Tekel direnişçileri ve insanlık

21 Aralık 2009 15:57 tsi
Tek Gıda İş Sendikası üyesi Tekel işçileri dondurucu soğuğa karşın eylemlerine devam ediyorlar.

Nazım Alpman / İnternet haber

Geçtiğimiz haftaya Tekel İşçileri damgalarını vurdular.

Bir damga da Ankara polisi vurdu!

Barışçıl gösteriyle özlük haklarını savunan işçilere “düşman kuvvetler” muamelesi yaparak saldıran polis birlikleri, işçilerin ağır yaralanmalarına neden oldu. Bu işçilerden Ali Can Akyel, aldığı darbeler sonucu “felçli kalma” riski altında hastanede tedavi ediliyor.

İşçiler, polisin bu kadar sert müdahalesine sebep olacak ne yaptılar?

Neden Ankara’nın dondurucu soğuğu altında sokaktan çekilmiyorlar?

Gayet basit bir nedeni var: Yaşamak istiyorlar!

Özelleştirme sırası gelen Tekel Yaprak Tütün ve Tuz İşletmeleri’nde çalışan 12.000 işçi Şubat 2010’da işsiz kalacaklar. Çünkü devlet tarafından kendilerine C-4 kadrosu öneriliyor. Bunun Türkçesi “geçici işçi” demek. Bunca yıldır Tekel’de çalışanlar “geçici işçi” haline gelmeyi kabul ederlerse, kıdem tazminatları başka olmak üzere diğer bütün haklarından vazgeçecekler.

Tekel işçileri açlığa mahkûm olmayı kabul etmiyorlar.

İşte bu yüzden de Ankara’da haklarını arıyorlar.

Kendilerinin karşı önerileriyse daha önce Hükümet tarafından kabul edimleş sözü verilen bütün haklarıyla birlikte Orman Bakanlığı bünyesine nakledilmeleri…

Türkiye’de 1980’den sonra “işçi hakkı” diye bir kavramın toplum belleğinde yer etmemesi için her türlü çaba gösterildi. Sendikalar kapatıldı. Yöneticileri hapislerde idam istemleriyle yargılandı. Sonra beraat ettiler ama artık iş işten geçmişti.

İşverenler paralı dünyası bütün her şeyin üzerinde sahne alıyordu.

Gazetelerin ekonomi sayfalarında sadece işverenlerin hayatlarına yer veriliyordu. Patronların yellenmesi, emekçilerin son nefesinden daha önemli bir “soluk” olarak kabul ediliyordu.

İşçiler, emek gücü, çalışma koşulları, üretim içindeki yerleri hiç dikkate alınmadı.

Sadece yatırım maliyeti, üretim sonuçları, ihracat bedelleri, yılsonu kâr oranları, ekonomik hayatın ekseni haline geldi.

Öyle oldu ki, ekonomi kalemlerinden insanı çıkartıp attılar.

Şimdi Tekel işçilerinin direnişini görenler şaşırıyorlar:

-Aaa bunlara ne oluyor böyle?

Ne olacak ki, haklarını istiyorlar!

İnsan olduklarını gösteriyorlar!

Emek gücünü hatırlatıyorlar.

Ama Türkiye’de kapitalizm, dünyaya paralel olarak seyrettiği için, yeniden “vahşi” dönemine geri döndü. İşçilerin kafalarına inen coplar, gözlerine sıkılan gazlar kapitalizmin insana bakışını da özetliyor:

-Programımızı uygulayacağız, ister sessizce kabul edersiniz, isterseniz biz zorla kafanıza vura vura kabul ettiririz!

Tekel işçileri, sadece kendileri için değil, insanlık için de direniyorlar!

 

Bu haber 562 defa okundu.