Osmanlı etiketi | " /> Osmanlı etiketi | "/>

En Sıcak Konular

Türkiye'ye yapıştırılmak istenen Osmanlı etiketi

26 Kasım 2009 08:48 tsi
Türkiye'ye yapıştırılmak istenen Osmanlı etiketi Türkiye'nin yeni dış politikası ısrarla 'Yeni Osmanlıcılık' olarak adlandırılsa da Türkiye bu söylemi benimsemiyor. Çünkü... Ahmet Taşgetiren yazdı...

Ahmet Taşgetiren / Bugün

"Yeni Osmanlı" söylemi

Yeni Şafak'ta (24 Kasım 2009), o haberi okuyunca kendi kendime, "Bunu Ahmet Davutoğlu söylemiş olamaz" dedim ve bir yalanlama bekledim.

Haber, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun "Evet, Yeni Osmanlıyız" dediğini bildiriyordu.

Habere göre Davutoğlu AK Parti'nin Kızılcahamam toplantısında şöyle konuşmuştu:

"Osmanlı'dan kalan bir mirasımız var. Yeni Osmanlı diyorlar. Evet, Yeni Osmanlı'yız. Bölgemizdeki ülkelerle ilgilenmek zorundayız. Hatta, Kuzey Afrika'ya açılıyoruz. Büyük devletler şaşkınlıkla takip ediyor. Özellikle Fransa, K. Afrika'ya niçin açıldığımızı araştırıyor. Ben de talimat verdim. Sarkozy hangi Afrika ülkesine giderse gitsin kafasını kaldırdığı yerde Türk büyükelçiliği binasını ve bayrağını görecek. Elçilik binalarını en güzel yerlerden tutun, diye talimat verdim."

Davutoğlu, beklediğim gibi bu haberi, Libya'da yalanladı. Davutoğlu şöyle dedi:

"Bir gazetede, benim 'Yeni Osmanlıcı olduğumuzu' söylediğim ifade edilmiş. Ben hiçbir zeminde ne Türkiye içinde ne Türkiye dışında böyle bir tabir kullanmadım. Bu konuda son derece de hassasiyet gösteriyoruz. Başkaları kullandığında da bunu doğru bulmadığımızı defaatle söyledim"

Davutoğlu, Kızılcahamam toplantısındaki konuşmasında "Türkiye'nin coğrafyasının Türkiye'ye bazı özel sorumluluklar yüklediğini, dış politikada da bu sorumlulukları göz önüne almak zorunda olduğunu" söylediğini ifade etti.

Davutoğlu'nun bu hassasiyeti göstereceğini bekliyordum, çünkü diplomasi kulvarlarında "Türkiye-Osmanlı" paralelleri kuruluyor ve buradan da Batı dünyası için "Eksen kayması" anonsu yapılıyor, İslam dünyası için de "Osmanlı hâkimiyeti-Ağabeylik" tartışmaları içinde bir karşıt duygu üretimi amaçlanıyordu.

Arap dünyasında "Osmanlı" etrafında, Türk dünyasında da "Ağabeylik" etrafında bir duygu karmaşası, belki tepkisi vardı.

Bunu gerek Cumhurbaşkanı Gül, gerek Başbakan Erdoğan ve gerekse, hatta en çok, yeni Türk dış politikasının açılımlarına emek veren Ahmet Davutoğlu bilmekte, bu konuda da azami hassasiyeti göstermekte idiler.

Ahmet Davutoğlu, evet, "Türkiye'nin stratejik derinliğe" sahip olduğunu bilmekte ve bu potansiyelin kinetik enerjiye dönüşmesi için, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve tüm dışişleri camiası olarak son 7 yıl içinde canla başla çalışmakta idiler.

Ama daha çok "İslam coğrafyası" olarak nitelenebilecek bu stratejik derinliğin ete kemiğe bürünmesi için çalışırken, bunun hem çalışılan alanda kaygılar uyandırması, hem de bu oluşumu kendi çıkarları için tehlike olarak gören küresel güç odaklarını tedirgin etmesi ihtimali vardı.

Onun için, çok hassas davranıldığı söylenebilir.

Ben, bu süreçte yapılan çalışmalara "Ad koymama"ya özel önem verildiğini düşünüyorum. Çünkü konulacak adların tamamının tarih içinde yüklendiği bagajları olacaktır.

-İlişkileri geliştirme.

-İlişkilerin, tüm taraflara, uluslararası ilişkilerde kazanç sağlaması.

-Barışı çoğaltma.

-Komşularla sıfır gerilim.

-Açılımın tek eksenle sınırlı olmaması.

-Sırf İslam veya Türk eksenli bir çalışma yapılmaması.

-Bir meydan okuma motivasyonu ile yürünmemesi.

-Batı ile ilişkilerin ihmal edilmemesi, hatta olmazsa olmaz olarak görülmesi.

Sanırım bunlar, son dönem dış politikasının ana formatını oluşturdu.

Nitekim dışişlerinin çizgisini oluşturan "Gül, Erdoğan, Davutoğlu Üçlüsü", ısrarla AB ile ilişkileri geliştirmek istediklerini belirttiler, Washington'la diyalog halinde oldular.

Ancak "Eksen kayması" iddiaları, Gazze vahşetinden sonra ve nükleer tartışmalar içinde İsrail'e tavır konduktan sonra ortaya atılmaya başladı.

Şu anda da kimi Batı medyasında, "Yeni Osmanlı" tema'sı etrafında yayınlar yapılıyor ve Financial Tımes'ta çıkan son değerlendirmede olduğu gibi "Türkiye'nin bu politikalarının tüm açılımları dengeli bir biçimde taşıyıp taşıyamayacağı" sorusu gündeme getiriliyor. Bu soru, "Türkiye'nin bir noktada tıkanacağı" varsayımına bağlı olarak üretiliyor.

"Stratejik derinlik açılım"ını planlayanların, bu riskleri dikkate almadıklarını sanmıyorum.

Davutoğlu'nun, "Yeni Osmanlı" tema'sı konusunda gösterdiği hassasiyet de, o dikkatin ürünüdür diye düşünüyorum.

Bazen, bazı tanımlamalar bizlerin duygularını okşayabilir. Ama bu coğrafyada ve bu tarih kesitinde, "meydan okuyucu" tavırlar yerine yoğurdu üfleyerek yemek bir zaaf gibi telakki edilmemelidir.

 



Bu haber 652 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,950 µs