de gelişmelerle ilgili doğru bilgilendirme yapmaması yapılan yorumların farklılaşmasına neden oluyor, iddiaların dozu yükseliyor.

Peki, Ankara’da gerçekten hava böyle mi?

Şu ana kadar açıklanmayan bazı soru işaretlerinin yanıtlarını vererek havanın aslında hiç de tahmin edildiği gibi olmadığını belirtelim.

Örneğin Cumartesi günü Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ arasında yapılan görüşmelerin içeriği neydi, görüşme talebi kimden geldi? Çünkü karargahta aramanın başladığı gecenin gününde Kara Kuvvetleri Komutanı Işık Koşaner ile birlikte gerçekleşen görüşmede, talebin kimden geldiği çok önemliydi. Eğer talep Başbuğ’dan geliyorsa bu “rahatsızız” mesajını iletmek içindi. Eğer talep Başbakan’dan geliyorsa bu “Arınç olayıyla ilgili elimizde bilgi var, gelin açıklayın” anlamına geliyordu.

Oysa o görüşmenin ne Arınç olayıyla ne de güncel tartşmalarla bir ilgisi vardı. Başbakan Erodğan ile Başbuğ’un Perşembe günü yaptıkları olağan görüşmeden tek bir sonuç çıkmıştı: MGK öncesinde mutlaka yeniden görüşelim. İşte Cumartesi sabahı Erdoğan-Başbuğ ve Koşaner arasında yapılan görüşme bunun sonucuydu. Erdoğan Başbuğ’a, “Cumartesi günü MGK hazırlık toplantımız var, bakanlardan önce sizinle görüşeyim” demişti. Başbuğ da bu talebe uydu. Peki, içeride Arınç olayı hiç konuşulmadı mı? Şüphesiz konuşuldu. Ancak alınan karar şu oldu: Yargı süreci tamamlansın, yargı konu üzerinde çalışsın, ve içeride karanlık işler peşinde koşanlar varsa bunlar adalet önüne çıkarılsın. Başbuğ ile Erdoğan arasında bu konuda tam mutabakat var. Zira Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş’ın “Genelkurmay istemesydi hakim ve savcıları içeri almazdı” şeklindeki tespiti doğru. Milliyet’tan Fikret Bila’nın bugün askeri kaynakara dayaranarak verdiği bilgiler de durumun “vahim” olmadığı, “kurumlar arası bir çatışmanın” olmadığı anlamına geliyor. İyibilgi’nin aldığı bilgileri doğruluyor.

Peki, MGK?

MHK’dan bilgi sızması bu tür kritik durumlarda oldukça zor. Ancak MGK’dan yapılan açıklama pek çok soru işaretine yanıt veriyor. MGK demokratik açılıma tam destek verdiğini açıklarken, diğer yandan topluma soğukkanlılık tavsiye ediyor. Öte yandan aldığımız bigilere göre içeride hiçbir tartışma ve sorun yaşanmadı. Devletin zirvesinde tam bir uyum ve mutabakat vardı.

Erdoğan-Başbuğ görüşmesi ve MGK toplantısından aktardıklarımız medyada yer alan fotoğrafa pek uymuyor. Peki neden? Çünkü medy bilgi alamıyor, bilgi alamadığı için “sansayonel” bir takım yorumlarda bulunuyor. Üstelik STK’nın aranması gibi Türkiye’de ilk kez yaşanan gelişmelere alışık olmadığı için ters tepki veriyor medya. STK’nın aranması neticesinde “asker bu kez ayaklanacak” gibi klasik yorumlarda bulunuyor, endişelere kapılıyor. Oysa Türkiye demokratikleşiyor, dönüşüyor. Bundan sonra da alışık olmadığımız gelişmeler göreceğiz. Ancak bu gelişmelere eski alışkanlıklarımızla yanıt vermemeliyiz.

Benzetme yerindeyse; Ankara, içindeki yolcular tarafından sert bir tirbülansa giren uçak gibi algılanıyor. Perdeler çekili olduğu için yolcular uçağı havada sanıyor, düşme korkusu yaşıyor. Ancak herşey bize gösterilen fotoğraftan farklı olabilir. Sakın uçağın tekerleri piste değmiş olmasın?

www.iyibilgi.com analiz

Bu haber 2,436 defa okundu.