Türkiye Mısır’ı uyardı

0 0 0000 00:00 tsi
Akdeniz’deki ’petrol arama’ krizi büyüyor. Mısır’ı uyaran Ankara, BM’ye de Rumlar’ın Mısır ve Lübnanla yaptığı anlaşmaları tanımadığını bildirdi. Yurtdışı elçiliklere de “Harita üzerinde Rumlar’ın yaptıkları

Akdeniz’de petrol aramaya” kalkan Kıbrıslı Rumlar’ın yarattıkları kriz sürüyor. Rumlar’ın önceki gün Lefkoşa’nın Rum Kesimi’nde, Akdeniz’de petrol aramak için uluslararası ihale açması, Türkiye ile Mısır arasında sıkıntı yarattı. Mısır’ın Ankara Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak uyarıldı. Uyarının gerekçesi, Mısır Petrol Bakanı Amin Sami Samir Fehmi’nin de, Rumlar’ın “petrol arama ihalesine”, kendi ülkesi adına katılması. Rumlar, petrol arama ihalesini 17 Şubat 2003’te Mısır’la, geçen Ocak ayında ise Lübnan’a imzaladıkları “münhasır ekonomik bölgelerin sınırlandırılması” anlaşmalarına dayanarak açtılar. 2010 yılında sona ermesi planlanan Arap gazı projesi ile, Türkiye ile Mısır arasındaki ticaret hacminin 5 milyarı aşması bekleniyor. Ankara, Kahire yönetimine “bu kadar büyük bir ekonomik kazanç kapısı varken, Rumlarla bu tip ilişkilere girerek, Türkiye’yi küstürmelerinin doğru olmayacağı” mesajı verdi.

İtiraz BM’ce tescil edildi
Ankara, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin gerek Mısır’la, gerekse Lübnan’la imzaladığı, münhasır ekonomik bölgelerin sınırlandırılması anlaşmalarına itirazını resmen Birleşmiş Milletler’e de iletti. BM’nin, münhasır ekonomik bölgelerin belirlenmesiyle ilgilenen özel komitesine, “Türkiye’nin bu anlaşmaları tanımadığı, dolayısıyla bunlarla belirlenen hiçbir sınır ya da sınırlamaya uymayacağı” resmen bildirildi ve kayıtlara geçirildi. İtirazın “tescil edilmesi” ile, Akdeniz’in “ihtilaflı alan” olduğu da resmileştirilmiş oldu. Denizde petrol platformu kurmanın maliyetinin 150 milyon dolara yaklaştığına dikkat çeken Ankara, hiçbir büyük uluslararası şirketin “bu kadar ihtilaflı bir bölgede, büyük yatırımlara girmeyeceğine” inanıyor.

Büyükelçiliklere ’petrol’ talimatı
Türkiye’nin yurtdışındaki tüm temsilciliklerine de “Türkiye’nin de tek taraflı olarak münhasır ekonomik bölge ilan etme yetkisinin bulunduğunu, ancak Akdeniz’deki mevcut koşullar nedeniyle, yeni tartışma ve krizlere neden olmamak için bu yetki ve hakkını kullanmadığını” anlatın talimatı verildi. Yine yurtdışı temsilciliklere gönderilen talimatlarda, Rumlar’ın attığı adımların sadece “meşruiyet arayışından kaynaklandığını” ve Akdeniz’de “önce siyasi, geri adım atmazlarsa da başka krizlere neden olabileceğinin” detaylarıyla ortaya konması isteği de yer aldı.

Rumlar’ın belirlediği 6 bölge Türkiye’nin hakları ile çakışıyor
VATAN, Rumlar’ın Lübnan ve Mısır’la imzaladıkları anlaşmalarla, Akdeniz’de oluşturdukları “münhasır ekonomik bölgenin” ve petrol aramak üzere oluşturulan “bölgelerin” haritasına ulaştı. Rumlar, Türkiye ve KKTC’nin tüm itirazlarına rağmen ilan ettikleri “münhasır ekonomik bölgeyi”, 13 petrol arama alanına bölmüş. Ankara, gerek “Türkiye’nin doğrudan Akdeniz’deki çıkarlarını”, gerekse “garantör ülke sıfatıyla KKTC’nin çıkarlarını” korumak amacıyla bu petrol arama bölgelerinin tümüne karşı çıkıyor. Ankara’nın “yasal dayanakları” ise şöyle:

1 - RUMLAR EGEMEN DEĞİL- Denizde egemenlik hakları, karadaki egemenlik haklarına doğrudan bağlıdır. Egemenlik, karadan denize iner. Oysa Kıbrıs adasında egemenlik konusu hâlâ tartışmalıdır. Kıbrıs’ın, BM Güvenlik Konseyi nezdinde “ihtilaflı bölgeler” arasında yer alması bunun en önemli kanıtıdır. Bir başka kanıt ise Rumlar’ın “tam üye” olduğu Avrupa Birliği’nin bile, Rum Kesimi’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde “fiilen egemenlik haklarını kullanamadığını” resmen tescil etmesidir. Dolayısıyla, Rumlar tüm dünya tarafından tanınsalar bile, karadaki egemenlik anlaşmazlıkları nedeniyle, denizlerde egemenlik iddiasında bulunamazlar.

2 - ADALARIN EGEMENLİK HAKLARI FARKLI- Kıbrıs’ta Türkler ve Rumların birleşip, tek bir devlet kurmaları halinde bile Kıbrıs adasının denizdeki egemenlik hakları uluslararası hukuka göre Rumlar’ın şimdi oluşturduğu harita kadar olmayacak. Uluslararası hukuka göre, “siyasi sorunlarını çözüp, tek devlet olmuş” bir Kıbrıs Adası’nın kuzeyde ve güneyde “münhasır ekonomik bölge ilan etme” hakkı bulunsa da, doğu ve batı kesimlerinde böyle bir hakkı “Ada olduğu için” bulunmuyor. Dolayısıyla Rumlar’ın haritasında Ada’nın güneybatısında kalan 6 bölgeye (1,5,6,7,10,11 sayılı bölgeler), Türkiye “kendi adına” karşı çıkar. Çünkü Türkiye’nin “ana kara”, Kıbrıs’ın ise “ada” olması nedeniyle, Ada’nın batısında kalan tüm bölümlerde, münhasır ekonomik bölge ilan etme hakkı Türkiye ve Mısır’a aittir. Eğer bu bölge bölüşülecekse, Mısır ve Türkiye arasında olur.

3 - TÜRKİYE “GARANTÖRLÜK” HAKKINI KULLANIYOR- Rumlar’ın belirlediği diğer 7 bölüme ise Türkiye “garantörlük” haklarını öne sürerek karşı çıkıyor. Eğer bir gün Kıbrıs’ta siyasi çözüm olursa, Ada üzerindeki egemen devletin bu bölgelerde petrol arama hakkı bulunuyor. Ancak Kıbrıs ihtilafı sürdüğü sürece, Rumlar’ın Kuzey Kıbrıslı Türkler’e hiç danışmadan “tek başlarına”, bu bölgedeki doğal kaynakları kullanma hakları bulunmuyor.

Vatan

Bu haber 285 defa okundu.