kökleri | " /> kökleri | "/>

En Sıcak Konular

'Minare yasağının' kökleri

2 Aralık 2009 09:29 tsi
'Minare yasağının' kökleri İsviçre'de neler oluyor?

Toplumda tarafların saflarını daha da ayrıştıracak, kutuplaşma yaratabilecek konuları referanduma götürmenin doğal bir sonucu İsviçre’de karşılaşılan ‘yeni minare yasağı’. Referandumla onaylanan yasak saçma mı? Evet, saçma; ırkçılığın, yabancı düşmanlığının, dinsel düşmanlığın göstergesi ve bizatihi bunları besleyen bir sonuç bu. Öte yandan bir de ülkemizdeki siyasal iktidarın bakış açısıyla bakarsanız, yani çoğulculukla değil de çoğunlukçuluk bakış açısıyla ‘millet iradesi’ tecelli etmiş midir?
Evet etmiştir. Doğru mudur? Hayır. Çünkü çoğunluğun oylarıyla toplumu oluşturan diğer kesimlerin hakları ve özgürlükleri sınırlanmıştır. İsviçre’deki minare referandumunda salt çoğunluğun kararıyla, bir bölüm azınlık kesimin hak ve özgürlükleri kısıtlanmıştır. Bu da, ülkemizde demokrasi ve özgürlüğe çoğulculuk penceresinden değil de çoğunluk iradesinden bakan ve bununla özdeş gören siyasetçilere ders çıkaracak bir olgu olarak kaydedilmeli. Demokrasi, çoğulculuğa dayanır; çoğunlukçulukla bireysel hak ve özgürlüklerin kısmen kısıtlanacağı bir referanduma gitmek de hatadır.

İsviçre’deki minare yasağının beslendiği ‘uyarıcı’, aslında son birkaç yıla damgasını vuran küresel ekonomik krizin İsviçre’de farklı seyreden yan etkileridir. Çünkü İsviçre, son birkaç yıla kadar sahip olduğu refahı kaybediyor. Öyle hızlı bir süreç var ki, deyim yerindeyse ‘çorap söküğü’ gibi ekonomik refahı sağlayan sistem çözülüyor.

Yaklaşık 8 milyon nüfusa sahip İsviçre’de, IMF verilerine göre işsizlik oranının 2007’de yüzde 2.5’dan 2010’da yüzde 4.5’e çıkması bekleniyor. İsviçre yurttaşlarının, krizin başlattığı süreçte artık pek de erişmeleri olanaklı görünmeyen kişi başı ulusal gelirleri Dünya Bankası verilerine
göre 2008’de 65 bin dolar (Satın alma gücüne göre 46 bin dolar)! Bu, kişi başı ulusal gelir dünya sıralamasında ikincilik demek.

Peki, ne oldu? İsviçre’deki ekonomik çözülmenin ardında, İsviçre’nin ‘sırdaş bankacılığının’ sona eriyor olması yatıyor. Eylül ayında ‘Sırdaş bankacılığın sonu’ başlıklı yazımızda detaylı olarak anlatmıştık. Küresel krizle birlikte, başta ABD ve Avrupa ülkelerinin hükümetleri kamu harcamalarını artırdılar. Ülkelerindeki finansal sisteme, yani bankalara kamu sermayesi koymak durumunda kaldılar. Bunun için de şimdilik borçlanma kaynaklarına başvurdular. Ama orta vadede de borçların yerini vergiler alacak. Bu açmaz içinde, kendi yurttaşlarının ülke dışındaki ‘vergi cennetlerinde’ park eden paralarını görmezden gelemeyecek noktaya geldiler. OECD çerçevesinde alınan kararlar ve G20 mekanizmalarıyla harekete geçen uluslararası işbirliğiyle, İsviçre bankaları (En başta da en büyüğü UBS) baskı altına alındı. Ülkesinin en büyük bankasını 60 milyar dolar (sonra 39 milyar dolara geriledi) sermaye koyarak kurtaran İsviçre, yeni bir baskıyı kaldıramadı; mart 2009’da, OECD anlaşması çerçevesinde işbirliği ve bilgi paylaşımı yapmayı kabul etti. Bu kararla ‘sırdaş bankacılık’ dönemini kapatan İsviçre, aynı zamanda orta vadeye yayılacak biçimde, dünya ikinciliği düzeyinde sağladığı bu refahın düşüş dönemini de açıyordu. Son altı aylık dönem, vergiden kaçınma amacıyla İsviçre bankalarında hesabı bulunan dünyanın dört bir yanından müşterilerin ‘kesin dönüş’ çabasına sahne oldu. Bankacılık sektörünün toplam varlıklarının İsviçre’nin yıllık ulusal gelirinin (500 milyar dolar) 7 katına ulaştığını anımsatarak, İsviçre’nin bankacılık sektöründeki küçülmenin refah kaybı yaratmaya başladığı ortada. Kayıpların çok sayıda ‘zengin göçü’ sağlanarak telafi edilmesi ise zor görünüyor! Haftalık Sonntag CH, İsviçre bankacılığındaki gelişmelere ‘sıkı kurallar’ da ilave olunca, UBS’in genel merkezini İsviçre dışına taşıma tehdidinde bulunduğunu yazıyor.

Danışmanlık firması KPMG, Avrupalıların İsviçre bankalarında bulunan paralarının yüzde 80’inin ‘deklare edilmemiş’ paralar olduğunu belirtiyor. Bu açıdan bakılırsa son bir yıldaki gelişmelerle, İsviçre’nin cazibesi kalmıyor. Yani ‘İsviçre’nin öyküsü’ burada bitiyor. İşte İsviçre siyasetinde, yabancı düşmanlığı, kutuplaşma ve ayrımcılıkla ortaya çıkan ‘minare yasağına’ uzanan gelişmelerin ardında yatan, olasılıkla da referandumun getireceği olumsuzlukla hızlanacak temel ekonomik neden bu.

Uğur Gürses / Radikal



Bu haber 412 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,598 µs