En Sıcak Konular

'Alevi yurttaşlarımıza kulak verdik'

26 Kasım 2009 21:30 tsi
'Alevi yurttaşlarımıza kulak verdik' Başbakan Erdoğan 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında siyasi gündemdeki sorunlarla ilgili önemli açıklamalar yaptı... İşte o konuşma...

Başbakan Erdoğan: "Biz vatandaşlarımızı etnik kökenlerine göre veya batılı-doğulu diye, alevi-sünni diye, azınlık-çoğunluk diye, şehirli-köylü diye ayırmıyoruz. Hepsinin hakkını hukukunu mukaddes biliyoruz. Her insanımızın kendi değerlerini yaşama hakkına, kendini istediği biçimde ifade etme hakkına saygı duyuyoruz. Bunun Türkiye'nin zenginliği olduğunu, gücü olduğunu, bereketi olduğunu çok iyi biliyoruz. Alevi yurttaşlarımız uzun yıllar boyunca hallerini, ihtiyaçlarını anlatacak bir muhatap bulamıyorlardı, biz onlara kulak verdik, birlikte tam beş Çalıştay yaptık" dedi.   
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ulusa sesleniş konuşmasında amaçlarının Türkiye'yi bütün vatandaşların kendilerini rahat ve özgür hissedecekleri bir ülke haline getirebilmek olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Biz vatandaşlarımızı etnik kökenlerine göre veya batılı-doğulu diye, alevi-sünni diye, azınlık-çoğunluk diye, şehirli-köylü diye ayırmıyoruz. Hepsinin hakkını hukukunu mukaddes biliyoruz. Her insanımızın kendi değerlerini yaşama hakkına, kendini istediği biçimde ifade etme hakkına saygı duyuyoruz. Bunun Türkiye'nin zenginliği olduğunu, gücü olduğunu, bereketi olduğunu çok iyi biliyoruz. Alevi yurttaşlarımız uzun yıllar boyunca hallerini, ihtiyaçlarını anlatacak bir muhatap bulamıyorlardı, biz onlara kulak verdik, birlikte tam beş Çalıştay yaptık. Kendilerinin beklentilerini samimiyetle dinliyoruz, inşallah bu konuda önemli mesafeler alacağız. Yine farklı din ve inançlara sahip vatandaşlarımızın ibadet yerlerine ilişkin özgürlüklerinin genişletilmesi amacıyla "İmar Kanunu"nda düzenlemelere gittik.

2004 yılından bu yana "Azınlık Sorunlarını Değerlendirme Kurulu" faaliyet gösteriyor. Bütün bunlar, Türkiye'nin asırlardır yaşattığı ahengi daha da güçlendirmek için gerekli adımlardır. Bugüne kadar ihmal edilmiş bile olsa yapılması gerekendir, olması gerekendir. Bütün insanlarımız kendilerini bu ülkenin birinci sınıf vatandaşları olarak görebilmeli, bunu hissedebilmelidir. Bu, devletin vatandaşlarına karşı bir borcu ve yükümlülüğüdür. Ve bugüne kadar hep kalkınmayla ilgili mücadeleyi verdik şimdi de adaletle ilgili mücadeleyi yoğun bir şekilde vermeye devam edeceğiz. Geçmişte yaşanan acı tecrübeler, toplumumuzun her kesimine büyük acılar yaşatmış, büyük bedeller ödetmiştir. Bizler Türkiye'ye hiç hak etmediği bu acı manzaraları daha fazla yaşatmak istemiyoruz. Milletimizin birliğini, ülkemizin dirliğini pekiştirecek bütün bu açılım adımlarından çeşit çeşit korku senaryoları üretmek, en hafif tabiriyle, bu ülkeye yapılmış büyük bir haksızlıktır. Dünyada vatandaşlarına daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük imkanı tanıdığı için yıkılan, parçalanan, dağılan bir ülke yoktur, olmamıştır. Ancak; korku senaryolarıyla, baskıcı ve ayrımcı politikalarla, demokrasi ve özgürlüklere uygulanan kısıtlamalarla felakete sürüklenen pek çok ülke, pek çok toplum vardır. Biz de millet olarak bu hukuksuzluklardan, bu adaletsizliklerden, bu antidemokratik alışkanlıklardan çok çektik. Bu sebepledir ki Türkiye bu karanlıklardan tümüyle uzaklaşsın istiyoruz. Bu sebeple demokrasi ve hukuk konusunda herkesten azami hassasiyet göstermesini bekliyoruz. Geçmişte yaşanan birtakım vahim olayları, insanlık onuru ve insaf ölçüleriyle bağdaşmayan birtakım uygulamaları bugünün Türkiye'sine kabul ettirmeye çalışmak kimsenin haddi olmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, bekası için asla zorbalığa, zulme ve haksızlığa ihtiyaç duymayacak kadar güçlü bir cumhuriyettir.

Aksini düşünenler tarih boyunca bu ayıplarıyla hatırlanacak, bu ülkeye yaptıkları bu büyük haksızlık asla unutulmayacaktır. Bugün nefretleri körükleme yerine, kardeşliği sahiplenme günüdür. Bugün kanayan yaraları şefkat ve merhametle sarma günüdür. Bugün bu ülkenin insanları arasına kin ve nifak sokmak isteyenleri hayal kırıklığına uğratma günüdür."

Başbakan Erdoğan, "Daha mutlu ve daha aydınlık bir ülke için hepimiz büyük bir samimiyetle çaba göstereceğiz" diyerek, "Geleceğin büyük Türkiye'sini inşa edecek millet iradesi işte tam bu noktada tecelli edecektir. Yüce milletimizin bu büyük memleket davasına can-ı gönülden sahip çıkacağından asla şüphe etmiyorum" dedi.

-"TÜRK EKONOMİSİNDEN GELEN OLUMLU İŞARETLER BİZLERİ MEMNUN EDİYOR"-

Başbakan Erdoğan, Bütün dünyayı sarsan ekonomik kriz sonrasında nispeten bir toparlanma dönemine girilirken Türk ekonomisinden gelen olumlu işaretlerin memnun edici olduğunu belirterek, "Son yayınlanan IMF raporunda Türkiye ekonomisi bu yılın son çeyreğinde büyüyecek nadir ekonomilerden biri olarak tespit ediliyor. Bizim de beklentilerimiz bu yöndedir. 2010 yılı için daha da iyimser beklentiler içerisindeyiz. Önümüzdeki yıl Türkiye'nin, OECD ortalamasının da üstünde bir büyüme hızı yakalayarak G-20 ülkeleri arasında 5. sırada olması bekleniyor. 2010 yılında Türkiye'nin 3.7'lik büyüme oranıyla Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada olacağı tahmin ediliyor. Türkiye halihazırda dünyanın en büyük 17'inci ekonomisi konumunda... Yılsonunda, inşallah bir basamak daha yukarı çıkarak dünyanın 16. büyük ekonomisi konumuna yükselmeyi umut ediyoruz. Küresel kriz şartlarına bağlı olarak bütün dünyada artış gösteren işsizlik rakamlarında da ülke olarak nispeten düşüş trendine geçeceğimizi söyleyebiliriz" diye konuştu.

-"İHRACATTA DA ÖNEMLİ BİR TOPARLANMA HAREKETİ GÖZLEMLİYORUZ"-

Ekonomik büyüme ve iş gücü piyasasına yönelik çalışmaların etkisiyle, 2010 yılından itibaren istihdamda tekrar artış yaşanmasını ve işsizlik oranında kademeli bir düşüşün başlamasını beklediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Zira bunlar biraz da mevsimsel olan gelişmelerdir. Dolayısıyla inanıyorum ki ağırlıklı hizmet sektöründeki gelişmeler bunu arzuladığımız istikamette tetikleyecek ve işsizlik daha da azalacaktır. İhracatta da önemli bir toparlanma hareketi gözlemliyoruz. Bu çerçevede Orta Vadeli Program'da koyduğumuz 98,5 milyar Dolarlık yılsonu ihracat hedefini temenni ediyorum ki aşacağız ve100 milyar Dolar seviyesini yakalayacağız. Bütün bu göstergeler Türkiye ekonomisinin krizden çıkış yolunda olduğunu gösteren önemli göstergeler... Dünya ekonomik çevrelerinde Türkiye, krizin etkilerinden en önce sıyrılacak ülkeler arasında gösteriliyor. Sabırla ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Maalesef bu çaptaki bir krizin etkilerini bir çırpıda üstümüzden atmak mümkün olmuyor, ancak doğru yoldayız, bütün bu gelişmeler de bu iyiye gidişin işaretlerini taşıyor. Ekonomimizin bu büyük badireyi mümkün olan en az hasarla atlatmakta olduğundan kimsenin şüphesi olmasın. Burada önemli olan, istikrarı kaybetmeden, rotadan şaşmadan, bu yolda gayretlerimizi sürdürmemizdir. İnşallah 2010 yılı her açıdan 2009'dan çok daha güzel bir yıl olacaktır."

-"YOL DEMEK MEDENİYET DEMEKTİR"-

Başbakan Erdoğan, "Türkiye'nin yönetimine talip olurken verdiğimiz sözlerden biri de, Türkiye'nin şehirlerini birbirine bağlayan yolları çağdaş bir kalite ve seviyeye ulaştırmaktır" ifadesinde bulunarak, "Her zaman ifade ettiğimiz gibi yol demek medeniyet demektir, gelişme demektir, ilerleme demektir, biz buna inanıyoruz" dedi ve şöyle devam etti:

"Bu çerçevede 15 Kasım'da açılışını yaptığımız Ankara-İzmir Devlet Yolu'nu, diğer adıyla bölünmüş yol, bir diğer adıyla duble yolunu da bu uğurda atılmış çok önemli bir adım olarak görüyoruz. Bu yolla İzmir'i başkente bağlayan çağdaş bir köprü kurmuş oluyoruz.

Tabii yine bu yolla İzmir, Ankara, Kütahya, Afyon, Uşak'a yeni bir canlılık bir dinamizm kazandırmış oluyoruz. 569 kilometrelik bu yolla Ankara ile İzmir arası yaklaşık beş saate inmiş oluyor. Bu sayede, sadece yakıt tasarrufuyla, ekonomimize yılda tam 194 milyon Dolarlık ek bir kazanç sağlamış oluyoruz. Bu yolun bu çok geniş coğrafyaya getireceği ekonomik canlılık ise çok daha önemlidir. Bu yol sayesinde İzmir Limanı'ndan iç bölgelere ulaşım çok daha pratik hale geliyor. Türkiye'yi bir uçtan bir uca çağdaş yollarla birbirine bağlayacağız dedik, adım adım bu hayalimizi gerçeğe dönüştürüyoruz. Yine bu sayede insanlarımızın yol güvenliğini ve konforunu da azami seviyede arttırmış oluyoruz. Bu vesileyle Ankara-İzmir Duble Yolu'nun ülkemize, Ege ve İç Anadolu bölgelerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Ama burada bir şeyi de hatırlatmak istiyorum, bu yol ne zaman başlatıldı biliyor musunuz? 1992 yılında. Biz iktidara geldiğimiz yıl 2003, bu arada 8 hükümet değişti ve yapılan 265 kilometreydi, biz geldik 7 yılda 304 kilometreyi bitirdik ve böylece yol bitmiş oldu, işte aramızdaki fark bu."

"ZENGİN-FAKİR ÜLKELER ARASINDA UÇURUM VAR"

Başbakan Erdoğan, Roma'da düzenlenen Dünya Gıda Güvenliği Zirvesi'ne ilişkin, "Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü çatısı altında gerçekleştirilen bu zirvede, dünyada gıda güvenliğinin sağlanması ve gıda krizinin aşılması için yapılması gerekenler masaya yatırıldı. Bugün dünyada 1 milyarın üzerinde insan açlık ve yoksullukla pençeleşiyor. Zirve sırasında yaptığım konuşmalarda da ifade ettiğim gibi bu mesele dünyanın üstünde ısrar ve hassasiyetle durması gereken bir mesele olduğunu vurguladım. Dünyada zengin ve fakir ülkeler arasında büyük bir uçurum oluşmuş durumda. Bu tablo sürdürülebilir bir tablo değil" dedi.     
  
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ulusa Sesleniş konuşmasında, "Dış politika alanında Türkiye'nin yoğun gündemini sizlerle her ay özellikle paylaşıyorum. Türkiye, dış dünya ile ilişkilerinde önemli kazanımlar elde ediyor, yeni dünyanın en önemli aktörlerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor. Bu ay yine yoğun ve önemli bir diplomasi trafiği içinde çalışmalarımızı sürdürdük. İtalya Cumhurbaşkanı Sayın Napolitano, Sayın Cumhurbaşkanımızın davetlisi olarak ülkemize resmi bir ziyarette bulundu. Sayın Napolitano ile gerçekleştirdiğimiz çalışma yemeğinden hemen sonra, 16-18 Kasım tarihleri arasında Roma'da düzenlenen Dünya Gıda Güvenliği Zirvesi'ne katılmak üzere İtalya'ya hareket ettik. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü çatısı altında gerçekleştirilen bu zirvede, dünyada gıda güvenliğinin sağlanması ve gıda krizinin aşılması için yapılması gerekenler masaya yatırıldı. Bugün dünyada 1 milyarın üzerinde insan açlık ve yoksullukla pençeleşiyor. Zirve sırasında yaptığım konuşmalarda da ifade ettiğim gibi bu mesele dünyanın üstünde ısrar ve hassasiyetle durması gereken bir mesele olduğunu vurguladım. Dünyada zengin ve fakir ülkeler arasında büyük bir uçurum oluşmuş durumda... Bu tablo sürdürülebilir bir tablo değil. Dünyada oluşan bu dengesizliğin ve bu eşitsizliğin bir an önce giderilmesi, bunun için daha fazla çaba harcanması şart" açıklamasında bulundu.

-"TÜRKİYE'NİN BÜYÜK BİR ÜLKE OLMA YOLUNDAKİ YÜRÜYÜŞÜ SÜRECEK"-

Zengin ülkelerdeki sınırsız tüketim ve israfa son verilmesi, dünya kaynaklarının daha dengeli ve barışçıl biçimde kullanılması bu sorunu büyük ölçüde çözeceğini belirten Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Bu zirve sırasında müşahede ettiğimiz sevindirici gelişme, bu bilincin artık dünya ülkelerinin pek çoğu tarafından paylaşılmakta olduğu yönündedir. Zirvenin sonuç bildirgesinde de bu kararlılık altı çizilerek ifade edildi. Biz de Türkiye olarak bu konuyu önemsediğimizi ve bu alanda her türlü küresel ve bölgesel girişime bütün imkanlarımızla destek vereceğimizi uluslararası kamuoyuna deklare ettik. Zirve sırasında başta İtalya Başbakanı Sayın Berlusconi ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon olmak üzere birçok liderle çok yararlı temaslarda da bulunduk. Bu vesileyle çeşitli dünya meseleleri ve Türkiye'nin bu meselelerle ilgili görüşlerini muhataplarımıza bir kere daha ifade etme şansına sahip olduk. Bu arada FAO'nun genel direktörü ile de bir yemeğimiz oldu ve bu yemekte de yine bu konuları ikili olarak çok açık net konuşma fırsatımız oldu. Yine 7 Kasım'da bir başka önemli toplantıya ev sahipliği yaptık. İslam Konferansı Teşkilatı 25. Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin Bakanlar Toplantısı'na Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül'de katılarak bir konuşma yaptılar. Tabii kendilerinin orada çok yoğun görüşmeleri de oldu. Bu toplantı için Türkiye'ye gelen İran Cumhurbaşkanı Sayın Ahmedinejad ile İstanbul'da benim de başa baş bir görüşme fırsatım oldu. Kendileriyle iki ülke ilişkilerini, bölgesel meseleleri, çeşitli konuları özellikle enerji noktasında görüşme imkanı bulduk. Bu vesileyle geçtiğimiz ay yaptığımız İran ziyareti sırasında heyetimize göstermiş oldukları nazik ilgi için de kendilerine teşekkür ettik. Bu ay içinde misafir ettiğimiz yabancı dostlarımız bununla da sınırlı değildi. İngiltere Dışişleri Bakanı Sayın Miliband, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Sayın Barrot, İsveç İltica ve Göç Bakanı Sayın Billström, Ürdün Başbakanı Sayın Dahabi, Almanya Hessen Eyaleti Başbakanı Sayın Koch misafirlerimiz arasındaydı. Yine komşumuz olan ülkelerden Suriye Halk Meclisi Başkanı Sayın El-Abraş ve Irak Yüksek İslam Konseyi Lideri Sayın El-Hekim ile de başta bölgesel meseleler olmak üzere birçok konuyu ele aldığımız yararlı görüşmelerde bulunduk. 23-25 Kasım tarihleri arasında da, Libya Başbakanı Ali El Mahmudi'nin davetine icabetle, kalabalık bir iş adamları heyetiyle birlikte bu ülkeye gittik. Libya Lideri Sayın Kaddafi başta olmak üzere, Libyalı yetkililerle çok verimli görüşmeler yaptık. İş adamlarımızın Libyalı muhataplarıyla birlikte katıldıkları İş Konseyi toplantısı da, iki kardeş ülke arasındaki ekonomik ilişkileri daha da pekiştiren çok önemli bir adım oldu. Türkiye'nin büyük bir ülke olma yolundaki bu yürüyüşü aynı hız ve yoğunlukla bundan sonra da sürecek. Bu adımların Türkiye'nin geleceğe yürüyüşünde ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu zaman içinde hepimiz müşahede edeceğiz."

anka



Bu haber 692 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,598 µs