Arınç'tan dobra dobra cevaplar

3 Aralık 2009 21:54 tsi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç katıldığı canlı yayında gündemdeki konulara ilişkin açıklamalar yaptı...

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç CNN Türk’te Fikret Bila ve Murat Yetkin’in sorularını cevapladı.

Arınç bayramda Danıştay’ın katsayı kararına ilişkin sorulara verdiği “Bayramdan sonra ne Danıştay kalır ne de Bülent Arınç” cevabını şöyle değerlendirdi:

Danıştay kalır ama sen gidersin diyenler oldu.

Üç dört komutanın ifadeye çağrılmasını “Arınç bunu mu kast etti acaba” diyenler oldu. Ben buna pes dedim.

Ne Danıştay kalır deseydim o başka bir felaketti ama içine kendimi katınca biraz hafiflettim.

Ne tür bir çözüm üzerinde duruluyor. 1 milyon öğrenci mağdur olacak mı?

Danıştay’ın kararını hukuki bulmuyorum. Ama Danıştay gibi 142. yılını kutlamış bir kurum yok olsun diyecek değilim.

Danıştay yüksek yargının saygın kurumlarından biri.

Danıştay sadece Tansel Çölaşan değil. Türkiye için gerekli bir kurum.

Yanlışları söylenir ama doğrularına da sahip çıkılır.

Kafa karışıklığından şikayet ediyorum. Ya çok bilimsel konuşuluyor, ya siyasetçi ağzıyla konuşuluyor.

İstanbul barosu YÖK’ün katsayı kararına itiraz etti ve Danıştay’ın ilgili dairesi bu kararı iptal etti.

Bu karar her kesimi mutlu etmedi. Bu haksızlığın giderileceğine inanalar oldu. Ama kararın ilk muhatabı YÖK’tür. Onlar da itirazlarını yaptılar.

Eğer yürütmeyi durdurma kararı kalkarsa sınavların buna göre yapılması mümkün olacaktır.

1997 yılına kadar böyle bir eşitsizlik söz konusu değildi. Fakat 28 Şubat sürecinde hiç de görevi olmadığı halde hala böyle davrananlar var, YÖK’e bir yazı yazılarak bu katsayı meselesini çözün dendi.

Ama yasal düzenleme yapmak uzun sürer sizin hakkınız var siz bu düzenlemeyi yapın dendi.

Meslek liseleri arasında İmam hatip liselerinin oranı yüzde 10 gibi.

YÖK yeni düşüncesiyle bunu ortadan kaldıran bir karar aldı. Danıştay’ın bu kararı bazen maksadı aşan cümlelerle ifade edilebilir.

Ben de Sayın Kanadoğlu kadar bu hukuku bildiğimi düşünüyorum.

Katsayı kararında yetkinin YÖK’te olduğunu Danıştay kabul ediyor ama anlaşılmaz bir şekilde bunu böyle yapamazsın diyor.

Böyle olunca bu karara hukuki demek pek mümkün olmuyor.

Bu işin muhatabı ben değilim benim bilebildiğim kadarıyla şu yapılacak. YÖK Başkanının bir konuşması var yeni bir düzenleme yapılacağına dair.

İkinci bir plan olarak da biz YÖK’ten gençlerimizin mağdur edilmeyeceği bir düzenleme yapılacak.

YÖK kanuna ilave edilmesi gereken bir madde bakanlar kurulundan gidecekse bunu biz destekleriz.

Bu kadar İHL’ye fazla deniliyor? Siz ne diyorsunuz?

İHL’lerin sayısı fazladır öğrencisi fazladır. Bunlar hep tartışılmıştır.

Bu okullar her dönemde açıklamaya devam etmiş bunlar hakkındaki tartışmalar da devam etmiştir.

Okulların sayısı fazladır çoktur. Ben bu tartışmada bir ideolojik kaygı görüyorum.

Bir imam hatip fobisi üzerinden, yani aklı başında başka biri gelse ve bu ismi değiştirse bu tartışma devam eder mi? Bence etmez.

Ama bu okullar Türkiye için gereklidir. Ayrıca tartışabiliriz ama bu kadar kısa süre yeterli midir?

Telefon dinlemeleri kamu vicdanını nasıl etkiliyor? Muhalefet hükümetin bunu bir siyasi baskı aracı olduğunu iddia ediyor.

İşin iki boyutu var yasal olmayan dinlemeleri herkes yapabilir elindeki aletlerler. Bir insanı yasa dışı yoldan dinlemek suç.

Ama yasal dinleme konusu kanunlarımızda eskiden beri yer almaktadır ve son zamanlarda bir şekle sokulmuştur.

Ben yasal olmayan dinlemeler konusunda ne yapmak gerekiyorsa onun yapılacağını söylüyorum.

Yasal düzenlemelerle de cezaları ağırlaştırıyoruz.

Yasal dinlemelerde dinlenen kişinin kendisine bildirilmemişse sorun var demektir.

Bu konun iki kişiyle ilgili olarak gündeme geldi ben bun da bir hedef saptırma olduğunu düşünüyorum.

Mesleki açıdan şikayetler olmuş onun sonucunda bazı sonuçlar alınmış.

Ama bazı kişiler medyanın önünde olduğu için “Bizi de dinliyorlar biz de dinleniyoruz” dediler.

Rakamlar 11 bin kişinin dinlendiğini göstermiyor 50 civarında kişinin dinlendiğini gösteriyor.

Hiç kimse birinin kendisini dinlemesinden hoşlanmaz.

Ama dünyada suç ve suçluyu takip etmek açısından da bu zorunluluk.

Dinleme tartışmalarında siyasi partiler yasasına göre inceleme yapılıp Ak Parti’ye soruşturma açacağını söylemek şom ağızlılık olur.

Sayın Başsavcı Ak Parti’nin parti, hukuku bakımından incelemesini yapar ama parti hakkında inceleme yaparak hükümeti düşürmeye çalışmak içi boş bir çaba olur.

Telefon dinlemeleri konusunda bu kadar çaba gösteren bir iktidarın görevini kötüye kullandığını iddia etmek haksızlık olur.

DTP kapatılırsa bu Kürt açılımı sürecini nasıl etkiler?

Tüzel kişilik olarak siyasi partiyi yapılan hatalardan sorumlu tutmamak gerekir diye düşünüyorum.

Bu gidiyor ardından başka partiler geliyor ama Türkiye partiler mezarlığı olmamalıdır.

Partiler hakkındaki kapatma davalarını çok açık belirlemeliyiz.

Siyasi partilerin tabii olduğu rejimi çok açık belirtmeliyiz.

Siyasi partilerin açık olmaları asıl kapatılmaları da çok istisnai olmalıdır.

Demokratik açılım mayıstan bu yana konuşuluyor mecliste de tartışıldı. Bundan sonra da hükümetin eylem planı olarak yapacaklarını ortaya koyması gerekir.

Bu bir devlet projesi olmalıdır.  Bun Türkiye’nin en önemli projesidir. Bunun altına sadece siyasi iktidarın girmesi yetmez. Bu sürecin desteklenmesi gerekmektedir. Ama bunu sadece iktidarın kendi imkanlarıyla yürütebileceği bir ortamı tasavvur etmek mümkün değil.

DTP sürecin içinde bir siyasal aktör olarak çok önemli ama bu rolünü yerine getiremediğini görüyoruz.

Hem marjinal hem de ajite edici sözlerinden anlıyoruz ki biri diyebilir ki DTP bu sürecin tam karşısında.

Her menfi olay sürece etki yapar. Öcalan bir hükümlü. Tecrit koşullarının F tipi haline gelmesi için bir çalışma yapılmış.

Böyle bir iyileştirme yapılmışı. Şimdi ona yönelik bir iyileştirme yapılıyor ama Öcalan ve Avukatları dışarı başka haberler gönderiyorlar.

F tipi koşullar neyse onun için bir gayret sarf edilmiş. Gösterilerle herkesi korkutmanın alemi yok.

Sadece Öcalan haber gönderdi diye bir siyasi partinin açıklama yapmasını ve Öcalan’ın ağzıyla konuşmasını ben hazmedemiyorum.

Bu süreci şu parti böyle yaptı bu parti böyle dedi diye vazgeçemeyiz.

Şartları iyi değerlendirmek suretiyle sürecin devam etmesi gerekir.

hurriyet

Bu haber 585 defa okundu.