Beyaz Saray'ı bile dinlediler

14 Kasım 2009 08:22 tsi
"Tepemizdeki uydular sadece televizyon izletmeye mi yarıyor dersiniz?"

Dünya dev bir kulak

Kimse hatırlamıyor olabilir, ama başımdan geçtiği için benim belleğimde dün gibi canlı: Ülkede henüz "Cep telefonları güvenilir, dinlenemiyor çünkü" görüşü resmi makamlara da hakimken, benim telefonum marifetiyle bu tespitin doğru olmadığı ortaya çıkmıştı.

Milletvekili de olan bir hanımefendi yazar ve o sırada evli bulunduğu eşiyle gittiğimiz Ankara'daki bir kebapçıda yaptığımız konuşmalar, bizden kilometrelerce uzakta oturan bir tanıdığıma telefonundan dinletilmişti. Cebimde duran telefonum 'ortam dinleme' aracı olarak kullanılmıştı sizin anlayacağınız...

Ertesi gün konu gazetelere yansıyınca, bir Emniyet yetkilisi, "Böyle bir şey olamaz, cep telefonları dinlenemiyor bile" açıklamasını yaptı. ABD'ye gittiğimde, Büyükelçilik'te görevli bir güvenlikçi de, "Yanılıyorsunuz, ben araştırdım, cep telefonları dinlenemiyor" resmi görüşünü tekrarladı.

O gezide aldığım Kevin Mitnick adlı bilgisayar virtüözünün 'The Art of Deception' (Kandırmaca Sanatı) adlı kitabından bir bölümü buraya taşımıştım: Bilgisayara çok şey yaptırabilen ve bu maharetini kötüye kullandığı için hapse düşen Mitnick, bir yasanın sağlıklı çıkmasına yardımcı olması için Kongre'de tanıklığına başvurulduğunu anlatıyordu. Mitnick, cep telefonunun ortam dinleme amacıyla nasıl kullanılabileceğini yasa yapıcılara gösterivermişti.

Cep telefonu dediğiniz küçük bir bilgisayar. Üretici firmaların kilit altında tuttukları ve zorlanmadıkça devletlerle bile paylaşmadıkları kodlardan oluşan bir yazılımla çalışıyor her bir cep telefonu... O kodları elinde tutan veya ele geçiren, hedef telefonu rahatça dinleyebildiği gibi, isterse ortam dinleme amaçlı da kullanabiliyor.

Mitnick, kitabında, Kongre çatısı altında yaptığı gösterinin Temsilciler Meclisi ve Senato üyeleri tarafından şaşkınlıkla izlendiğini tatlı tatlı anlatır.

Kendi hesabıma ben cep telefonlarının ne kadar tehlikeli bir araç olabildiğini çoktandır biliyorum. Sabit telefonları dinlemenin tarihi ise eski mi eski... 1990'lı yılların neredeyse bütününü, birileri tarafından dinlenmiş telefonların medyaya sızdırılmış kayıtları üzerine patlayan tartışmalarda geçirdik. En çok da gazeteciler muhataptı dinlemelere... Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller de sık sık "Beni dinliyorlar" şikâyetinde bulunurlardı.

Bir başka göz alıcı gerçeği de ilk ben dillendirmiştim: Cep telefonu servis sağlayıcıları her bir aboneye ay sonunda fatura gönderiyorlar ya, o faturaları kendi bünyelerindeki bir birime hazırlatmak yerine, daha ucuza gelsin diye, o işi binlerce kilometre uzaktaki bir başka ülkenin şirketine yaptırıyorlar... Size ulaşan faturalar genellikle Amdocs veya Comverse Infosys adlı şirketlerce çıkarılıyor...

Amerika'da Monica Lewinsky skandalı patladığında, Başkan Bill Clinton, "Bir yabancı ülkenin büyükelçiliği Beyaz Saray telefonlarını dinliyor" ifşaatında bulunmuştu. Skandalla ilgili olarak hazırlanan Ken Starr'ın ünlü raporuna da geçti aynı iddia.

"Hangi ülkenin büyükelçiliğiymiş o?" diye sorana gülerim... Bilgisayar teknolojisinde hayli ileri bir ülke olan İsrail elbette... Açıklamayı herkes böyle anlamıştı.

Faturalama konusu ABD'de tartışılırken, yüklenici şirketlerin, arzu ettikleri taktirde, istedikleri hata kulak dayayıp dinleme faaliyeti yapabildikleri de ortaya çıkmıştı.

Şahsen dinlenmeyi umursadığım yok. Telefon evvel eski sevdiğim bir cihaz değil; hiç kimseyle uzun boylu telefon sohbeti ettiğimi hatırlamam. Muhataplarım sesimin tonundan "Bir an önce bitse" temennimi fark eder. Dünyayı veya ülkeyi sarsacak ipuçları ve bilgiler telefonla gelmez zaten...

Yine de 'dinleniyor olmak' düşüncesi ne zaman aklıma gelse ürperirim. Mahremiyete tecavüzün daniskasıdır telefon dinlemek, ya da telefonu ortam dinleme aracı olarak kullanmak...

Önemli toplantılar için veya âcil konuları konuşmak üzere biraraya gelindiğinde bazı çevrelerin cep telefonlarını kapıda bıraktıklarına yıllar içerisinde çok şahit oldum. Doğru bir tedbir hiç kuşkusuz, ama yeterli mi? Bugün cam/duvar engeli tanımayan 'zoomlu telekulaklar' ile her yer kilometrelerce öteden dinlenebiliyor. Yeter ki, güçlü cihazlara sahip kişiler, örgütler, kurumlar sizi hedef seçsinler...

Tepemizdeki uydular sadece televizyon izletmeye mi yarıyor dersiniz? Gecenin zifiri karanlığında, kara taşın üzerindeki kapkara karıncayı uydular marifetiyle görmek de, attığı o mini mini adımları işitmek de mümkün bugün... Hem de arada kıtalar bulunsa bile...

Irak'ın kuzeyinde militanların hareketlendiğini önce ABD başkentindeki Pentagon uydudan görüyor, sonra Ankara'daki Genelkurmay...

Gürültü koparanlar Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da dinlendiğini görmezden geliyorlar. Yasal dinlenen bir kişiye karşılık yasadışı onbinlerce dinleme yapılıyor bu ülkede...

Ürperiyorsanız, haklısınız. Benden tavsiye: Dinlenebileceğiniz kulağınızda küpe olarak kalsın, ona göre konuşun...

Taha Kıvanç / Yeni Şafak

Bu haber 719 defa okundu.