En Sıcak Konular

Yahudi lobisine ambargo

3 Aralık 2009 08:40 tsi
Yahudi lobisine ambargo Başbakan'ın ABD programında Yahudi lobisiyle görüşme yok!

Özal’dan bu yana Washington ve New York’u resmi gezi çerçevesinde ziyaret eden tüm Türk cumhurbaşkanı ve başbakanlar, ABD’de yerleşik bulunan Amerikan Yahudi cemaatinin temsilcileriyle bir araya geldi. Ancak dün itibariyle, Başbakan’ın Washington programında da böyle bir temas planlanmadı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki hafta Washington’a yapacağı resmi ziyaret, Türk-Amerikan ilişkilerinde bir ‘ilk’ olacak. Hayır, Erdoğan’ın pazartesi günü Barack Obama’nın Beyaz Saray’ına gitmesinden söz etmiyorum.

Söz ettiğim, Başbakan’ın bu gezide Turgut Özal’dan bu yana kesintisiz devam eden bir geleneği bozarak ilk kez ABD’deki Musevi lobisinin temsilcileriyle buluşmamayı seçmesi.

Özal’dan bu yana Washington ve New York’u resmi gezi çerçevesinde ziyaret eden tüm Türk cumhurbaşkanı ve başbakanlar, ABD’de yerleşik bulunan Amerikan Yahudi cemaatinin temsilcileriyle bir araya geldi. Özal’la başlayan bu gelenek, daha sonra Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Bülent Ecevit ve Abdullah Gül’le devam etti. Yalnız liderler değil, Türk dışişleri bakanları da ABD gezilerinde genelde Musevi lobisini programlarının bir yerine sıkıştırdılar.
Ancak dün itibariyle, Başbakan’ın Washington programında da Musevi lobisinde de böyle bir temas planlanmamıştı. Türk başbakanlarının geleneksel olarak topluca kabul ettiği B’nai Brith, American Jewish Commitee, American Jewish Congress, AIPAC (American Israeli Political Action Committe) ve Erdoğan’a 2004’de ‘Yılın Adamı’ ödülünü veren Anti Defamation League yetkilileri, Başbakanlık ya da Türk elçiliğinden böyle bir davet almadıklarını doğruladılar.

Türk-İsrail ilişkilerinin yaşadığı çalkantılı süreç göz önüne alınırsa, buna çok şaşırmamak lazım. Ankara’daki hava, Netanyahu hükümeti Gazze’de Ak Parti hükümetini tatmin edecek bir adım atmadığı sürece (ablukanın insanı yardım için hafifletilmesi gibi), hem Tel Aviv, hem de Amerika’daki Musevi lobisiyle diyaloğun eski üslubunda olmayacağı yolunda.

Eylül’deki toplantı ‘tatsız’ geçmiş
Ancak Türkiye’ye yönelik tavrını sürdürüp, Amerika’da lobiyle olan diyaloğunu sıkı tutabilirdi. Fakat Washington ve Ankara’daki kaynaklar, Erdoğan’ın Eylül’deki son New York ziyaretinde Musevi lobisi temsilcileriyle yaptığı görüşmenin, ‘nahoş’ geçtiğini, önümüzdeki hafta buluşma olmamasının ‘sürpriz’ olmadığını söylüyor. Eylüldeki toplantıya katılan Musevi lobisinden bir yetkili, içerideki atmosferi ‘tatsızdı’ diye tanımladı. Aynı duygu, Gazze’deki olayların hassasiyetini taşıyan Türk tarafında da vardı.

New York’ta ne oldu?
Aslında Başbakan Erdoğan geçmiş ABD gezilerinde Musevi lobisiyle defalarca bir araya gelmiş, hatta 2004’te lobinin önde gelen kuruluşlarından ADL tarafından görkemli bir törenle şeref ödülüne layık görülmüştü.

Ancak Gazze operasyonu ve Erdoğan’ın Davos çıkışı sonrası iki tarafta da bazı şeyler değişmeye başladı.

Mevcut soğukluğun nedeni olarak gösterilen New York’taki toplantıya katılan kaynaklar, Musevi temsilcilerin Erdoğan’dan İran lideri Ahmedinecad’ın BM Genel Kurulu’nda İkinci Dünya Savaşı’ndaki Yahudi katliamını (Holocoust) inkâr etmesi durumunda salondan çıkmasını istemişler. Erdoğan ise buna ‘Hayır’ cevabı vermiş.

Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Gazze’deki insani dramın boyutları konusunda da farklılıklar ortaya çıkmış. Erdoğan İsrail’in geçen yıl Gazze’ye yaptığı hava saldırısında 4000 sivilin öldüğünü söylemiş. Musevi gruplar ise, sayının o kadar yüksek olmadığını, İsrail’e göre 1100, Filistinlilere göre 1400 civarında olduğunu belirtmiş. Erdoğan Gazze’den Türkiye’ye acil sağlık müdahalesi için getirilen yaralılarla bizzat görüştüğünü belirterek İsrail’in eylemlerinin yarattığı insani dramı ağır bir dille eleştirmiş. Başbakan ayrıca İsrail gezisi sırasında Batı Şeria’ya geçmek için sınırda yarım saat bekletildiğini de aktarmış.

Başbakan Erdoğan, İran’ın nükleer programı konusundaki tartışmalarda da Musevi liderlerle ters düşmüş. Yahudi cemaati, İran’ın nükleer programının durdurulması gerektiğini savunurken, Başbakan Erdoğan İranlı liderlerle bu konuyu görüştüğünü, İranlıların programın nükleer silah amaçlı olmadığını söylediğini belirtmiş.

Tüm bunları alt alta koyunca iki tarafın da önümüzdeki hafta bir araya gelmek konusunda neden heyecanlı olmadığını anlamak zor değil.

Bakü-Ceyhan’dan beri
Geçmişte Türk liderlerin programlarında Musevi lobisiyle buluşma ‘olmazsa olmaz’ sayılırdı. Yıllar boyu ABD’deki lobi, Türkiye’nin Washington’la ilişkilerinde ‘kilit’ sayılırdı. Neden? Çünkü bir uzmanın deyimiyle ‘Türk İsrail ilişkisi her zaman üç taraflı bir evlilikti. Gerçekte Türk-İsrail ilişkisi, iki ülke arasındaki dostluğun çok daha ötesinde, Ankara’nın Washington’la ilişkisinin bir uzantısıydı. Bu süreçte Washington’da kendi lobi gücüne sahip olmayan Türkiye, Beyaz Saray, Amerikan kamuoyu ve Kongre’sindeki etkisini Musevi lobisi aracılığıyla hissettirdi.

Musevi lobisi, özellikle 90’lı yıllarda Bakü-Ceyhan boru hattının inşa edilmesinden gümrük birliği ve AB adaylığına kadar birçok konuda Türkiye’nin ‘lobisi’ olarak hareket etti. Ermeni soykırım tasarılarının her yıl Kongre’de bertaraf edilmesinde yine Musevi lobisinin katkıları büyüktü.
Ancak son yıllarda hem Ortadoğu’da hem de Washington’da bazı şeyler değişmeye başladı.
11 Eylül sonrası Ankara’nın kendi bölgesinde profili yükseldikçe, Washington nezdinde de ağırlığı arttı. Bu yeni, çok eksenli ve özgüveni yüksek Türkiye, İsrail’le olan ittifakını ‘olmazsa olmaz’ görmüyor. Washington’a doğrudan etki edebilme gücü var. Özellikle Erdoğan-Obama ekseninde kurulan diyalog ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ABD başkentinde gördüğü itibar, Türkiye’nin ABD’yle ilişkilerinde özgüvenini yükseltiyor.

Öte yandan, Ankara artık Washington’da Beyaz Saray dışı diğer karar vericiler nezdinde de eskisi gibi yalnız değil. TÜSİAD ve SETA gibi düşünce kuruluşları, ayrıca TUSCON, Rumi Forum ve New York Cultural Center gibi Gülen cemaatine bağlı kurumlar, son yıllarda Washington’daki faaliyetlerini belirgin oranda artırdılar. Farklı kesimlerle ilişkiler kuruyorlar, ABD seçim kampanyalarına ciddi bağışlar yaparak yerel bazda varlıklarını hissettiriyorlar. Hem Kongre hem de karar vericiler nezdinde yavaş yavaş bir ‘Türkiye lobisi’ oluşmaya başladı.

Kısacası Ankara kendisini artık Musevi lobisine eskisi kadar muhtaç hissetmiyor. Bunu böyle okumak lazım.

Aslı Aydıntaşbaş / Milliyet



Bu haber 583 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,706 µs