En Sıcak Konular

Küresel Dünya Hakimiyeti

24 Kasım 2009 13:56 tsi
Küresel Dünya Hakimiyeti Adım adım tüm gezegeni askeri hakimiyet altına alıyorlar

1980’lerin sonunda Sovyetler Birliği’nin dağılması kaçınılmazdı. Ekonomisi ezeli rakibi ve Soğuk Savaş dönemi hasmı Amerika Birleşik Devletleri ile sonu gelmeyen silahlanma yarışı nedeniyle kelimenin tam anlamıyla çökecek duruma gelmişti. 1989’un sonlarında Sovyet otoritesi Marksist ideolojinin son kırıntılarını da süpürüp beyaz bayrak sallayacak kadar gerçekçiydi. “Serbest piyasa kapitalizmi” “devlet yönetiminde sosyalizme” galip geldi.

Sovyetler Birliği’nin dağılması George H. W. Bush’un paniğe kapıldığı Beyaz Saray hariç her yerde sevinçle karşılandı. Belki de Bush, bir Sovyet tehdidi olmaksızın silahlanma harcamalarını ve yaygın istihbarat organlarını CIA, NSA (- National Security Agency (Ulusal Güvenlik Teşkilatı) NSA- National Security Agency (Ulusal Güvenlik Teşkilatı), Savunma İstihbarat Teşkilatı, vs. meşru kılmaya nasıl devam edebileceğinden emin değildi. Baba Bush, Soğuk Savaş dönemi Ulusal Güvenlik Devleti’nin hem bir ürünü  ve hem de aynı zamanda  mimarıydı. Onun dünyası ‘ulusal güvenlik’ söz konusu olunca ABD anayasasının bir kenara itilebildiği, ‘düşman imgesi’, casusluk ve gizliliklerin dünyasıydı.  Kendi tuhaf  yapısıyla devlet içinde devletti. Her bir parçası Sovyetler Birliği gibi işleyen ve kontrol edilen, Sovyet Polit-büro’nun yerini küresel savunma ve enerji tekellerinin ve onların eşgüdüm kurumlarının aldığı bir dünya idi. Bu devletin askeri ihaleleri Birleşik Devletler iktisâdının her parçasını bu daimi savaş makinasının geleceğine bağlamıştı.

ABD’de iktidarın II. Dünya Savaşı sonrası “Ulusal Güvenlik Devletinin” genişlemesiyle gücü gittikçe artan kısımları için Soğuk Savaşın sona ermesi bu iktidar yapılanmasının var oluş nedeninin ortadan kalkması demekti.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından geriye kalan tek egemen güç olan ABD, yeni Rus jeopolitik gerçekliğini olası iki şekilde ele alabilirdi.

Parçalanmış ve iktisadi açıdan çökmüş, Soğuk Savaş dönemi eski düşmanı ile yeni bir siyasi ve iktisadi işbirliği dönemini temkinli de olsa başlatabilirdi.

ABD’nin önderliğindeki Batı, Soğuk Savaş dönemi nükleer tehdidini karşılıklı olarak azaltabilir ve silah endüstrisinin -hem Doğu hem Batı’da- sivil altyapıların kurulması ve yoksul şehirlerin iyileştirilmesi için sivil müesseselere dönüştürülmesini teşvik edebilirdi.

Rusya Varşova Paktı’nı nasıl lağvettiyse Birleşik Devletler de NATO’yu yavaş yavaş dağıtabilir ve karşılıklı iktisâdi işbirliğini geliştirebilirdi ki, bu Avrasya’yı dünyanın en refah ve canlı ekonomik bölgelerinden birine dönüştürebilirdi.

Ancak Vaşington  Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle başka bir yol seçti. Bu yol yalnızca onun küresel gündeminin -jeopolitik gündeminin- iç mantığıyla anlaşılabilir.

Geriye kalan tek Süper Güç, ABD ekonomik bir bölge olarak tek rakibi olan Avrasya’yı kontrol etmek için gizlilik, hile, yalan ve savaş yöntemini seçti.

George H. W. Bush ve onun arkadaşı ve bilfiil himayesinde olan Demokrat Bill Clinton’ın birçok Amerikalı’dan gizlediği şey, Pentagon’u kontrol eden zümre için Soğuk Savaş’ın bitmediği gerçeğiydi. Bu zümre askeri savunma endüstrisi ve onun birçok taşeronu ile Halliburton gibi dev petrol ve petrol hizmetleri şirketleriydi.

“Yeni” Soğuk Savaş dönemi 11 Eylül 2001’e kadar çeşitli kılıklara büründü ve hile taktikleri kullandı. 11 Eylül olayları her yerde ama hiçbir yerde olan, Amerikan yaşam tarzını sözde tehdit eden bir düşmana karşı daimi olarak savaş açılması için Amerikan başkanına yetki verdi. Dünya çapında “Teröre Karşı Savaş” adı altında Amerika’nın kuruluş ilkelerini aslında yok eden yasalar aklandı. Kabaca söylemek gerekirse Usama bin Ladin Eylül 2001’de Pentagon’un dualarına gelen yanıt oldu.

Sorumlu basın yayın kuruluşları gizlediği için çok az kişinin bildiği bir şey vardı: 1989’da Berlin duvarının yıkılmasından bu yana Pentagon adım adım tüm gezegeni askeri olarak hakimiyet altına alma stratejisi izliyordu ki, bu her ne kadar daha önce birçokları tarafından denenmiş olsa da hiçbir büyük gücün başaramadığı bir şeydi. Pentagon buna “Küresel Dünya Hakimiyeti” diyordu ve adından da anlaşılacağı gibi amacı denizler, kara, hava, uzay ve siber uzayda, her yerdeki her şeyi kontrol etmekti.

Bu gündem daha küçük çapta İran, Guatemala, Brezilya, Vietnam, Gana, Kongo gibi stratejik ülkelerde CIA destekli darbelerle gerçekleştirilmişti. Artık, dengeleyici bir süper güç olan Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bu plân hiçbir dirençle karşılaşmadan gerçekleştirilebilirdi.

1939’a kadar eskilere gittiğimizde küçük bir elit uzmanlar zümresi büyük bir gizlilikle özel bir dış ilişkiler kurumu olan New York Dış İlişkiler Konseyi çatısı altında bir araya geldi. Bu gurup Rockefeller Vakfı’ndan gelen cömert yardımlarla savaş sonrası dünyanın geleceğinin ayrıntılarını belirlemek için kolları sıvadı. Onlara göre yeni bir dünya yaklaşmaktaydı ve küllerinden sadece tek bir ülke galip çıkacaktı: ABD.

Daha sonradan bazı üyelerinin açıklamalarına göre amaçları savaş sonrası Amerikan İmparatorluğu’nun temellerini atmaktı -ama onlar bunu İmparatorluk olarak adlandırmayacaklardı.Amerikalıların tüm dünyada “özgürlük ve demokrasiyi” destekleme iddialarına dünyanın çoğunun başta inanmasına neden olan şey aslında kurnazca bir dalavereydi.  Saddam Hüseyin’in kitle imha silahlarına sahip olduğuna dair yalan ve yasal temelden yoksun iddialara dayanarak Bush Yönetiminin Irak’ı işgali ile ilgili gerçekler 2003 itibarıyla anlaşılmaya başladı.

Pentagon’un insafsız işgallerinin gerçek amacı neydi? Bazılarının dediği gibi gelecekte petrol kıtlığı yaşanacak bir çağda dünya petrol rezervlerini kontrol etme stratejisi miydi? Yoksa Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana ABD stratejisinin arkasında çok daha farklı, daha büyük bir gündem mi vardı?

İki Bush yönetiminin de saldırgan askeri gündemi tahlil edildiğinde temel Amerikan dış siyaseti ya iyice sapacaktı ya da uzun dönem gündemin merkezine Barak Obama oturacaktı.

Büyük umutlarla çığırtkanlığı yapılan “değişimi” bekleyenler için ilk göstergeler hiç de iyimser olmadı. Başkan Obama Pentagon’u idare etmesi için uzun dönem Bush ailesiyle yakın dost olan  eski CIA başkanı ve Bush’un Savunma Sekreteri Robert Gates’i seçti.  Ulusal Güvenlik Konseyi ve Ulusal İstihbarat Başkanı olarak üst rütbeli askerleri atadı ve Başkan olarak yaptığı ilk  şey Afganistan’a daha fazla asker gönderme kararı almak oldu.

Bunu izleyen makalelerde amacımız, son yirmi yıl ve ötesinin olaylarını daha geniş bir tarihi ve jeopolitik çerçeveye oturtarak Pentagon stratejisinin ve faaliyetlerinin karanlık köşelerini aydınlatmak ve tam küresel kontrollerinin ABD ve tüm dünyaya gelecekte getirebileceği büyük tehlikeleri gözler önüne sermektir. Bu, askeri siyasetle ilgili Soğuk Savaş dönemince kontrol dışına çıkmış bir güç yapılanmasının jeopolitik bir analizidir. Bu güç yapılanması yalnızca demokrasinin temel kurumlarını değil, gittikçe artmakta olan nükleer savaş tehlikesi nedeniyle yeryüzündeki hayatı da tehdit etmektedir.

F. William Engdahl  / Gidahareketi.org

Politika uzmanı, iktisatçı yazar Türkçe’de “Ölüm Tohumları” ve “Küresel Dünya Hakimiyeti” kitaplarının yazarı, Bilim+Gönül Yayınevi



Bu haber 1,123 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,653 µs