En Sıcak Konular

Said Nursi de "derin devlet"i tanımlamış...

0 0 0000 00:00 tsi
Said Nursi de Derin devlet tartışmaları günümüzle sınırlı değilmiş... Sadık Yalsızuçanlar, derin devlet kavramının Said Nursi tarafından teşhis ve ifade edildiğini savundu. İşte Bediüzzaman'a göre derin devlet tanımı...

Türkiye’de devletin ‘derin’liğine ilişkin tartışmalara mütevazi bir katkı niyetiyle yazılan bu satırlara yüzyılın büyük bilgesi Bediüzzaman’dan birkaç alıntıyla başlamak yerinde olacak.

Üstad, bazı mektuplarında, ‘kökü ecnebide, kendisi burada (Türkiye’de) olan gizli bir örgütten söz eder ve ‘zındıka komitesi’ diye adlandırır. Bu ‘komite’ye ilişkin değinileri kısaltarak alıntılamak istiyorum :

"(…) Kat i bir vasıta ile haber aldım; kökü ecnebide ve kendisi burada bulunan bir zındıka komitesi, senin bir eserini okumuş. Demişler ki: Bu eser sahibi dünyada kalsa, biz mesleğimizi (yani zındıkayı, dinsizliği) bu millete kabul ettiremeyeceğiz. Bunun vücudunu kaldırmalıyız diye senin idamına hükmetmişler. Kendini muhafaza et."
Ben de "Tevekkeltü a'lallah, ecel birdir, tagayyür etmez" dedim.”(…)”
(Emirdağ Lâhikası,168)

“(…) Fakat hükûmetin bazı erkânını iğfal edip aleyhimize çeviren dehşetli ve gizli bir zındıka komitesi şimdi doğrudan doğruya küfr-ü mutlak hesabına bize hücum etmek ihtimaline karşı, güneş gibi zâhir ve şüphe bırakmaz ve dağ gibi metin, sarsılmaz olan Meyve Risalesi onlara karşı en kuvvetli bir müdafaa olup onları susturacak diye bize yazdırıldı zannediyorum. (…)” (Şualar | On Üçüncü Şuâ | 275)

“(…)Halbuki mahremlerin şedit ifadeleri ve müdafaatın dokunaklı meydan okumaları ve Maarif Vekilinin dehşetli hücumu ve ehl-i vukufun heyetinde maarif dairesine mensup ehemmiyetli iki maddî filozofların ve yeni icatlara taraftar büyük bir âlimin bulunması ve bir seneden beri gizli zındıka komitesi aleyhimize Halk Fırkasını ve Maarifi sevk etmesi cihetiyle, ehl-i vukufun pek şiddetli itirazları ve bizi ağır cezalarla itham etmelerini beklerken, himayet ve inayet-i Rahmâniye imdada yetişip onlara Risale-i Nur'un yüksek makamını göstererek, şiddetli tenkitlerden vazgeçirmiş.(…)” (Şualar | On Üçüncü Şuâ | 302)

“(…) Kat'îyen size beyan ediyorum ki, hiçbir cemiyetçilik ve cemiyetlerle ve siyasî cereyanlarla hiçbir alâkası olmayan Nur talebelerini, cemiyetçilik ve siyasetçilikle itham etmek, doğrudan doğruya kırk seneden beri İslâmiyet ve İmân aleyhinde çalışan gizli bir zındıka komitesi ve bu vatanda anarşiliği yetiştiren bir nevi Bolşevizm namına bilerek veya bilmeyerek bizimle bir mücadeledir ki, üç mahkeme cemiyetçilik cihetinde bütün Nurcuların ve Nur risalelerinin beraatlerine karar vermişler.(…)” (Şualar | On Dördüncü Şuâ | 343)

“(…) Çaresiz mecburiyetle serbestiyetini, beraatimizi resmen kabul etmişler. Fakat yine gizli zındıka komitesi, elinden geldiği kadar nazar-ı millette kendilerini lanetten, nefretten bir derece kurtarmak için, kusurlarımızı arıyorlar ve hükümeti iğfal etmeye çalışıyorlar. Onun için, biz, eskisi gibi ihtiyatımızı elden bırakmamalıyız.(…)” (Emirdağ Lâhikası, 47)

BEDİÜZZAMAN KOMPLOCU OLMADIĞINA GÖRE

Bediüzzaman’ın ‘iman ve İslamiyet düşmanı’, ‘dehşetli’, ‘gizli’ diye vurgulayarak nitelediği bu ‘örgüt’ün ne olduğuna ilişkin bir ayrıntıya Risale-i Nur’da rastlamıyoruz. Bu cümleleri okuyanların zihninde neler somutlaşıyor bilmiyorum. Bediüzzaman’ın söz ettiği bu örgütlenmenin Osmanlı’nın inkirazından itibaren var olduğu, bu müphem örgütsel yapının, kırklı yılların ikinci yarısına kadar İngiltere ağırlıklı, bu tarihlerden itibaren de ABD eksenli olduğuna ilişkin çeşitli yorum ve duyumlar mevcut.
Türkiye, çeşitli ihtilaller, iç karışıklıklar, çok sayıda faili meçhul cinayet ve yirmi küsur yıldır süren bir ‘terör’ süreci yaşadı, yaşıyor. Başbakan ve iki bakanı asıldı, 28 şubat sürecinde yüzlerce kayıp ve ölüm gerçekleşti. Birçok kez hukuk dışı biçimde hükümetler değiş(tiril)di, iktidarlar manipüle edildi. Uğur Mumcu başta olmak üzere, onlarca cinayetin esrarı çözülemedi ve en tepedeki azmettiricilere ulaşılamadı. Bir başbakan kendisine yapılan suikasta ilişkin konuşamadı ve ulaştığı bilgileri kamuoyuna açıklamaktan çekindi. Ardından kuşkulu bir biçimde öldü.
Bediüzzaman komplocu olmadığına göre, ısrarla belirttiği bu ‘örgüt’ ne ola ki?

Perşembe günü yeni versiyonu gösterilmeye başlayan Kurtlar Vadisi’ndeki ‘Kurtlar Konseyi’ne benzeyen bu yapılanmanın gerisinde ne var acaba?

Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu, Orta Asya, Balkanlar ve Afrika’daki çeşitli ülkelerde çıkara dayalı açıktan veya gizli operasyonlar yürütenler kimlerdir?

ABD, İngiltere, Fransa vb. ülkelerde bizim safdillerin sandığı/söylediği gibi demokrat, uygar, insanca, rasyonel ve adil bir devlet yapılanması mı var?
Öyleyse Bosna’da doksan bin kadının ırzına kimler geçti? Irak’ta altı yüz bini aşkın insanı kim öldürdü, öldürüyor? Lübnan’da, Filistin’de, Somali’de, daha onlarca ülkede olup bitenleri uzaylılar mı örgütlüyor?
Bediüzzaman gibi nadide bir bilgeye otuz sekiz yıl boyunca kimler sistematik biçimde işkence etti? On dokuz kez zehirledi? Memleketinden sürdü, yarım yüzyıl gözaltında tuttu, bütün haklarını elinden aldı?
Binlerce faili meçhul cinayetleri kimler işliyor?

İlgi ve dikkatle okuduğum Tamer Korkmaz’ın yazılarında son derece önemli ipuçları var.

Bediüzzaman’ın ima ettiği bu ‘gizli zındıka komitesi’ne ilişkin aydınlatıcı bilgi ve yorumlar görüyorum yazılarında.
Ayrıca, bu kaos ve belirsizlik ortamında Kurtlar Vadisi dizisini dikkatle izlemeli.

‘Şiddeti özendiriyor’, ‘hukuk dışı yapılanmaları yüceltiyor’ aptallığıyla değil, neyi nasıl anlattığına bakarak seyretmeli.

Devletin ‘felsefi’ veya ‘manevi’ bir ‘derinliği’nden değil, devleti ve yönetenleri manipüle eden gizli örgütlenmelerden söz ettiği için seyredilmeli.

Ömer Baba’ya kulak vermeli.

Cemil Meriç’in ifadesiyle ‘bu ülke’nin ruhunu o temsil ediyor çünkü.
Filmin politik teolojisinin ekseninde de o var.

Irak versiyonundaki Şeyh Abdurrahman Kerküki gibi.

O’nun ise girizgahtaki sözleri, ‘evet yaramız var, yirmi ikinci yaşını idrak eden bir yara bu, lakin bu asla kaderimiz olmamalı…’

www.gercekhayat.com



Bu haber 540 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,092 µs