Ergenekon diyoruz...' | " /> Ergenekon diyoruz...' | "/>

En Sıcak Konular

'Biz kısaca Ergenekon diyoruz...'

3 Aralık 2009 18:17 tsi
'Biz kısaca Ergenekon diyoruz...' Taraf yazarı Yıldıray Oğur, Britanyalı Jenkins'in Ergenekon raporunu 'didiklemeye' devam ediyor. İşte Jenkins'in şaşırtan körlüğü...

Taraf yazarı Yıldıray Oğur'un Jenkins'in Ergenekon raporunu analizinin son bölümü...

Darbe girişimlerinden eylem planlarına kadar yelpazesini genişleten Ergenekon soruşturmasında Türkiye, sadece bir terör örgütüyle değil, askerî vesayet ile hesaplaşıyor. Jenkins’in göremediği bu

Yeni başlayanlar için hatırlatalım “Rövanş ve panik arasında: AKP kapatma davasının etkisi” diye bir başlık altında AKP kapatma davası sonrası Ergenekon dalgalarının AKP muhaliflerini (Bu muhalifler arasında muvazzaf subaylar, denizci SAS komandoları da var) hedef aldığını, Deniz Feneri yolsuzluğu haberleri nedeniyle Doğan Grubu’nun yöneticisi Tijen Mergen’in Ergenekon soruşturmasına dahil edildiğini söyleyen bir rapordan bahsediyoruz.

Savcıların AKP’nin hazır kıta intikam ve rövanş timi olduğunu kabul ettikten sonra Ergenekon gerçek mi fantezi mi diye merak etmeye de gerek kalmıyor.

Zaten raporun sonuç bölümünde “Delillerle ilgilenmeyen Ergenekon’un avukatlığını yapan AKP yanlısı medya” (yani biz) ve AKP’lilerin esas amacı da “Doğru ya da yanlış bu soruşturmayla ordunun siyaset üzerindeki etkisini aşındırmak” olarak özetlenmiş.
Maalesef dil bu kadar ‘tarafgir’ olunca raporun satır arasında kalan şu iddiasını tartışmak mümkün olmuyor:

Aslında Türkiye’de derin devlet diye bir şey var. Ama savcılar Ergenekon diye aslında olmayan bir örgütün varlığını ispat etmek uğruna bu derin devleti soruşturma fırsatını kaçırıyor. Ergenekon örgütü ispatlanmadıkça da soruşturma genişliyor, işler karışıyor.

Derin Devlet’ten Ergenekon çıkmıyor
Raporun en özenle yazılmış kısmı Türkiye’de derin devletin tarihinin anlatıldığı bölüm.
Her ne kadar Jenkins İtalya’daki Gladio Soruşturması ile mafyaya yönelik ‘Temiz Eller Soruşturması’nı birbirine karıştırsa ve Avrupa’da kendi Gladio’sunu resmen tasfiye etmeyen ülkelerden birinin Türkiye olduğunu hatırlatmasa da derin devlet tartışmalarını, 1952’de Türkiye’nin NATO’ya girmesinin ardından Genelkurmay bünyesinde kurulan Seferberlik Tetkik Kurulu ile (Özel Harp Dairesi’ni) başlatması önemli.

Bundan daha önemlisi de Türk derin devletinin sadece NATO çıkarlarına hizmet etmediğini İttihatçılık, Karakol Cemiyeti gibi kendi özgün derin devlet geleneğinin bu yapıyla iç içe girdiğini, Özel Harp Dairesi için çalışanların da kendilerini bir tür komploculuğun içinde değil itibarlı bir vatansever geleneğinin içinde hissettiklerini söylemesi. Tüm bunlar Türkiye’ye yabancı bir göz için epey aydınlatıcı.

Ama raporda Kıbrıs’taki Türk Mukavemet Teşkilatı’nı örgütleyen, Ecevit’in karşısına çıkıp para isteyen, 80 öncesi şiddet olaylarında rol oynayan, PKK’ya karşı rutin dışına çıkan ve Susurluk’ta ortaya çıkan derin devlete, laikliği korumaya yoğunlaştığı 90’larda bir şeyler oluyor.

Gerektiğinde şiddete başvuran, arkasında 100 yıllık bir İttihatçı gelenek olan derin devlet ya da Özel Harp Dairesi’nin yerine masa başında fişleme, manipülasyon, bürokratik ve politik araçlarla baskı yaratmak dışında laiklik karşıtı güçlerle mücadelede artık şiddet kullanmayan bir derin devlet geliyor. Böylece raporda derin devletin ucu Ergenekon’a ulaştırılmıyor.

90’ların üstünden atlayıp
Bu yüzden de 90’larda Özel Harp’in yükselen laiklik duyarlığıyla birlikte Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi laik isimlere suikastlar yapıldığından, 28 Şubat postmodern darbe sürecinden, 90’lar ve 2000’ler boyunca askerlerin siyasete müdahalelerinden, MGK’dan, AB sürecine kadar devletin gizli anayasası olarak kalan kırmızı kitapçıktan, andıçlardan raporda bahsedilmiyor.

Özel Harp Dairesi’nin kötü şöhretinden kurtulmak için ad değiştirdiği var ama yeni adın Bilgi Destek Dairesi olduğu, 12 haziranda Taraf’ın duyurduğu İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın da bu ekip
tarafından hazırlandığı bilgisi yok (Rapor ağustos 2009 tarihli).
Böylece tarihten ve Türkiye gerçekliklerinden koparılıp bağlamsız kalan Ergenekon operasyonu AKP’nin muhaliflerini sindirmek için uydurduğu bir fanteziye dönüşüyor.

Salkım gibi örgütlenme
Raporda Ergenekon diye bir örgütün varlığına ilişkin yeterince delil ve birbirine hiç benzemeyen, hatta birbirini tanımayan isimler arasında organizasyonel bir bağ bulunamamasına yönelik eleştirinin cevabı da aslında Jenkins raporunda gizli.

Raporda Özel Harp Dairesi’nin 70’lerdeki çatışmalarda oynadığı rol anlatırken şöyle deniyor: Merkezi olmayan, tek bir merkezden yönetilmeyen, küçük ve otonom gruplar biçiminde örgütlenme biçimi daha sonraki on yıllardaki derin devlet örgütlenmeleri hakkında da
bir fikir veriyor.

Ergenekon soruşturmasında savcıların izini sürdükleri de galiba Jenkins’in de tesbit ettiği bu salkım biçimindeki örgütlenme modeli.

Jenkins’in soruşturmanın tümevarımcı bir metot izlemesi, kişilerden delillere ulaşılması, iddianamelerin uzun ve karışıklığına yönelik eleştirilerini de bu nokta açıklıyor.

Kara Kuvvetleri Komutanı’nın hatırası
Ortada savcıların da soruşturma sırasında keşfettikleri bir yapı var. Danıştay Saldırısı ile savcıların küçük bir kısmını gördükleri resim her iddianame ile biraz daha tamamlanıyor.
Aynı soruşturmayla ilgili birden çok ve bu denli uzun iddianameler olmasının nedeni de bu.
Soruşturma sırasında bunun hukuki sorunlar yarattığı çok açık. Ama bu sorunları geniş bir şekilde işleyen Jenkins raporunda hiç görünmeyen, Türkiye’de üst düzey askerlere yönelik bir soruşturmanın ucu nereye giderse oraya gitsin rahatlığında yapılamıyor olması. Özellikle de soruşturmanın ucunun muvazzaf üst düzey askerî subaylara ulaşması durumunda. (Bkz. Dursun Çiçek örneği) Tam da bu zorluk iddianamelerdeki kimi iddiaların (emekli generaller mi darbe yapacaktı gibi) havada kalmasına neden oluyor.

Raporunda 1999 yılında görüştüğü eski bir Kara Kuvvetleri Komutanı’nın kendisine yanında çalışan bir askerin Özel Harp elemanı olduğu öğrendiğini, kendisini takip ettirip bunu tespit ettirdiğini ama o askerin her seferinde bunu yalanladığını anlatan Jenkins’in de bu durumun farkında olmaması mümkün değil.

Ergenekon’dan kasıt...
Zaten dikkatle bakanlar artık Ergenekon soruşturmasında aslında soruşturulanın ilk iddianamede bir takım belgelerle ucu yakalanan örgüt olmadığını görebiliyor.
Dördüncü İddianame’nin yolda olduğu soruşturmanın içine şu ana kadar 2003-2004’teki darbe planları, Cumhuriyet Çalışma Grubu gibi ordu içindeki yasadışı örgütlenmeler, Karargâh Evleri, Güneydoğu’da adı faili meçhul cinayetlere karışmış JİTEM mensupları, İrticayla Mücadele Eylem Planı, Deniz Kuvvetleri’ndeki cunta faaliyetlerinin yanı sıra Genelkurmay menşeli siyasi raporlar, fişlemeler, lahikalar ve andıçlar da girdi. Bunların Ergenekon Terör Örgütü’yle ilgisi ise epey muğlak.

Yani aslında Ergenekon adı altında Türkiye ordunun hukuk dışı tüm eylemlerini sorguluyor. Soruşturulanın ordu olduğu şimdilik söylenemediği ya da söylenmek istenmediği için de karşımızdaki hukuk dışı yapılanmaya terör örgütü deniyor. Yani Ergenekon soruşturması aslında Türkiye’de siyasetin üstündeki askerî vesayetin soruşturulması ve devletin tüm organlarının hukuk içine çekilmesi demek. Bunu Jenkins’in anavatanı Britanya’dan 793 yıl sonra (1215’de ilan edilen Magna Carta) yapabiliyor olmamız bu kadar göze batmamalı.



Bu haber 591 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,360 µs