'Kontrgerilla'da tim komutanıydım'

14 Kasım 2009 20:31 tsi
"Karanlık suları" aydınlatacak cinsten itiraflar

"Dink Cinayeti Ve Zirve Yayınevi Katliamı Yanımda Konuşuldu" diyen K.t.'nin İtirafları, "karanlık suları" aydınlatacak cinsten

Sivaslı K.T., 1992 yılında 1972/4 tertip olarak silah altına alındı. Eğitimini Bilecik Jandarma'da tamamladıktan sonra Hakkâri İl Jandarma Alay Komutanlığı Karargâh Bölüğü emrinde görevlendirildi. K.T. iri yapılıydı, atılgan ve gözü pekti. Kısa zamanda komutanlarının dikkatini çekti, çavuş yapıldı. Hakkâri'de vatani görevini yaptığı 1992-94 yılları, güvenlik güçlerinin PKK ile mücadeleyi en üst düzeye çıkardığı yıllardı. Komutanları kendisinden oluşturulacak kontrgerilla timinde görev üstlenmesini istiyorlardı. PKK'lı gibi giyinecek, onlar gibi kaleşnikof silah kuşanacak ve tıpkı PKK'lılar gibi dağlarda yaşayacaktı. Vatan görevinden kaçmak olmazdı. O da öyle yaptı. Oluşturulan 12 kişilik timin komutanlığını üstlendi. Operasyon Komutanı Yarbay M.Y.'nin emrinde görev yapıyorlardı. PKK'nın sınırdan giriş-çıkış yollarını tespit ediyor, operasyonlarda öncü birlik olarak çatışmalara giriyorlardı. Arkadaşlarıyla birlikte kısa sürede Hakkâri bölgesinde nam saldılar. PKK'lılar ve onların yandaşları, "T'nin sakallı timi" adını takmıştı K.T ve arkadaşlarından oluşan time. Zaman zaman PKK'lıların pususuna düşüp ölümden güç kurtuldukları gibi, kendilerini PKK'lı sanan arkadaşlarının saldırısına uğradıkları da oluyordu. K.T, Hakkâri'de tim komutanlığı yaptığı 1992-94 yıllarında Yüksekova Çetesi ile uyuşturucu operasyonuna katılmaktan bir HADEP'linin evinin havaya uçurulmasına, Yeşil'in subaylar ve Yüksekova Çetesi ile ilişkilerinden öldürdükleri PKK'lıların kulak ve parmaklarını kesen askerlere kadar birçok olaya tanıklık etti. Ergenekon davasıyla birlikte ortaya çıkan provokasyonlara duyduğu tepki nedeniyle 15 yıl sonra ilk kez konuşmaya karar veren K.T., Hakkâri'de yaşadığı ve tanık olduğu olayları Yeni Aktüel'e anlattı.

- Komutanlığını yaptığınız kontrgerilla timi nasıl bir yapılanmaydı, sizden başka kaç kişi vardı?

Önceleri 16 kişiydik. Sonradan ayrılanlar, çıkarılanlar oldu, 12 kişi kaldık. PKK militanları gibi giyiniyor, onların kullandığı kaleşnikof tüfekler kuşanıyorduk. Çantalarımızda mermi ve yiyecek taşırdık, bir tane de kanas tüfeğimiz vardı. Çavuş olduğum için beni tim komutanı yaptılar. Aramızda Kürtçe bilen Erzurumlu, Karslı, Iğdırlı arkadaşlar vardı. Halkla temasımızı Kürtçe bilen arkadaşlar sağlıyordu. Operasyonlara katılıyorduk. Ayrıca bizden PKK'lıların Türkiye'ye giriş yollarını kapatmamız isteniyordu. Nerde zor bir görev varsa bizi koşturuyorlardı. Günlerimiz dağlarda, tepelerde, köylerde geçiyordu. Aradan 15 yıl geçti, ama hâlâ ismini hatırladığım, zaman zaman görüştüğüm arkadaşlar var. Ü.P., A.G., Ö.Y., Ü.S., A.Ö. bunlardan birkaçı.

- Hiç PKK'lılarla karşılaşıp çatışmaya girdiğiniz oldu mu?
PKK'lılar sadece örgütün kuruluş yıldönümü, Apo'nun doğum günü gibi özel günlerde eylem yapıyorlardı. Daha çok biz onların üzerine gidiyorduk. Çukurca'ya giderken PKK ile aramızda sıcak temas yaşandı, çatışmaya girdik. Bizim bulunduğumuz yerden telsiz çekmiyordu. Kulaklarımızın dibinde RPG'ler (bir çeşit roketatar) patlıyordu. Yarbay M.Y. ile zar zor irtibat kurabildik; "Şu anda askerler bize ateş ediyor, öldürecekler bizi" dedim. Bu olaydan sonra her iki kulağımdan da ameliyat oldum.

Kato Dağı'ndaki bir operasyona Armutlu Köyü'nün üst tarafından katıldık. Biz orada, tugaydan gelen birlik karşı tarafta, Özel Harekâtçılar ise yamaçta konuşlandık. Kato Dağı'nda PKK'lıların karargâh olarak kullandığı çok büyük bir mağara vardı. Kapısında iki-üç militan nöbet tutuyordu, diğerleri içerdeydi. Mağarada PKK'lıların ihtiyacını karşılayacak her şey vardı. Komutan odası, komutan yardımcısının odası, erzaklar, jeneratörler, yiyecekler. Biz, bulundukları yere yaya çıkamıyorduk. Adamlar oraya katır sırtında her türlü malzemeyi taşımışlardı.

Kapıdaki nöbetçiler hiçbir şey olmamış gibi montlarını filan silkeliyorlardı, ama her hâllerinden tedirgin oldukları belliydi. Helikopterler geldi, ama B. Binbaşı'nın verdiği koordinatlar yanlış çıktığı için PKK'lıların üzerine değil, mağaranın arka tarafını bombalıyorlardı. Telsizin başına geçtim, kendimi tanıttıktan sonra "Biraz önce bombaladığınız yerin sağ tarafına atacaksınız" dedim. Tam hedefi belirledikleri anda helikopterden "Mühimmatımız bitti!" diye bir anons geldi.
"Şemdin Sakık'ın Kato Dağı sorumlusu benimle telsizden temas kurdu. 'Üç defa elimizden sağ kurtuldun, bu defa kurtulamayacaksın' dedi. Karşılıklı küfürleştik. Mermilerim bitti, onlara taşla karşılık verdim"

Bütün askerler oraya yoğunlaşınca asıl büyük kafile mağaranın diğer çıkış yollarını kullanıp kurtuldu. B. Binbaşı bu yüzden Özel Harekâtçılara çok kızdı, küfretti. Mağara ağzındaki iki-üç PKK'lıyı ölü ele geçirdik. Diğerleri sağ kurtuldu. Bir başka Kato Dağı operasyonunda yine sıcak temas sağlandı. Benim timle aramda 100 metre kadar mesafe vardı. Kendimi bir kayanın arkasına atmıştım. O çatışma esnasında sağıma soluma mermiler yağarken ben iltihaplanan bademciklerim yüzünden ateşlenmiş tir tir titriyordum. O arada Şemdin Sakık'ın Kato Dağı sorumlusu elindeki telsizden benimle temas kurdu. Operasyondan birkaç gün önce Üzümlü Karakolu'nu basıp öldürdükleri askerlerden birinin telsizini ele geçirmişlerdi; "Üç defa elimizden sağ kurtuldun. Bu defa kurtulamayacaksın" dedi. Karşılıklı küfürleştik. Mermilerim bitti, sinirimden onlara taşla karşılık verdim. Bir de şu var; "T'nin sakallı timi geldi" denince bizim karşımıza çıkan olmazdı.
Kato Dağı'ndaki operasyonda Ömer adlı bir militan kaçıp bize teslim oldu. Daha sonra da itirafçı olup yer gösterdi. Arkadaşlar Ömer'le konuşmuşlar, "kaç defa ölümden dönmüşüz" dediler. Bir gün Roj TV'de bir kadın militanı konuşurken izledim; "En çok T'nin sakallı timinden korkuyorduk" diyordu. Demek ki biz orada epey bir nam salmışız.

Esendere yolunda da PKK'nın pususuna düştük. Ş. Albay'la M.Y. Yarbay, bir de albayın postası öndeki araçta, biz ise arkadaydık. Ş. Albay'la M. Yarbay yaralandı, posta er ise şehit düştü. Bulunduğumuz cipe roket isabet etti. BTR (askeraraç) geldi, bizi kurtardı. Dağdan ateş eden PKK'lılardan birini indirdik.

- Yanlışlıkla kendi arkadaşlarınızın saldırısına da uğramadınız mı?

Çatışmalarda PKK'lılar bize kurşun sıkmıyordu, kendi arkadaşlarımız sıkıyordu. Bir defasında bindiğimiz araca RPG isabet etti. Şans eseri kurtulduk. Biz karşılık vermedik. Durum anlaşılıncaya kadar ölebilirdik. Bazen arkadaşlarla aramızda sohbet ederken birbirimize "Biz buradan nasıl sağ çıktık?" diye sorduğumuz oluyordu.

Kato Dağı'nda PKK'lıların iniş yolunda arkadaşlarımızdan roket yedik. Gece orada kaldık. Fark edilmemek için nefes bile almıyorduk. Bir ara çalıların arasından bir çatırtı koptu. Saldırıya uğradığımızı düşündük. Sesin geldiği yöne doğru ateş açtık. Ertesi sabah baktığımızda birsürü eşek, inek öldürdüğümüzü fark ettik.

Yeni Aktüel

Bu haber 1,772 defa okundu.