Nükleer teknolojiye sahip olabilir miyiz? | " /> Nükleer teknolojiye sahip olabilir miyiz? | "/>

En Sıcak Konular

Nükleer teknolojiye sahip olabilir miyiz?

14 Kasım 2009 09:07 tsi
Nükleer teknolojiye sahip olabilir miyiz? "İptal kararının arka planında, Türkiye’nin nükleer programa başlamasıyla, ülkemizin zorunlu olarak sahip olacağı nükleer bilgi ve teknolojinin, mevcut Ortadoğu dengelerini yerinden oynatacağı korkusunun büyük payı olduğu da düşünülebilir."

Türkiye nükleer teknolojiye sahip olabilir mi?

İran’ın elindeki uranyumu zenginleştirerek nükleer silaha sahip olma olasılığının artması bir süredir dünyayı meşgul ediyor. Elinde bulunan uranyum yeterince zenginleştirildiğinde, iki nükleer bomba için yeterli olacağı düşünülüyor. ABD’ye 30 yıldır meydan okuyan bir İslam Cumhuriyeti’nin nükleer güç haline gelmesinin tüm Ortadoğu siyasal dengelerini bozacağı, Rusya ve Avrupa’yı ve İsrail devletinin varlığını tehdit eden önemli bir oluşumun ortaya çıkacağı düşüncesi de ABD’yi rahatsız etmekte.
Bu tehlikenin bertaraf edilmesi için Birleşmiş Milletler de devreye girmiş durumda. İlk olarak 4 Şubat 2006 tarihinde Uluslararası Atom Enerji Ajansı (IAEA) aldığı bir kararla İran’ın nükleer programındaki ilerlemeleri BM Güvenlik Konseyi’ne bildirme kararı aldı. 11 Nisan 2006’da İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, İran’ın uranyum zenginleştirmede başarılı olduğunu açıkladı. Bu açıklamadan iki gün sonra ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Güvenlik Konseyi’nin İran’ın nükleer planlarını değiştirmesi için “güçlü adımlar” atılması gerektiğini söyledi. 31 Temmuz 2006 tarihinde de Güvenlik Konseyi 1696 sayılı kararıyla İran’ın uranyum zenginleştirme ile ilgili tüm çalışmalarını durdurmasını talep etti.

Bu tarihsel sıralamayı yaptıktan sonra, aynı paralelde Türkiye’nin nükleer santral inşaatı konusuna da bir göz atalım. Akkuyu’da bir nükleer enerji tesisi kurulması ilk olarak 1992 yılında ortaya atıldı. İhale şartnamesi 1996 yılı aralık ayında tamamlandı ve ihaleye çıkıldı. Ancak 1998-2000 yılları arasında, ihale sonucunun ilânı sekiz defa ertelendi. Sonunda 25 Temmuz 2000 tarihinde Ecevit başkanlığındaki Bakanlar Kurulu, yatırım maliyetinin çok yüksek olduğu gerekçesiyle, ihaleyi iptal etti.

İptal kararının arka planında, Türkiye’nin nükleer programa başlamasıyla, ülkemizin zorunlu olarak sahip olacağı nükleer bilgi ve teknolojinin, mevcut Ortadoğu dengelerini yerinden oynatacağı korkusunun büyük payı olduğu da düşünülebilir.

Yukarıda sıraladığımız, İran’ın nükleer programına karşı gelişen politikalar Ortadoğu dengelerinin yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyordu. Ağustos 2006’da, Condeleezza Rice’ın İran nükleer programı hakkında yaptığı açıklamadan üç ay ve Güvenlik Konseyi kararından bir ay sonra, hükümetimiz Türkiye, toplam 4.500 MWe gücünde üç tane nükleer enerji tesisi kurulması konusundaki kararını ilân etti. 2007 yılı mayıs ayında da nükleer enerji tesislerinin kurulmasını belirleyen yasa kabul edildi.

Görüldüğü gibi artık Ortadoğu dengeleri Türkiye’nin nükleer teknolojiye sahip olması konusunda bir engel oluşturmuyordu. Bundan sonrasında, hepimizin bildiği gibi, ilk nükleer enerji tesisinin Akkuyu’da kurulması kararlaştırılarak Şubat 2007’de ihale süreci başlatıldı. 2013 veya 2014 yılında tamamlanması düşünülen tesise yalnızca Rus devlet şirketi Atomstroyexport, Inter RAO ve Park Teknik’in oluşturduğu konsorsiyum teklif verdi. 21.16 euro cent/ KWh teklifi yüksek olduğu için pazarlıklar devam etmekte. Fiyatının 12 cente çekilmesi isteniyor.

Uranyum yerine kullanılabilecek toryum rezervlerinin yaklaşık % 15’inin Türkiye’de bulunduğu ve toryumun nükleer yakıt olarak kullanılması konusunda en önemli çalışmanın Rusya’da Kurchatov Enstitüsü’nde, ABD’de kurulu “Thorium Power” firması tasarımlarına göre yürütülmekte olduğu düşünülürse projenin ülkemiz açısından önemi göz ardı edilemez.

Bu projeyi yeniden İran’ın uranyum zenginleştirmesinin yarattığı uluslararası sorunla birleştirirsek; IAEA Başkanı El Baradey son olarak yaptığı teklifte, İran’ın elinde bulunan yaklaşık 1.200 kg zenginleştirilmiş uranyumun emaneten Türkiye’de muhafaza edilmesini, buna karşılık Rusya’da üretilecek nükleer yakıt olmaya hazır uranyumun İran’a verilmesini, bu işlemden sonra da Türkiye’de bulunan İran cevherinin Rusya’ya naklini öneriyor. Böylece İran’ın nükleer silah için uranyum zenginleştirme tehlikesi bertaraf edilmiş olmakta.

Akkuyu’da yapılması düşünülen nükleer enerji tesisi yanında 2,5 milyar dolar yatırım ile bir nükleer teknoloji merkezi kurulmasının planlandığını düşünürsek, ne Rusya ne ABD ne de Avrupa Birliği’nin itiraz etmediği bu teklif gerçekleşirse Türkiye ileri nükleer teknoloji alanına sağlam bir adım atmış olabilir.

Deniz Gökçe / Akşam



Bu haber 675 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,602 µs