'derin' anlamı: Karşı saldırı | " /> 'derin' anlamı: Karşı saldırı | "/>

En Sıcak Konular

Yaşananların 'derin' anlamı: Karşı saldırı

25 Aralık 2009 10:21 tsi
Yaşananların 'derin' anlamı: Karşı saldırı "Direnenler bir dizi karşı atak başlatmış ve savaş bayrağı açmış bulunuyor."

Hangisinden başlamalı?

Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu ifade vermeye gittiği savcılık tarafından tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Baransu hakkında Genelkurmay Adli Müşavirliği Kafes Eylem Planı haberiyle ilgili olarak soruşturma gizliliğini ihlal ettiği için suç duyurusunda bulunmuştu.

Mahkeme tarafından serbest bırakıldı Baransu.

Ama gerçek değişmiyor, tutuklanma talebi bile kendi başına vahim.

Baransu 2009 Sedat Simavi Ödülü'nü almış, Taraf Gazetesi'nin yaptığı birçok hayati haberin altına imza atmış, bu haberlerle Ergenekon davasının derinleşmesini, askerin kışlasına çekilmesini hızlandırmış bir gazeteci.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hedefi haline gelmişti. Hakkında birçok suç duyurusunda bulunuldu, jandarma gayri meşru yollarla telefonunu dinledi. Ve en nihayet tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi.

Şamil Tayyar, yazıları, haberleri, kitaplarıyla Ergenekon sürecinin anlaşılmasına önemli katkı sağlayan bir diğer gazeteci, dün, soruşturmanın gizliliğini ihlal gerekçesiyle 1 yıl 8 ay hapse mâhkum edildi.

Bu olayların diğer bazı gelişmeler gibi “derin” bir anlamı var:

Direnenler bir dizi karşı atak başlatmış ve savaş bayrağı açmış bulunuyor.

Baransu'ya asker merkezli yargı tacizi, öte yanda Bülent Arınç gibi önemli siyasilerin evlerinin etrafında eylem hazırlığı içinde subaylar, bu subayların Genelkurmay Özel Harekât Dairesi'ne bağlı olduklarının anlaşılması, Erzincan ve Erzurum soruşturmaları, Emniyet içindeki tartışmalar, MİT'in kutuplaşmanın içine çekilmesi tüm bunlar arka arkaya konduğunda, tümünün oluşturduğu büyük resim, asker-sivil muhaliflerin geliştirdiği bir cephe oluşumudur…

Savaş her zaman olduğu gibi yargı ve sokak üzerinden bir “kaos politikası” çerçevesinde yürütülmektedir.

Genel seçimlere 1, 1,5 yıl kaldı.

“Kaos politikası”nın hedefi şudur:

Siyasi iktidarın örselenmesi, seçimleri kaybetmesi, olmadı Türkiye'nin bir koalisyona götürülmesi…

Sıkışan asker, sıkışan Ergenekoncular, sıkışan merkez medya için bu durum ortak bir hedef gibi görünüyor.

Nitekim son gelişmeler, yargıdan gelen karşı hamleler, merkez medyanın yeniden azgınlaşan yayın politikası ilginç kesişmeler barındırıyor.

Kürt sorunu ya da demokratik açılımın sıkıntılı seyri bu ortama katkıda buluyor.

Hatta bu ortamı tek başına hazırlayabilecek bir güç taşıyor.

Sorunun çözümüne değil, tıkanmasına doğru gidiliyor, diyalog değil çatışma yolunda çift yönlü hamleler yapılıyor.

Bir kere, sorun hükümet, muhatapsız açılım politikası, asayiş ekseninde seyrederek kendisi yaralayacak biçimde ilerliyor. Nitekim dün Diyarbakır'da KCK'ya yönelik, 'sivil siyasetçileri de tasfiyeyi hedefleyen', açılım sözünün bile manasına aykırı büyük operasyonda, 16 belediye başkanı, 80 kişi gözaltına alınıyordu…

Bu Kürtleri savaşa davet etmekle ve sert politikalarını meşrulaştırmakla eş anlamlı bir durumdur…

Değil mi ki PKK ile entegrasyon dilinde derinleşerek ilerleyen Kürt politikası da, çıtayı her geçen gün yükseltiyor. Baydemir'in “Şeyh Sait ve Seyit Rıza ihanete uğradı. Ama ondan sonrakiler ihanete uğramadı, uğramayacaktır” sözlerinin arkasında yatan gerçek dikkat çekicidir. Hükümete yönelik sarf ettiği, “akıllarını başlarına toplaları çağrısında bulunuyorum. Ya gereğini yapın, ya da bu halk size geri adım attırmayı bilir…” sözleri gerginlik ve çatışma vaat ediyor…

Gelişmeler Kürt sorununun seyri açısından ayrı değerlendirmeyi gerektiriyor, bunu yapacağız, ama görelim ki, bağımlı değişken olarak da Kürt sorunu bu yeni çatışma tablosunun kritik noktalarında birisini oluşturuyor.

Sıkıntı var…

Ali Bayramoğlu / Yeni Şafak



Bu haber 811 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,495 µs