Şimdi ne olacak?

13 Aralık 2009 19:17 tsi
Habur’dan girişlerde ortaya çıkan görüntü, sokak çatışmaları ve DTP’nin kapatılması… Demokratik açılım başlangıcından bu yana üç önemli yol kazası yaşadı. Peki, şimdi ne olacak? AK Parti yol haritasını yenileyecek mi? Nasıl bir karşı önl

Bu yılın Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Kürt konusunda önemli adımlar atılacak” diyerek duyurduğu, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “dağa çıkışları önlemeliyiz” diyerek atılacak adımlara destek verdiği ve nihayet Başbakan Erdoğan’ın girişimiyle başlatılan demokratik açılım süreci bitti mi?

DTP’li Emine Ayna’nın kahkahalarına bakılırsa süreç tıkanmış görünüyor. Muhalefet partilerinde de benzer bir yaklaşım sözkonusu… Çünkü açılım başladığı günden bu yana DTP’nin salvoları ve muhalefetin sert tutumu, sokak gösterileri ve yeniden başlayan terör saldırılarıyla birleşince ortaya böyle bir görüntü çıkıyor.

Ortaya çıkan diğer bir görüntü de –her ne kadar devlet projesi olarak nitelense de- sürecin yürütücüsü olan AK Parti hükümetinin bunca yol kazasına rağmen halen sessizliğini koruyor oluşu.

Yol kazalarını sıralayalım:

1. Sürecin ilk başında İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın başkanlığında Polis akademisinde 12 aydınla bir toplantı düzenlendi. Bu toplantının yapılış yeri ve katılımcıların niteliği tartışma konusu oldu. En azından muhalefete en baştan eleştiri malzemesi verilmiş oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli oturuma katılanları 12 kötü adam ilan etti.

2. Ancak Polis akademisindeki toplantı toplum kesimlerinde bir kızgınlığa yol açmadı. Ancak Habur’dan girişlerde ortaya çıkan görüntü toplum kesimlerinde tam bir şok dalgasına neden oldu. O görüntüler AK parti tabanında da rahatsızlığa yol açtı. DTP o karşılamayla demokratik açılım konusundaki ilk sınavında sınıfta kaldı. Ondan sonra atacağı adımlarla ilgili de fikir verdi.

3. Demokratik açılımı başarısız kılacak provokasyonları hedefleyenler kitleleri işin içine katıp, açılımın olumsuz sonuçlarını sokaklara hissettirmek böylece toplumdaki tansiyonu yükseltmek istediler. Bunda kısmen de olsa başarılı oldular. Çanakkale’de, Mersin’de ortaya çıkan görüntüler, daha sonra DTP’nin Öcalan’ın hapis koşullarını gerekçe göstererek sokağa indirdiği gençler ve taşlı-sopalı çatışmalar açılımla ilgili toplumun tansiyonunu yükseltti.

4. Toplumun tansiyonu yükselmişken, demokratik açılım konusunda belki de en büyük şok dalgası “barışa sıkılan kurşunlar”dı. Terör örgütü –ya da her kimse- çok stratejik bir hedef seçti, Tokat’ta yedi askerimiz şehid edildi.

Bu şok dalgalarının ardından yeni bir yol haritasına gerek var mı? Normal şartlar altında hükümetten demokratik açılımı sabote etmeye yönelik girişimlere karşı kontra adımlar beklemek gerekiyor. Peki, AK Parti hükümeti bu adımları atacak mı?

AK Partililerle konuştuğunuzda ortaya şöyle bir hava çıkıyor:

İktidar partisinde demokratik açılımla ilgili yeni yol haritası arayışı yok. Çünkü iyibilgi’ye konuşan AK parti yöneticileri demokratik açılıma başlarken muhalefetten de DTP’den de zaten bu yaklaşımı beklediklerini, terör örgütünün ya da başka “mihrakların” bu tür provokatif girişimlerde bulunacağını öngördüklerini söylüyor. Yani yaşananlar onlar için sürpriz değil. Bu yüzden yeni bir yol haritasından ziyade, yola ilk çıkarken ajandalarına yazdıkları gündemlerini sürdüreceklerini belirtiyorlar. AK Parti’nin açılım rotasında atılan adımları topluma doğru bir şekilde aktarmak bulunuyor. Şimdi AK Partililer toplumun tüm kesimlerine bu projeyi anlatmak için yola çıkmaya hazırlanıyor.
Peki, AK Partililer sürecin başarıya ulaşacağına inanıyor mu?

O noktada ilginç bir inanç var: AK Partililer ok yaydan çıktı, başarısızlık ya da geriye dönüş ihtimal dahilinde değil diyor. Hatta kimileri “bugün tartışılanlara baktığınızda açılım zaten yapılmıştır” tespitinde bulunuyor. Parti yöneticileri arasında orta ve uzun vadede Türkiye’nin bu işten büyük bir kazançla çıkacağına inanç tam.

Öte yandan konuyla ilgili son bir soru işareti daha akıllara takılıyor: Parti birkaç yıl sonra yapılacak seçimlerde demokratik açılım nedeniyle zarar görür mü?

Bu soruya da yanıtları var: Yöneticilerle yapılan kouşmalarda AK partililerin sandıkta demokratik açılım erezyonu yaşayacaklarını düşündükleri ortaya çıkıyor. Ancak bu konuda bir endişeleri yok. “yüzde 47 zaten bizim kitlemizi aşan bir sonuçtu” diyorlar, “sandıkta AK Parti’nin oyları normalleşecek” yorumu getiriyorlar. Seçimler için beklentileri %40 ile %36 arasında. Kimi yöneticiler %35 alsak bile yine tek başımıza iktidarız diyor. İşte bu yüzden AK Parti iktidarı demokratik açılımdan asla geri adım atmayı düşünmüyor. Çünkü yaşanan güncel tartışmalar nedeniyle ilk sandıkta kısmi bir erezyon yaşansa da 2015’e kadar iktidarda kalması hesaplanan AK Parti’nin üçüncü döneminde demokratik açılımın meyvelerinin toplanacağına inanılıyor. Hem Türkiye hem de AK Parti açısından…

www.iyibilgi.com

Bu haber 676 defa okundu.