açtırmıyor' | " /> açtırmıyor' | "/>

En Sıcak Konular

'Derin devlet açtırmıyor'

24 Aralık 2009 10:13 tsi
'Derin devlet açtırmıyor' Patrik Heybeliada Ruhban Okulu’ndan 6-7 Eylül’e kadar kendisini çarmıha gerilmiş hissettiren sorunları bir bir Milliyet gazetesine anlattı. Patrikhaneye bombalı saldırılar ve Kafes Planı’na gelince “Daha ne diyeyim” dedi

Fener Rum Patriği Bartholomeos, CBS televizyonunda tartışma yaratan ‘çarmıha gerildim’ sözlerinden sonra yıllardır süren temkinli üslubunu bir kenara bırakarak ‘Oksijenimiz kalmıyor. Patrikhane tükeniyor’ dedi.

CBS röportajı sonrasında Türk medyasında sadece Milliyet’in röportaj teklifini kabul eden Batholomeos’la, Balat’taki tarihi Patrikhane’de binasında görüştük.

19 yıldır Ortodoks dünyanın en üst makamında oturan Bartholomeos, doluydu. ‘Neden çarmıha gerilmiş hissediyorsunuz?’ diye sorduğumda, 6-7 Eylül olaylarından vakıf mallarına el konması ve Rum mezarlıklarının talan edilmesine kadar birçok konuyu basında ilk kez bu röportajla dile getirdi.
Belki şubatta 70’ine giriyor oluşu, belki de Heybeliada Ruhban Okulu’nun 39 yıldır kapalı olması üzerinde dayanılmaz bir baskıya dönüşmüştü. Konuştukça açıldı, saydıkça saydı. İnönü dönemi varlık vergisi, Aşkale sürgünleri ve 1400 gayrimüslimin çalışma kampına gönderilmesi. Adalardaki manastırlara, vakıf okullara el konması. 6-7 Eylül olayları. Yıllardır Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün İstanbul’un en güzel yerlerindeki binalarına, okullarına el koyması. Metropolit seçimlerinde devletin müdahalesi. Devletin adı konmamış ‘Patrikhane’ye ancak Batı Trakya Türkleriyle mütekabiliyet çerçevesinde hak veririz’ ilkesine isyan.

Ve en önemlisi, tekrar ve tekrar ve tekrar Heybeliada...
Bir de işin global boyutu var. 1991’dehenüz 51 yaşındayken Patrik seçilen Bartho-lomeos, Ortodoks dünyasının en önemli lideri. Türkiye’de ekümeniklik terimi tartışılsa da, dünya Ortodoksları Bartholomeos’u ‘eşitler arasında birinci’ statüsüyle 300 milyon Ortodoks için ruhani lider sayıyor.
Sürekli yurtdışından davetler alıyor. Odası dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerle dolup taşıyor. Avrupa’nın birçok yeri, Kuzey ve Güney Amerika ve Avustralya’daki kiliseler, doğrudan Fener’e bağlı. Oralara atamaları da Patrikhane yapıyor. 51 kişinin çalıştığı Patrikhane’de Patrik dertli: ‘Ruhanilerimizin çoğu 70’in üzeride. Heybeliada açılmazsa ben ne yapacağım?’ İşte Bartholomeos’un açıklamaları:
ERDOĞAN CESUR: Aslında siyasetçiler arasında bizimle en çok ilgilenen bugünkü başbakandır. Sayın Erdoğan, diğer siyasetçilerimizden daha fazla ilgileniyor azınlıklarla. Cesur ve iyi niyetli. Ermenilere, Kürtlere, Alevilere açılımlar yaparak cesur adımlar atıyor. Bunlar Türkiye için yararlı şeyler. Eminiz sıra bize de gelecek.
CBS RÖPORTAJINI PLANLAMADIM: . Çok röportaj talebi var. Ben önce itiraz ettim. Ama Amerika’daki müminlerimiz ısrar etti. Sonunda kabul ettim. CBS’den birkaç defa geldiler. Paskalya’da geldiklerinde çok hastaydım. Yine de Heybeli’ye çıktık.
SÖYLEDİKLERİM HAKİKAT: Fakat söylediklerimiz yalan değil, hakikat. Hakikatleri söyledim ama yaranamadık.
ÇARMIH MECAZİ ANLAMDA: O cümleye odaklandılar. Çarmıhı mecazi anlamda kullandım. Çile çekiyoruz, sıkıntı çekiyoruz anlamında .
OKSİJENİMİZ TÜKENİYOR: Niye çile çekiyoruz? Patrikhane’nin oksijeni tükeniyor. Heybeliada tabii. Din adamı yetiştiremezsek ne olacak? Avrupa’daki metropolitlerimizin çoğu 70’in üzerinde. Almanya, Belçika, İsveç, Avustralya, hep bize bağlı. Metropolitleri yaşlı. Buradakiler de 75 civarında. Ben şimdi buralara kimi tayin edeceğim? Nereden bulacağım? Niye Türkiye’de yetişmiş, Heybeliada’da okumuş bu toprakları seven din adamları tayin etmeyelim de sağdan soldan toplayıp tanımadığımız kimseleri gönderelim? Okul kapalı diye din adamlarımızı Selanik’e sağa sola göndermek zorundayız. Çoğu dönmüyor. Diyelim ki ruhban okulu açıldı. Yeni ruhaniler yetişene kadar aradan 5-6-7 sene geçecek.  Zaman geçiyor boşuna vakit kaybediyoruz...
ATATÜRK NİYE KAPATMADI?: Bu okul Osmanlı’da açıktı. Atatürk döneminde açıktı. Peki, Atatürk niye kapatmadı okulu? İnönü kapatmadı, Menderes kapatmadı... 1971’de haksız olarak kapatıldı. O zaman kapatılan okullar üniversiteydi. Bizimkisi ise yüksek meslek okulu.
HER TÜRLÜ FORMÜLE AÇIK: Biz din adamı yetiştirmek istiyoruz. İster üniversite olsun, ister okul. Devlet ne derse desin. Ruhani yetiştirmek istiyoruz. Bu imkânı devlet bize vermeli.
LOZAN BİZE BU HAKKI VERİYOR: Lozan anlaşmasında açıkça diyor ki, azınlıklar kendi masraflarıyla din eğitimi veren okullar açabilir. Vardı ve kapatıldı. Yeni bir hak istemiyoruz. Lozan’ın öngördüğünü istiyoruz.
BAŞIBOŞ BİR OKUL DEĞİL: 39 sene geçti açıldı, açılacak. Hüseyin Çelik, Milli Eğitim Bakanı olarak ‘Hukuki engel yok bana kalsa yarın açarım’ dedi. Okul başıboş bir okul değil. Milli Eğitim’e bağlı. Bazıları istemediğimizi yazıyor; yalan. Devlet kontrolü istemiyorlar deniyor. Yalan. Şimdi gitseniz kapıda hâlâ Milli Eğitim levhası var.
KİMSE FİKRİMİZİ SORMADI: Duyuyoruz ruhban okuluyla ilgili çalışmalar varmış Ankara’da. Şikâyetimiz kimsenin şimdiye kadar bize gelip sormamış olması. Bizi doğrudan ilgilendiren bir konu için yapılan çalışmalardan haberimiz bile yok. Bunu Egemen Bağış’a söyledim. Dinledi sağ olsun. Bir komisyon olsun ve konuşalım, dedim.
DERİN DEVLET İZİN VERMİYOR: Herhalde derin devlet istemiyor. Çünkü hükümet istiyor, Hüseyin Çelik “bana kalsa hemen açarım” demişti. Nimet Çubukçu hukuki engel yok dedi. Buna rağmen açılmıyorsa demek ki bir yere takılıyor. Kimdir bilmiyorum.
MÜTEKABİLİYET?MANTIKSIZ: Okulun açılması için mütekabiliyet isteniyor. Ama biz 3-4 bin Rum  Batı Trakya’daki 130 -150 binle nasıl mukayese olabilir? Mütekabiliyet gayri mantıki ve gayri ahlaki.
REHİN TUTULUYORUZ: Gazetelerde Nimet Çubukçu’nun ‘Hukuki engel görmüyorum. Ama Yunanistan’da Türkiye’nin taleplerini yerine getirsin’ dediği yazıldı. Yani Kıbrıs ve Batı Trakya’daki Türkler nedeniyle rehin tutuluyoruz. Ama biz Türk vatandaşıyız. Türk vatandaşı olarak haklarımızı istiyoruz.Lozan bize haklarımızı veriyor. Bu sayede sevgi barış içinde münevver din adamları yetiştirdik. Heybeliada mezunları her yerde iyi hatıralar bırakıyor.
KIRILDIK, GİTTİK: Diyorlar ki, ibadet özgürlüğü var. Evet, ibadet özgürlüğü var ama mümin yok. Çünkü Rum cemaati gitti, gönderildi. 1964’te 12 bin Rum, Yunan vatandaş, Kıbrıs yüzünden 24 saat içinde sınırdışı edildi. 1955’te 6-7 Eylül oldu. 1955’te kırıldık. Kiliseler yakıldı. Ben talebeydim o yıllarda Heybeliada’da. Yaz olduğu için memleketim Gökçeada’daydım. Orayı  da kıracaklardı ama dönemin Gökçeada metropoliti bir şeyler duymuş. Valiyi aradı. Çanakkale Valisi Gökçeada’da kıyımı engelledi. Ama burada evlerimiz, dükkânlarımız, kiliselerimiz yakıldı, yıkıldı. Rum mezarları talan edildi. Kemikler çıkarıldı. Haçlar kırıldı. Güz Sancısı filmini gördünüz mü?
CEMAATİMİZ TÜKENİYOR: Sabrımız tükeniyor, cemaatimiz tükeniyor, çözüm gelmiyor. Seneler geçiyor. Patrikhane nefes alamayacak durumda. Eğer Yunanistan’dan hafta sonu gelen hacılar olmasa, kiliselerimiz boş. 3 bin Rum kaldı. Güzelim kiliseler bomboş...
BOMBALADILAR: Patrikhane’ye kaç defa bomba atıldı. (Bir bir anlatıyor) Şu gördüğüm pencerede kocaman bir delik açıldı. Ben yoktum ama yan odada çalışan genç ruhani sakat kaldı. İBDA-C dediler. Bilmiyorum.
KAFES’TE ÖLDÜRECEKLERDİ: Bombalar kesildi ama diğer problemler çıktı. Baksana Ergenekon’a. Şimdi de Kafes var. (Zaman’dan bir kupür gösteriyor) Adam itiraf ediyor ki, beni, Mesrob’u ve İshak Alaton’u öldürecekmiş. Daha ne diyeyim? Bu çarmıha gerilmek değilse nedir?
ERGENEKONCULAR BULDU: (Ergenekon’dan tutuklu Sevgi Erenerol ve Kemal Kerinçsiz, kariyerlerini Patrikhane’yle mücadeleye adamış isimler.) Daha güvendeyiz ama hâlâ  sorunlar var. Sevgi Erenerol, Kerinçsiz Allah’tan buldular. Galata’da 4 Rum kilisesi vardı. Devlet bizden aldı, Erenerol ailesine verdi. O kiliseler dedelerimizin alın teriyle inşa edilmişti. Gelirleri onlara geçti, çok para kazandılar.
ERDOĞAN SEVİNDİRDİ: Belediye Başkanlığı döneminden beri tanışıyoruz. 15 Ağustos’ta Anadolu Kulübü’nde yemek yedik. Güzel bir atmosferdi. Programda olmamasına karşın eski Rum yetimhanemizi ve Aya Yorgi Manastırımızı ziyaret etti. Bizi onurlandırdı, sevindirdi. Güzel sinyaller verdi. Şimdi gerisini bekliyoruz.

Kilisemizde bilardo salonu!
Patrik’ten bir kelime öğrendim: mazbut. Yok, “evine sadık erkek” anlamında değil. Yıllardır Rum mülklerine uygulanan politikanın devletteki kod adı ‘mazbut’. Patrik sürekli ‘O okulu mazbut ilan ettiler’, ‘Bu manastırı mazbut yaptılar’ diyordu. Sonunda açıkladı. Vakıflar Genel Müdürlüğü, yıllardır Rum mülklerine çeşitli gerekçelerle el koymuş. El koyduktan, yani ‘mazbut’ ilan edildikten sonra, yönetimi Vakıflar belirliyor, tüm gelirler oraya gidiyor. “Hükümet bize yardımcı olmak istiyor ve yeni vakıflar kanununda bazı şeyleri düzelttiler. Ama hâlâ 24 mazbut vakfımız var. İade edilmedi.”
BİLARDO SALONU: 2007’de  Edirnekapı kilisemize gittim. Bahçesinde eski bir Rum okulu vardı. El konmuş, kiralanmış, bilardo salonu olmuş.  Fotoğraflarını Hayati Yazıcı’ya gönderdik. Burası niye mazbut olsun? Patrikhane var, cemaat var. Gelişigüzel mazbut ilan ediliyor ve devletin eline geçiyor.  Biz kilisenin avlusunda ibadet ediyoruz, birkaç metre ötede bizim eski Rum okulunda bilardo oynuyorlar.
DİYALOG MERKEZİ OLACAK: Büyükada’daki meşhur yetimhanemiz var. Vakıflar Genel Müdürlüğü binayı elimizden almaya çalıştı. İtiraz ettik, avukatlara bol para harcadık. AİHM’ye gittik, hakkımızı bulduk.  Yetimhaneyi çevre sorunları ve dinler arası diyalog merkezi yapacağız.

HEMŞERİM MARİNA: Rum vatandaşlarımız emin olun ki devletimize bağlı insanlardır. Biz devlete problem çıkarmadık. Ne esrarkeş, ne hırsız çıktı. Problem çıkarmadık, problemlerin kurbanıyız. İstiklal Marşı okuyan Marina Gökçeadalı hemşerim. Dün geldi. (Sorum üzerine) Evet, evini yaktılar, kardeşi öldü.

PATRİKHANEDEN AÇIKLAMA:

Başbakan’ın ‘kefenli’ sözlerine gönderme
Fener Rum Patrikhanesi de ‘kendini çarmıhta hissetme’ deyimiyle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Patrikhane, deyiminin, sorunların sebep olduğu üzüntü ve sıkıntıların ifadesinden ibaret olduğu belirtilerek, “Bütün dillerde bu tür deyimler vardır ve dar söylemleriyle değil, o dilde yüklenen anlamlarıyla değerlendirilirler. Patrik , özel olarak hükümetimizden gelen bir baskıyı ifade kastını taşımadığı aşikârdır. Nitekim Başbakanımız da çektiği sıkıntıları zaman zaman batı dillerindeki ‘çarmıh’lı deyimlerle değil, Türkçemizdeki ‘kefenli’ deyimlerle ifade etmişlerdir” denildi.

Erdoğan ne demişti?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4 Haziran 2006’da Ak Parti Şırnak il kongresine katılmış, gazetecilerin “Size yönelik suikast iddialarına karşı gezinizi ertelemediniz” sözlerine “siyasetçinin bayramlığı ile kefenliği yanındadır” yanıtını vermişti. Erdoğan 12 Şubat 2008’deki grup toplantısında da CHP lideri Deniz Baykal’ı “idam sehpasını gösteriyor” diye eleştirmiş ve “Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık” demişti. Erdoğan son olarak bir yıl önce de ekonomik krize karşı önlem alınmadığı eleştirileri üzerine “Ölüm sinyalleri vermeyen bir hastaya kefen hazırlayan doktor, aile gördünüz mü?” demişti.

Aslı Aydıntaşbaş / Milliyet



Bu haber 615 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,857 µs