En Sıcak Konular

Dışişleri'nde büyük revizyon

14 Aralık 2009 08:35 tsi
Dışişleri'nde büyük revizyon Davutoğlu'ndan mesaj: ‘Kapsamlı bir yeniden yapılandırma yolda'

Öyle bir hayat düşünün... Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Pakistan ve İran’a gidiyor. Pakistan çöküşün eşiğinde; İran’la ise nükleer programı durdurmak için gizli bir pazarlık var. Ardından İstanbul’da, 25 İslam Konferansı sonra Balkan gezisine çıkıyor; Atina’da uluslararası bir toplantı ve Brüksel’de NATO zirvesine katılıyor. Aradan hızlı bir Arnavutluk gezisi ve Bosna ziyareti çıkarıyor. Hemen ardından Atlantik ötesine seyahat ve Beyaz Saray’da Barack Obama’yla kritik buluşma. Hızlı bir Meksika turu, Ankara’da aileyle birkaç saat ve Hırvatistan yolları...

Yukarıda Ahmet Davutoğlu’nun son bir ayını özetledim. Hırvatistan’a hareket etmek için cumartesi sabah 6:30’da Ankara Esenboğa havaalanında buluştuğumuzda, Dışişleri Bakanı’nın gözleri çakmak çakmak. Hastalanmak üzere. Bir gece önce de hiç uyuyamamış. Amerika’dan geleli daha 24 saat olmamış. 3 gün daha yol yapacak; ardından Suriye’ye devam edecek.

Gerçek şu ki, Türkiye son yıllarda kendi bölgesinde ciddi bir güç merkezi haline geldi. Diplomatlar buna ‘player’ diyorlar; Ankara artık kendini uluslararası arenada ‘oyuncu’; hatta ‘oyun kuran’ olarak görüyor. Hükümetin dış politikasına katılmayanlar, eksen kaymasından şikâyet edenler bile Türkiye’nin yükselen grafiğinin farkında.

Davutoğlu’na Zagreb’de kritik soruyu soruyorum: “Peki Türkiye’de bu ölçekte aktif bir dış politikayı götürebilecek kadro var mı?”

‘Daha çok insanı potaya sokmamız lazım’ diyerek gülüyor. Gerçek şu ki, şu zamana kadar Türk Dışişleri’nin yapılanması bu kadar aktif bir global rol için şekillenmemiş. Diplomat, büyükelçi ve uzman sayısı yeterli değil. Türkiye geçen yıl 12, bu yıl 5 yeni elçilik açmış. Üstelik artık yalnız kendi meseleleri değil, Filipinler’den Ortadoğu’ya birçok global çatışmada aktif olmaya çalışan bir Türkiye var.

Ancak Dışişleri’nde topu topu 1200 diplomat var (Almanya gibi bir Avrupa ülkesinde ise bu rakam 5900 civarında).

Bakan’dan anlıyorum ki, Dışişleri’nde ciddi reformlar düşünülüyor. Bakan ‘kapsamlı bir yeniden yapılandırma çabası’ diyor. Müsteşarlıktaki çalışma tamamlandığında, diplomat kadrosu artabilir, ihtisas bazında dışarıdan isimler alınabilir. Şimdiden genç diplomatlara Batı dilleri yanında Arapça, Farsça gibi ‘komşu dillerden birini öğrenme’ şartı gelmiş.

Aradaki açığı kapatmak için Davutoğlu kendi değimiyle ‘3-5 misli daha çok çalışmak zorunda.’ İngiliz Dışişleri Bakanı Milliband geçenlerde “Her yerde siz. Hiç uyumaz mısınız?” demiş. Yakın çevresine “Gerçekten bu kadar seyahate nasıl dayanıyor?” diye soruyorum. Gülüyorlar.

Ahmet Davutoğlu’nun 2003 yılında danışmanlıktan 2009’da Ortadoğu’nun en etkili isimlerinden biri haline gelmesiyle, iç ve dış medyada ciddi bir rüzgâr estirdi. Aslında geçen hafta Washington’daki Nabi Şensoy vakasına kadar, Dışişleri Bakanı’yla ilgili son dönemde çıkan ‘negatif’ haber yok. Bakan’la üç gün seyahat ettikten sonra işin sırrını anladım: Medya danışmanı Osman Sert. CNN Türk ekranlarından diplomasi muhabiri olarak tanıdığımız Osman, yıllar önce Konya’da yerel bir radyoda muhabirlik yaparken bakanla röportaj yapmış; aradan geçen dönemde dostluk ilerlemiş. Davutoğlu bakan olunca gelen teklifi reddedememiş. Eski meslektaşlarıyla arası iyi. Üstelik gazetecilikten geldiği için neyin manşet olacağını, neyin baş ağrıtacağını çok iyi biliyor. Bakan’la uzun bir sohbet ardından hemen Osman’dan telefon geliyor “Unutmayın füze kalkanı bölümleri off-the-record.”

Davutoğlu’nun Başbakan ve Cumhurbaşkanı gibi bir iç kabinesi var. Osman dışında üniversiteden beri 16 yıldır asistanı olarak görev yapan Ali Sarıkaya, yanından hiç ayrılmıyor. Diplomaside baş danışmanı, ismi dolayısıyla zaman zaman espri konusu olan Cihat Erginay. O da Davutoğlu gibi İngilizce yanında Arapça ve Farsça biliyor. Uzun yıllar Riyad ve Kuveyt’te görev yapmış; Sovyetler ve ABD dairelerinde çalışmış. Bakan’ın etrafındaki bir başka isim, Washington’da görev yapan genç diplomat Gürcan Balık. Yine uzun New York ve Washington tecrübesi olan Dışişleri Sözcüsü Burak Özügergin, Davutoğlu’nun her gezisinde beraberinde seyahat edem isimlerden.

Washington aritmetiği
Dışişleri Bakanı, ABD Başkanı Barack Obama’yla Beyaz Saray buluşmasının arka planını anlatıyor. Bakan’a göre ‘Türk-Amerikan ilişkileri normalleşiyor.’ Türkiye artık Amerika’nın masaya koyduğu taleplere cevap vermeye çalışan bir ‘özne’ değil, iki müttefik taraftan biri. “Yıllarca Amerika talep eder, Türkiye kabul etmezse bedel öder gibi bir psikoloji vardı. Şimdi farklı olabileceğimizi herkes kabul ediyor.”

Bakan’a ‘eşitler arası ilişki mi demek istiyorsunuz?’ diye soruyorum. “Tabii ki ABD bir süper güç. Eşit demem. Ama daha stratejik, daha ahlaki bir ilişki” diyor.

Sonra da Washington’la ilişkileri ölçmek için kullandığı barometreyi anlatıyor. “Türkiye’nin kıymet-i harbiyesini ABD başkanlarının Türkiye ziyaretleriyle ölçün. 12 Eylül’de Soğuk Savaş ortamında Türkiye’nin çok önemli olduğu söylenir. Reagan hiç gelmedi, Evren gitmedi. Baba Bush bir kez geldi. Clinton 8 yıllık iktidarının son yılında geldi. 2003’te Başbakan Beyaz Saray’a gitti. 2004’te Bush geldi. Ondan sonra bizler yılda birkaç kez Washington’a gittik. Obama ise göreve başladıktan 2 ay sonra Türkiye’ye geldi. Yalnız bu yıl içinde Başbakan 6 kez Obama’yla görüştü.”

Dışişleri Bakanı, her gittiği yerde “Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden mi kuruyorsunuz?” sorusunu cevaplamaktan bıkmış. “Böyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Saysanız en fazla Avrupa’ya gitmişimdir” diyor. Ancak Bakan neo-Osmanlıcılık iddiasını reddetse de Osmanlı onu bırakmıyor. Dün Hırvatistan’ın şirin sahil şehri Dubrovnik’e uğruyoruz. Burası aynı zamanda Osmanlı’nın en uç noktası. Davutoğlu heyecanlı. Eşi Sare’yle birlikte Dubrovnik arşivine uğrayıp Osmanlı fermanlarını inceliyor; şehri geziyor.

Aslı Aydıntaşbaş / Milliyet



Bu haber 784 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    11,620 µs