'Asya Savaşı' çoktan başladı

10 Aralık 2009 10:05 tsi
Radarı olmayan Afganistan'da radara yakalanmayan uçak

Başbakan R.Tayyip Erdoğan ile Amerikan Başkanı Barack Obama’nın buluşmasının, Washington’da kontrolün giderek askerlerin eline geçtiği ve Pentagon’un, “barış sözü” ile Oval Ofis’e oturan siyahi başkanı “genişleyen bir Asya savaşı”na sürüklediği bir ortamda gerçekleşmesi önemli.

Çok ama çok dikkatli olmak zorunda olduğumuz bir dönemden geçiyoruz.

‘Kandahar Canavarı’nın anlamı

“O”nun varlığından “savunma sanayi alanında uzman beyinler” bu yılın 17 Mayıs’ında bilgi sahibi oldu. Afganistan’ın kuzeydoğusundaki Bagram Amerikan Hava Üssü’nden havalanmış bilinmeyen bir rotaya doğru ilerlerken fotoğrafı tesadüfen çekilmişti. Uzmanlar, bunun, Amerikan Lockheed Martin şirketi tarafından büyük bir gizlilik içinde üretilen ve RQ-170 Sentinel olarak kodlanan bir insansız hava aracı olduğunda birleştiler. “Kandahar Canavarı” olarak adlandırılan bu “çok gizli” askeri araç, radara yakalanmayan B-2 bombardıman uçaklarının küçük bir örneği gibiydi. Silahsız uçuyordu, teknolojisinin üstünlüğüyle “istediği devletin hava sahasına elini-kolunu sallayarak girip gereken casusluk çalışmasını yürütebiliyordu.”

Bütün bu denklemde önemli bir soru işareti vardı: Afganistan’daki Amerikan birliklerinin savaştığı Taliban’ın radar sistemi yoktu! O halde, Amerika Bagram üssüne bu kadar gelişmiş bir casus uçağı neden yerleştirmişti?

Pentagon, Salı günü, “Kandahar Canavarı”nın Afganistan’daki varlığını resmen kabul etti.

Böylece radara yakalanmayan, günümüz ordularının hiçbirinin izini süremeyeceği bu aracın özellikle İran ve Pakistan hava sahalarında cirit attığı da anlaşılmış oldu. İran’ın, nükleer tesislerini korumak amacıyla geçen ay üç hafta boyunca düzenlediği askeri tatbikatların, saniye saniye “Kandahar Canavarı”nın kontrolünde olduğu da ortaya çıktı.

Kontrolden çıkmak üzere

ABD’nin Kabil Büyükelçisi (emekli general) Karl Einberry ile Afganistan Komutanı Gen.Stanley McChrystal’in Amerikan Kongresi’ne yaptıkları açıklamalar, Amerikan ordusunun Afganistan’daki varlığını “belirsiz bir süreye uzattığını” ve savaşın “Pakistan topraklarına yayılacağını” gösterdi. Daha vahim gerçek, Amerikan yönetiminde bir kez daha Pentagon’un kontrolü ele geçirdiği Beyazsaray’ın “savaş lobisine” teslim olduğu yönündeydi.

Bu “lobi”nin savaşı Pakistan’dan sonra İran’a doğru yayacağı da giderek anlaşılıyor.

Artık Obama’nın bir savaşı vardır ve bu savaş bütün Asya’yı tehdit etmektedir.

Türkiye’nin durumu

Ankara’nın ABD-İran arasında arabuluculuk yapma şansı zayıftır. Tahran, Türkiye’yi dünya sahnesinde güçlendirecek bu tür bir manevraya asla izin vermez. Türkiye’nin bu krizdeki rolü “savaş öncesinde barış olanağını zorlayacak mesajların sağlıklı akışını sağlamak” olacaktır.

Türkiye, Afganistan ve Pakistan’ı kapsayan bir savaşın içinde olamaz. Bunun “kardeşe silah çekmekten” farkı yoktur. Bu nedenle, Washington, Türk askerinin olmadığı bir savaşın planlamasını yapmak zorundadır.

Asya’daki gelişmelerin doğrudan etkileyeceği coğrafya Irak’tır. Türkiye, yaşanılacak topyekün bir hesaplaşma karşısında Irak’ın parçalanma riskine hazırlıklı olmalıdır. Bu nedenle, Irak’ın kuzeyindeki Kürdistan Otonom Yönetimi ile ilişkilerin geliştirilmesi önem kazanmaktadır.

“Bir güç” Anadolu coğrafyasını karıştırma kararlılığını göstermekte, bunun için de her zaman olduğu gibi “emperyalizmin maşası” kimliğindeki PKK ile bu terör örgütünün siyasi uzantısı DTP’yi kullanmaktadır. Türk devleti, bu topraklara dönük bu komplonun arkasındaki “dış gücü” derhal tespit edip millete aktarmak zorundadır. İmralı’daki adamın mahkemedeki açıklamalarına dönüp bir bakın. Nerede yakalandığına, kaçarken kimlerden destek aldığına filan... Aynı örgüt ve meclisteki uzantıları belli ki yine kullanılıyor. Millet, kendisine dönük, iç savaş riski yaratan, demokrasisini baltalayan bu “çete”nin arkasındaki gerçek gücü öğrenmek hakkına sahiptir.

Ardan Zentürk / Star

Bu haber 1,096 defa okundu.