En Sıcak Konular

2010: İran savaşı?

24 Aralık 2009 08:34 tsi
2010: İran savaşı? "Vurun emri geldiğinde, vurmaya hazırız"

Söze, sınırlarımızın dışında gelişen “sevimsiz” bir gerçeğin altını çizerek başlamakta yarar var...

Giderek kendi seçmeni açısından da bir hayal kırıklığına dönüşen Barack Obama yönetiminin, Amerikan Savunma Bakanlığı’nın Pentagon) tam kontrolüne geçtiği bir dönemde, bu dünyada artık kimse kendini “güvende” hissedemez...

Irak ve Afganistan bataklarının güçlü etkisini hepimiz yaşıyoruz...

...Ve İran... Amerikan Genelkurmay Başkanı Mike Mullen’in şu sözleri: “Biz, İran konusunda siyasi çözümün sonuna kadar zorlanmasını destekliyoruz. Fakat Başkan bize bu ülkeyi vurun emri verdiğinde de hazır olmak zorundayız. Şu anda buna hazırız...”

Ne yazık ki... Ortadoğu 2010 yılına “patlak vermesi yüksek ihtimal” bir İran Savaşı’nın gölgesinde giriyor.

Bütün bu gelişmeler, George W. Bush yönetiminden Obama tarafından miras kalmış Amerikan Savunma Bakanı Robert Gates ve bakanlığına hakim neo-con ekibin güçlenmesine neden oluyor.

Amerika bir “savaş devleti”ne dönüşürken, Washington, “askerlerin” sözünün geçtiği bir başkente dönüşüyor...

Darbelerin mantığı

Washington’daki bu gelişmenin, tam, Türkiye’nin “kendi Soğuk Savaşı’nı sonlandırmaya çalıştığı son derece kritik bir döneme” denk gelmesi talihsizlik...

Çünkü, Amerikan başkentinin “Soğuk Savaş benzeri askerleşmeye” başlamasının dünya üzerinde yaşatacağı zincirleme gelişmenin doğrudan Ankara’yı etki alanına sokacağı açık bir gerçektir.

Soğuk Savaş’ta böyle olmuştu. Türkiye açısından 27 Mayıs 1960 Darbesi’nden 12 Eylül’e kadar uzanan gelişmeler zincirinin perde arkasında ne yazık ki, bu “konjonktür” var.

Sovyetler Birliği ile yakınlaşma sinyallerini güçlendiren Menderes’i darağacına gönderen askeri gelişmeyle İran’daki Humeyni Devrimi ve Afganistan’daki Sovyet işgalinin gölgesinde gerçekleşen askeri müdahalenin sınır ötesinde işleyen mekanizmaları aynıdır...

Birden, 1950’li yılların Ankara’daki Amerikan askeri ataşesi Fred Haynes’in özel sohbette aktardığı şu sözler aklıma geliyor: “Büyükelçi ile birlikte Menderes’e gittik. Kendinden çok emin görünüyordu. Büyükelçi, Türkiye’nin Moskova ile sürdürdüğü manevralardan duyulan rahatsızlığı aktardı. Pek dinlemez gibiydi. Ben söze girdim ve kendi ordusunun içinin çok hareketli olduğunu, başbakanın özel yaşamının bile mercek altında olduğunu söyledim. Gerildi.”

Ne demek bu? Bir tehdidin başlangıç konuşması.

Sahi...12 Eylül gerçekleştiğinde dönemin Amerikan Güvenlik Başdanışmanı Zbigniew Brezezinski’yi arayıp, “Bizim çocuklar başardı” diyen kimdi?.. CIA sorumlusu Peul Henze...

Türkiye, ne yazık ki, bulunduğu çok özel coğrafya nedeniyle Soğuk Savaş yıllarında en çok kirlenen ülke olmuştur. Bunu, 1 Mayıs 1977’de Taksim’de yaşanılan ve failleri bugüne kadar bulunamamış korkunç katliamın içinden sağ çıkabilmiş bir insan olarak yazıyorum.

Arınç’ın sokağı

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın evinin bulunduğu sokakta patlak veren sır dolu gelişme, Ankara’da sürmekte olan manevraların geldiği berbat noktayı işaret ediyor. Ülkenin bir kanadı, memleketi Soğuk Savaş kirliliğinden kurtarmaya çalışırken, bir başka kanatta ise, belli ki, “heyecan yaratıcı suikastlerin” hazırlığı var...

Belki de bu nedenle, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Brüksel’de yaptığı açıklamalarda, dünyanın yaşamakta olduğu İran gerginliğinden yola çıkarak, “Bölgemizde yeni bir Soğuk Savaş’ın başlamasını ve Türkiye’nin de bu tür bir gelişmenin cephesi olmasını istemiyoruz” demesinin önemi artıyor.

Pentagon’daki şahinlerin hedeflerinin önünde duracak herkesi çiğnemek gibi bir gelenekleri olduğunu bilen uzmanın ağzından çıkan tarihi önemdeki sözler bunlar.

Gül-Erdoğan-Davutoğlu üçlüsünün Ortadoğu açısından felaket olarak nitelenebilecek gelişmeleri önlemek için sürdürdükleri yoğun çabalara bu açıdan bakın...”Konjonktür” denilen o gri-bulanık kavramın da nerelere rotalandığına. “Ulusal hükümetin” önüne dışarıdan ne tür taleplerin konduğuna, Ankara’nın bunlara hangi noktalarda direniş gösterdiğine bakmadan şu anda yaşamakta olduğumuz sıkıntıları anlamamız mümkün değil.

Ortadoğu açısından “derin endişe” taşıyorum...

Ardan Zentürk / Star



Bu haber 1,500 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,301 µs