Açtım kapadım; kolay mı?

18 Kasım 2009 11:44 tsi
Öymen ‘o defteri kapattık’ diyor, ama açtığı defter kolay kolay kapanacağa da benzemiyor. CHP'den toplu istifalar başladı. Bizdeki bilgiler daha da süreceği yönünde. Hem de CHP için kritik illerimizden. Meselenin bir de içerisinden geçtiğimiz

Onur Öymen’in 10 Kasım günü TBMM’de öngörüşmeleri yapılan “demokratik açılım” tartışmalarıyla ilgili Meclis kürsüsünden yaptığı konuşma, kaçınılmaz olarak “Dersim” olayını da gündeme taşımış oldu.

Seyit Rıza da dahil 8 kişinin idam edilmelerinin yıldönümüne (15 Kasım 1937’de Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilmişlerdi) denk gelmesi sebebiyle, söz konusu konuşmaya denilebilir ki anında tepkiler gelişti. İlk günlerde “suskun” kalmayı tercih eden Alevi çevreleri bile izleyen günlerde çok sert açıklamalarla Onur Öymen ve CHP’yi kınadılar ve protestolar yurt çapında yaygınlaştı.

“Suskun” kalmayı tercih edenlerden biri de CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu idi. Ancak o da önceki gün memleketi Tunceli’de Onur Öymen’i “gereğini yapmaya” davet eden bir açıklama yaptı.

Fakat dünkü (17 Kasım 2009) grup toplantısı esnasında toplantı salonuna girişte Onur Öymen’le kol kola bir fotoğraf veren Deniz Baykal, böylece ortaya çıkan ve CHP içerisine de sirayet eden tepkilerle ilgili tercihini de ortaya koymuş oldu. Nitekim konuşmasında bu konuya değinmemesi de bu tercihin sonucuydu. Onur Öymen ise, basın mensuplarına “o defter artık kapandı” diyerek yeni bir şey söylemedi.

Öymen ve CHP’nin “defteri kapatma” tercihleri anlaşılır bir şey. Zira konuya en soğuk bakan kalem erbabı bile ortaya çıkan tartışmadan CHP’nin zarar gördüğünde hemfikir. Fakat “defterin” Onur Öymen ve CHP’nin diledikleri şekilde kolay kolay kapanmayacağı da belli.

Nitekim CHP örgütlerinden peş peşe istifa haberleri gelmeye başladı. İlk istifalar beklenenin aksine doğu illerinden ziyade batı illerimizdeki CHP örgütlerinden geldi. Gaziantep ve Isparta’da CHP’den toplu istifalar oldu. Fakat asıl sarsıntının CHP’nin Tunceli, Malatya, Erzincan, Sivas ve Kahramanmaraş örgütlerinde yaşandığı konuyu yakından izleyenlerin malumu olan bir husus.

İyibilgi olarak haberini vermiş olalım: Tunceli Belediye Meclisi Üyesi Ali Hıdır Kulu, eşi Nazire Kulu ile birlikte “41 yıldır çeşitli düzeylerde görevler alarak emek verdiklerini” söyledikleri CHP’den istifa ettiler. Ali Hıdır Kulu istifa dilekçesinde, "Dersim katliamının bir yöntem olarak kullanılmasının önerilmesinden” duyduğu rahatsızlığı gerekçe olarak dile getiriyor. Kaynaklarımız CHP yönetimi tarafından toplu istifaların önüne geçmek için Genel Merkez’in ciddi bir çaba sarfettiği, ama istifa hazırlıklarının da devam ettiği bilgisini veriyorlar.

Bu arada Meclis’teki DTP milletvekillerinin Tunceli’nin isminin “Dersim” olarak değiştirilmesine yönelik bir yasa teklifi hazırladıkları haberi var. AK Parti’nin de bu teklifi destekleyeceği bilgisiyle birlikte.

Bunlar meselenin günlük siyasetle ilgili boyutları.

Ama bir de içerisinden geçtiğimiz süreçle ilgili üzerinden atlayamayacağımız bir anlamı var. O da yakın tarihimizle “yüzleşme” cesaretini artık gösteriyor olmamızla alakalı.

“Dersim” deniyor, “Dersim katliamı” deniyor, yakın tarihimizin “unutulduğu” sanılan olayları yeniden günışığına çıkıyor, tartışılıyor… Sabah gazetesinden Mehmet Barlas soruyor: “Cumhuriyetimizin ergenlik çağının başlangıcı mı?”

Biraz gecikildiği söylenebilir; ama Türkiye demokrasi standartlarını yükseltirken tarihiyle ilgili gerçeklerle yüzleşerek yol alabilir. Olan da budur.

www.iyibilgi.com analiz

Bu haber 1,165 defa okundu.