En Sıcak Konular

Bilgin'den bankalara kredi uyarısı

23 Aralık 2009 16:42 tsi
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Tevfik Bilgin, Ekim-2008-Ekim 2009 döneminde kredilerin sadece yüzde 1 oranında arttığını kaydetti. Bilgin yeni yıl için bankaları krediler konusunda uyardı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, bankacılıkta aktifin yüzde 47'sini oluşturan kredilerde, son dönemde bir hareketlenme görülse de Ekim-2008-Ekim 2009 döneminde kredilerin sadece yüzde 1 oranında arttığını kaydetti.

Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) ''ASO Gündem Toplantıları''nın yedincisi, Bankacılık Düzenleme BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in katılımıyla yapıldı.

Bilgin konuşmasında, bankacılık sistemine değinerek, sektörde geçen yıllarda görülen büyüme rakamlarının bu dönemde görülmediğini, sektörün Ekim 2008-Ekim 2009 döneminde aktif toplamının sadece yüzde 11 oranında büyüdüğünü söyledi.

Bankacılık sisteminin en büyük kaleminin krediler olduğunu vurgulayan Bilgin, ''Aktifin yüzde 47'sini oluşturan kredilerde, son dönemde bir miktar hareketlenme görsek de Ekim 2008-Ekim 2009 döneminde krediler sadece yüzde 1 oranında artmıştır. Ekim 2009 sonunda krediler toplamı 377 milyar liradır'' diye konuştu.

Ekim 2009 sonunda 377 milyar lira olan kredilerin yaklaşık 1,5 ay sonra 11 Aralık 2009 tarihinde 390 milyar liraya yükseldiğini kaydeden Bilgin, ''Ekim 2008'den, Ekim 2009'a kadar yüzde 1 artan krediler 41 günde yaklaşık yüzde 3 oranında artmıştır'' dedi.

Bilgin, 2010 yılında sektörde kredi büyümesinin 2009'a göre daha güçlü olmasını ve yüzde 10-15 arasında gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, 2010 yılına ilişkin en önemli riskin kredi riski olduğunu, kredilerde takibe dönüşüm oranlarının bir miktar daha artması beklentisi bulunduğunu kaydetti.

Bilgin, Ankara Sanayi Odası'nda (ASO) yaptığı konuşmada, küresel ekonomide toparlanmayla ilgili bazı sinyallerin daha belirgin hale geldiğini, ancak toparlanmanın zamana yayılacağını ve çok hızlı olmayacağını söyledi.

Reel sektörün finans sektöründen, finans sektörünün de reel sektörden bir şeyler beklediğini, bir kısır döngü bulunduğunu kaydeden Bilgin, çözümün, bu iki beklentiyi karşılayacak, katalizör rolü görecek Kredi Garanti Fonu benzeri hızlandırıcı etkili enstrümanlar olabileceğini belirtti.

''Krizin şu anda şekil ve yer değiştirdiğini'' belirten Bilgin, global bir oyuncu olan ve global dalgalanmadan doğrudan etkilenen Türkiye'nin bazı makro verilerinde sıkıntılı ancak, bazı göstergelerde oldukça iyi olduğunu, ''her an harekete geçmeye hazır, genç ve değişime uyumlu dinamik nüfusunun Türkiye'nin farkı'' olduğunu söyledi.

Türkiye'nin en önemli farkının ''bankacılığı'' olduğunu da vurgulayan Bilgin, bazı eleştiriler olsa da bankacılık sisteminin Türkiye'de de global depremin etkisini azalttığını ifade etti.

''Bankacılık sisteminde bir sorun yaşasaydık dinleyicilerin herhalde bir kısmı burada olamazdı. Bankacılık sistemindeki sorun genel makro dengesizliklere büyüteç etkisi yapabilirdi'' diyen Bilgin, sanayicilere, ''ödediğiniz vergilerden bir kuruş bile bu defa bankalara gitmedi'' dedi.

Türk bankacılık sisteminde, Ekim 2009 tarihi itibarıyla sektörün 795 milyar lira büyüklüğe ulaştığını, bunun GSMH'nin yüzde 80'i olduğunu anlatan Bilgin, buradaki en küçük rahatsızlığın ekonomiyi doğrudan etkileyebileceğine işaret etti.

Sistemin kriz döneminde özellikle Lehman Brothers'ın iflası sonrasında şaşkınlık yaşadığını, Eylül 2008 sonrası özellikle 2009 yılının ortasına kadar bankacılığın mevcudu koruma şeklinde ihtiyatlı strateji izlediğini anlatan Bilgin, geçen yıllarda görülen büyüme rakamlarının da bu dönemde görülmediğini söyledi.

''CEZA, İYİ GÜNLERDE BU BANKALARLA ÇALIŞMAMAK OLUR''

Sektörün Ekim 2008-Ekim 2009 döneminde aktif toplamının sadece yüzde 11 büyüdüğünü belirten Bilgin, ''Bankacılık sistemimizin en büyük kalemi kredilerdir.

Aktifin yüzde 47'sini oluşturan krediler, Ekim 2008-Ekim 2009 döneminde krediler sadece yüzde 1 oranında artmıştır. Ekim 2009 sonunda krediler toplamı 377 milyar liradır.

Normal dönemlerde, kredilerin ortalama büyüme hızı yüzde 20-25 düzeyindedir. Ama 1 yılda krediler maalesef aynı yerde kalmış diyebiliriz'' diye konuştu.

Kriz döneminde ilk aylarda bazı bankaların aşırı tedirginliği, tecrübesizliği, az da olsa bazı kriz görmemiş genç şube müdürlerinin reel sektör firmalarını olumsuz etkilediğini kaydeden Bilgin, bu noktada kredileri hızla gereksiz yere geri çağıran, vadesi gelmemiş çekleri vadesinden önce tahsile koyan, aldığı aksiyonlarla diğer bankaları da hızlı harekete geçmek zorunda bırakanları kendilerinin de eleştirdiğini, bunlara verilecek cezanın, ''iyi günlerde bu bankalarla çalışmamak olacağını'' anlattı.

Bilgin, 377 milyar lira civarındaki kredilerin yüzde 46'sının ticari ve kurumsal yani büyük krediler olduğunu, yüzde 33'ünün bireysel, yüzde 21'inin ise KOBİ kredilerinden oluştuğunu belirtti.

Ekim 2009 sonunda 377 milyar lira olan tutarın yaklaşık 1,5 ay sonra 11 Aralık 2009'da 390 milyar liraya yükseldiğini anlatan Bilgin, ''Ekim 2008'den Ekim 2009'a kadar yüzde 1 artan krediler, 41 günde yaklaşık yüzde 3 oranında artmıştır. Bu sevindirici bir gelişme.

Bu değişimin 3,3 milyar lirası bireysel krediler, 9,7 milyar lirası kurumsal kredilerden gelmekte. Beklentimiz, söz konusu trendin 2010 yılında da devam edeceği. Tahminimiz 2010 yılında da ihtiyatlılığın esas olacağı, ancak bunun ihtiyatlı bir iyimserlik şeklinde devam edeceğidir.

2010 yılında sektörde kredi büyümesinin 2009'a göre çok daha güçlü olması ve yaklaşık yüzde 10-15 arasında gerçekleşmesini bekliyoruz'' diye konuştu.

Sektördeki kredilerin yüzde 60'ının kısa vadeli krediler olduğuna işaret eden Bilgin, bankaların mevcut müşterilerle yola devam ettiğini, tamamen sırtlarını dönmediklerini, ortalık toz dumanken mevcut kredileri olabildiğince yenilediklerini de söyledi.

Bilgin, 23 Ocak 2009'da Karşılıklar Yönetmeliği'ni değiştirdiklerini, yönetmeliği yumuşattıklarını belirterek, amaçlarının kredilerini 1 gün bile aksatan bir firma varsa, bankalarla oturup diyalog içinde bunları yeniden yapılandırmaları olduğunu belirtti.

''Bunu iyi ki yapmışız'' diyen Bilgin, ''Türk bankacılık sisteminde Eylül 2009 itibariyle 685 bin 236 müşteri yeniden yapılandırılmış. Bu, Ocak 2009-Eylül 2009'a kadar bizim yönetmeliğimizin etkilediği müşteri sayısı... 8,9 milyar liralık bir kredinin yeniden yapılandırılması söz konusu'' dedi.

Bilgin, kriz döneminde birçok paket açıklandığını, ancak en etkin paketin bu paket olduğunu belirterek, ''Çünkü sizin doğrudan bankalarla ilişkilerinize müdahale eden bir yaklaşımdır. İstanbul ve Anadolu yaklaşımından sonra, adı konulmamış ama bu da Türkiye yaklaşımı olarak adlandırılabilir'' diye konuştu.

Bilgin, bu yönetmeliğin süresinin 2010 yılı Mart ayında dolacağını hatırlatarak, uzatılması konusundaki tavsiyelerin kendilerine yön vereceğini söyledi.

''KRİZ DÖNEMİNDE EN OLUMSUZ ETKİLENENLER KOBİ'LER''

Sektör bilançosunda Ekim 2008'de takibe dönüşüm oranının yüzde 3,2, bu oranın Ekim 2009'da yüzde 5,4 olduğunu anlatan Bilgin, takip oranının beklentilerinin altında kaldığını belirtti. Takip oranının KOBİ kredilerinde yüzde 7,8, bireysel kredilerde yüzde 6, kurumsal kredilerde yüzde 3,2 olduğunu anlatan Bilgin, kriz döneminde en olumsuz şekilde KOBİ'lerin etkilendiğini vurguladı.

Bilgin, kriz döneminde Türk bankacılık sisteminin elde ettiği kıt kaynakları önemli ölçüde DİBS'lere plase ettiğini, Ekim 2008'den Ekim 2009'a gelindiğinde buradaki artışın yüzde 33 olduğunu, 62 milyar liralık finansmanın DİBS'lere gittiğini anlattı.

BDDK Başkanı, bu dönemde mevduatın da çok artmadığını, aynı dönemde mevduatın 58 milyar lira arttığını, bir anlamda bankaların topladıkları mevduatı DİBS'lere yatırdığını, bankaların likit kalmayı ve risksiz enstrümana yönelmeyi tercih ettiğini kaydetti.

Türk bankacılık sisteminin içinde bulunduğu ve geleceğe yönelik risklere de değinen Bilgin, ''2010 yılına ilişkin en önemli risk bize göre kredi riski.

Kredi riskinden kastımız takibe dönüşüm oranlarının bir miktar daha artma beklentisi. Bir bankanın kredi portföyünü en iyi o banka bilir. Dolayısıyla Türk bankacılık sisteminin ortalamasından sapacağını tahmin eden bankalar varsa bugünden tedbirlerini almalarında yarar var'' diye konuştu.

Türk ekonomisinin en önemli sorununun tasarrufların yetersizliği olduğunu dile getiren Bilgin, bunun uzantısı olarak mevduatın yetersiz olmasının yanı sıra vadesinin de çok kısa olduğunu vurguladı.

Sistemde toplam 501 milyar lira mevduat bulunduğunu kaydeden Bilgin, bunun yüzde 91'inin üç aydan kısa, ortalama 31 gün vadeli olduğunu anlattı.

Mevduatın krediye dönüşüm oranının yüzde 82 düzeyinde bulunduğunu da anlatan Bilgin, bu oranın krizden önce yüzde 89 olduğunu, aradaki farkın DİBS'lere yatırım anlamında kullanıldığını söyledi.

''SADECE BANKACILIĞIN KAYNAKLARIYLA ÜLKE BÜYÜTÜLEMEZ''

Sadece bankacılığın kaynaklarıyla bu ülkenin potansiyeline yetişilemeyeceğini, sadece bankacılıkla bu ülkeyi büyütemeyeceklerini vurgulayan Bilgin, ''Türk ekonomisinin büyümesi için finansın içindeki diğer oyuncaların büyümesi, tahvil piyasasının, sigortacılığın ve yatırım fonlarının geliştirilmesi gerektiğini, uzun vadeli kaynak temininin de bu şekilde olacağını'' anlattı.

Türk bankacılık sisteminin avantajlı yönleri de bulunduğunu belirten Bilgin, en önemli avantajın yüksek sermaye olduğunu, şu anda ortalama yüzde 20,4 sermaye yeterlilik rasyosu olduğunu, Latin Amerika, batı Avrupa ve Asya ülkelerinin tamamından yüksek bir orana sahip bulunduklarını söyledi.

Türk halkının toplam yükümlülüklerinin (bireysel krediler vs) GSMH'ya oranının yüzde 14 olduğunu, bu oranın AB'ye üye 27 ülkede ortalama yüzde 56, İspanya'da yüzde 80'e ulaştığını kaydeden Bilgin, oranın düşüklüğünün Türk bankacılık sistemini bu dönemde rahatlattığını söyledi.

FAZLA LİKİDİTE 20 MİLYAR LİRA DÜZEYİNDE

Krizden önce yürürlüğe koydukları likidite yönetmeliğinin krizin en canlı günlerinde bile sektörün rahat etmesini sağladığını belirten Bilgin, likidite yükümlülüklerinin haricinde bankaların tuttuğu fazla likiditenin yaklaşık 20 milyar lira düzeyinde kaldığını kaydetti. Bilgin, bir nevi atıl olan bu paranın krizin şiddetinin azaldığı dönemlerde reel sektörün itici gücü olacağını, fonlamada kullanılacağını söyledi.

Türk bankacılığında şubeciliğe önem verildiğini de dile getiren Bilgin, müşterilerin yakından tanındığını, batıdaki gibi uzaktan rakamlar üzerinde işlem yapılsa farklı aksiyonlar çıkacağını ifade etti.

BANKALARIN 2009 YILI 10 AYLIK KARLARI 17,4 MİLYAR LİRA

Bankaların 2009 yılının 10 ayındaki karlarının 17,4 milyar lira olduğunu, bu rakamın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46 oranında artış gösterdiğini belirten bilgin, yıl sonunda bu rakamın 20 milyar lira düzeyinde gerçekleşmesini beklediklerini söyledi. Bilgin, bu karda Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinin etkisinin görüldüğünü belirtti. Bilgin, yıl sonunda yaklaşık 20 milyar lira kar etmesini bekledikleri bankaların devlete 4 milyar lira vergi vereceklerini de kaydetti.

''KAR DAĞITIMINDA HASSASIZ''

Bankaların bu yıl gösterdiği performansın bundan sonraki birkaç yılda yakalanmasının çok düşük olduğunu belirten Bilgin, ''Elimizdeki varlığın farkındayız ve bunu kaybetmek istemiyoruz. Bu nedenle kar dağıtımında hassasız. Geçtiğimiz 2 yılda olduğu gibi bu yıl da kar dağıtmak isteyen her bankanın bizim görüşlerimizi almasında büyük yarar var'' diye konuştu.

Bilgin, 2010'da sektör karlılığının düşeceği, bankacılık yapmanın zorlaşacağı uyarısında bulundu.

Yabancı sermayeli bankaların, kar dağıtımı konusundaki hassasiyetlerine önem vereceklerine inandığını belirten Bilgin, ''Dünyaca ünlü büyük bir bankanın, toplam aktiflerinin yalnızca yüzde 1'i Türkiye'de.

Ama Eylül 2009 itibarıyla karının yüzde 42'si Türkiye'den. Dolayısıyla böylesine özellikli bir dönemde bu ülkede elde edilen karın bu ülkede değerlendirilmesi ve daha da iyisi sizlere kredi olarak verilmesini beklemek ve gerekirse bunu sağlamak bizim görevimiz'' dedi.

Krizin bazı dersler alınmasını sağladığını da belirten Bilgin, teminat bankacılığının yani gayrimenkul üzerine kurulu bankacılığın üzerinden gidilmesi gerektiğini ifade etti.

Kriz döneminde bu teminatların düşerek bankaların ellerinde kalabildiğini belirten Bilgin, teminatın ne olması gerektiği gibi konularda çalışma yaptıklarını söyledi.

Bilgin, 2011 yılında uygulanması muhtemel olan Basel 2 ilkeleri geldiğinde bu konunun zaten değişeceğini ama teminat konusu üzerinde durulması gerektiğini söyledi.

Türev ürünler ve bankacılıkta lisans konusunda hassasiyetlerinin devam edeceğini kaydeden Bilgin, bir banka büyüdükçe sorunların da büyüdüğünü, ''ölçek ekonomisi, bankalarda büyüklük ne olmalı, nereye kadar gitmeli'' konusunun çok iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtti.

Krizden çıkış sürecinde Türkiye bankacılığının büyük rol oynayacağını kaydeden BDDK Başkanı, ''Son yapılan Dünya Bankası'nın analizine göre Doğu Avrupa ülkeleri arasında krizden en hızlı çıkacak ülke Türkiye'dir.

Güçlü sermaye yapısı, OECD ülkeleri arasında yardım almamış tek ülke bankacılığı olması ve en şeffaf bilançolara sahip olması sebebiyle bu çıkışta sektör olarak bankacılarımızın sizlere destek olacağına inanıyorum.

Bu hassas dengenin bozulmaması için de herkesin, bankacıların çok dikkatli olması gerekiyor'' diye konuştu. Bilgin, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Bankacıların işi sizin önünüzü açmak, sizin işiniz üretim yapmak. Bazı esnaf ve sanayicilerin 2008- 2009 yıllarında ellerindeki yedek akçeleri sonuna kadar kullanarak bugüne kadar idare ettiklerini, hatta ticari itibar gereği evine, arabasına haciz gelenlerin bunu duyurmamak için uğraş verdiklerini biliyorum.

Az bir işletme sermayesi ile harekete geçecek, çarkı döndürebilecek firmalarla artık ayakta duramayacak, uzatmaları yaşayan firmaları ayırt etmenin de bankaların birincil görevi olduğuna inanıyorum.

Sizlerin sağlıklı olması bankaların sağlıklı olmasıdır. Öncelik sizlerin sağlıklı olması, bunun yansımalarını da bankalarda görmek istiyoruz.''

AA

 



Bu haber 964 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,581 µs