Neden şimdi: TÜSİAD'a demokrasi geldi

23 Kasım 2009 08:37 tsi
Bugüne kadar hükümetlere 'demokrasi' ayarı veren TÜSİAD, kuruluşundan bu yana süre gelen bir uygulamaya son veriyor. Yeni başkan demokrasiyle seçiliyor. Peki, değişim ve demokrasi TÜSİAD'a nasıl geldi? Yalçındağ'ın yarattığı tartışmaların buna etkisi

Bakmayın TÜSİAD'ın (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği) yıllardır hükümetlere demokrasi konusunda yaptığı uyarılara... TÜSİAD da uzun bir süredir demokrasi dışı seçim sistemiyle gündeme geliyor. En azından yapılan eleştiriler böyle... TÜSİAD'ın anti demokratik olmakla eleştirilmesinin sebebi başkan seçimi. Yürürlükteki dernek tüzüğüne göre TÜSİAD başkanını, üyelerden oluşan Genel Kurul değil, Genel Kurul'un seçtiği Yönetim Kurulu seçiyor. Dernek tüzüğünün 13. maddesi aynen şöyle: Yönetim Kurulu seçimden sonra yapacağı ilk toplantıda kendi arasından açık oyla iki yıl için bir Başkan, üç Başkan Yardımcısı ve bir Sayman Üye seçer.

Bunun ne kadar demokratik olduğu elbette tartışılır. Nihayetinde TÜSİAD'a binlerce lira üyelik aidatı veren üyelerin başkanın seçiminde doğrudan etkisi olmuyor. Etkileri dolaylı dolayısıyla sınırlı kalıyor.

Yalçındağ'ın etkisi

Elbette TÜSİAD Türk siyasetinde de etkin olmaya çalışan bir kurum olduğu için bu tartışmaları körüklüyor. Çünkü pek çok kesimden işadamını barındıran ve Türk ekonomi dünyasındaki çeşitliliğin artmasıyla gittikçe kozmopolit olan dernek, üye çeşilililiğini yönetime ve özellikle de başkanlık makamına yansıtamıyor. Üstüne üstlük dernek Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın başkanlığı döneminde sadece bir grubun çıkarlarının sözcülüğüne soyunduğu eleştirileriyle karşılaşınca TÜSİAD yönetimi zor durumda kalıyor.

Arzuhan Doğan Yalçındağ döneminde, TÜSİAD başkanının Aydın Doğan'a kesilen cezayı sık sık gündeme getirmesi ve hükümet ile Doğan Grubu arasında yaşanan tartışmaya aile şirketi lehinde müdahil olması TÜSİAD üyeleri arasında tartışma yaratmış ve rahatsızlığa neden olmuştu. TÜSİAD içinde artan rahatsızlık öyle bir noktaya geldi ki Arzuhan Doğan Yalçındağ başkanlık için yeniden aday olmayacağını açıklamak zorunda kaldı.

Ancak Yalçındağ'ın ardından kimin başkan olacağı tartışması da başladı. Dernek'ten sızan bilgilere göre Yüksek İstişare Konseyi başkan bulma konusunda sıkıntı yaşıyordu. Çünkü dernek üyelerinden ve ağır toplardan kimse başkan olmak istemiyordu. Ocak ayındaki seçim yaklaştıkça dernekte başkan arayışları da hızlandı. Son günlerde basında başkanlık için ismi öne çıkanları okuyorsunuz...

Tarihte bir ilk

İşte tüm bunlardan sonra TÜSİAD yönetimi aldığı ilginç bir kararla başkanlık seçim sistemini yenilemeye karar verdi.  Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç üyelere gönderdiği ankette kimi başkan olarak görmek istediklerini sordu. Referans gazetesinde yer alan habere göre 19 Ekim'de yapılan toplantının ardından üyelere bir anket formu gönderilmesine karar verildi. Anket formu dünden itibaren üyelere e-posta yoluyla ulaşmaya başladı. Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç'un gönderdiği yazıda üyelere şu soru, üç seçenekli olarak sunuluyor: "Yönetim kurulu başkanı; başkan yardımcılarından biri mi, yönetim kurulu üyelerinden biri mi, üyenin kendi belirleyeceği bir aday mı olmalı?"

Gazete ayrıca bu uygulamanın TÜSİAD'ın kimi kesimler tarafından yıllardır "antidemokratik" olarak nitelenen seçim sisteminde de radikal bir değişim anlamına geldiğini belirtti, "bu yıl ilk kez gerçekleştirilen bu uygulama, TÜSİAD'ın önümüzdeki yıllarda yapacağı seçim sistemini de belirlemiş olacak" dedi.

İşte olası sebepler

Peki, TÜSİAD neden sistem değişikliğine gidiyor. Demokrasi yani "üyelerin eğilimine göre başkan adayı belirleme"ye neden karar verildi?

İşte olası sebepler:

1. Türkiye'deki değişimden TÜSİAD da etkilendi. Türkiye demokratikleşirken iş dünyasının bundan uzak kalması beklenemez.

2. Türk sosyo ekonomik değişimi TÜSİAD'a yansıdı, bu değişim TÜSİAD'ın da kozmopolitleşmesine, iş dünyasında farklı düşüncedeki isimlerin ortaya çıkmasına neden oldu. TÜSİAD farklı düşüncedeki üyelerin yaklaşımlarını yönetime yansıtma kararı aldı.

3. TÜSİAD Başkanını sürekli Yönetim Kurulu'nun seçmesi ve başkanların kimi zaman Genel Kurul'un yaklaşımının dışında kişisel tavırlar koyarak Dernek'in politikasını belirlemesi, üyelerin dernekle bağını koparıyor, üyelerde TÜSİAD'a karşı güvensizlik yaratıyor. TÜSİAD Genel Kurulu işin içine katarak üyeleriyle zayıfayan bağını güçlendirme arayışında.

4. Üyelerin TÜSİAD ile bağlarının zayıflamasının nedeni sadece Başkan'ların siyasi çıkışları değil... Artık Türkiye'de tek bir TÜSİAD yok... ASKON, TUSKON, MÜSİAD, TÜGİAD, TÜMSİAD ya da TOBB gibi kuruluşlar etkinliklerini gittikçe artırıyor. Onlar etkinliğini artırdıkça TÜSİAD'ın iş dünyasındaki tahtı sallanıyor. Yani bir iş adamının etkin olması için TÜSİAD üyesi olmasına gerek kalmıyor. İşte alternatiflerin ortaya çıkmasıyla çekim merkezi olma özelliğini kaybetmeye başlayan TÜSİAD, artık "ne olursa olsun bana üye olmak zorundalar" yaklaşımını bir kenara bırakarak "üyelerimi karar sürecine katmalıyım" noktasına geliyor. Bu da Türkiye'de demokratikleşme ve normalleşmenin bir sonucu... Bugüne kadar rekabetsiz bir Türkiye'nin keyfini çıkaran TÜSİAD gerçekten liberal ve rekabetçi bir ekonomiyle tahtını kaybedip demokratik mücadele içine girmek zorunda kalıyor.

5. TÜSİAD'ın çıkışları Türk siyasetini de yakından ilgilendiriyor. Bu yüzden Başkanlar önem taşıyor ve sürekli tartışılıyor. Yönetim Kurulu'nun seçtiği başkanlar, Yalçındağ örneğinde olduğu gibi açıklama ve tavırlarıyla Dernek'i zor durumda bırakabiliyor. O tavırlar üyelerin düşünceleriyle örtüşmeyince içeride rahatsızlık ve güven bunalımı doğuyor. Dernek'in yeni başkan bulmada zorlanması biraz da oluşan bu intiba nedeniyle işadamlarının o koltuğa oturmak istememesinden kaynaklanıyor. TÜSİAD demokratik bir süreçle başkanını seçerek sorumluluğu Yönetim Kurulu'nun üzerinden alarak Genel Kurul'a yani tüm üyelere tevdi ediyor, böylece üyelerden "bizi zor durumda bırakıyorsunuz" eleştirilerinin önüne geçmek istiyor.

iyibilgi.com

Bu haber 851 defa okundu.