Nerede hata yapıldı? | " /> Nerede hata yapıldı? | "/>

En Sıcak Konular

Nerede hata yapıldı?

11 Kasım 2009 12:14 tsi
Nerede hata yapıldı? 

Dün TBMM'de yapılan demokratik açılım tartışmaları süreçte ciddi bir tıkanıklığın yaşandığını gözler önüne seriyor. Peki, bunun sorumlusu kim? Erdoğan mı, Beşir Atalay mı, Baykal mı yoksa Bahçeli mi? O hata ne ve hatayı kim yaptı?

Dün TBMM genel kurulu uzun yıllardır yaşamadığı bir tartışmaya ev sahipliği yaptı. Vekiller birbirlerininin üzerine yürüdü, küfürler havada uçuştu, açılan pankartlar karşılıklı hakaretlerle süslendi...

Oysa Türkiye ulusal bütünlüğünü ve bekasını yakından ilgilendiren, belki de en kritik ulusal güvenlik meselesini tartışıyor. Tartışma şu: 30 yıldır süren ve binlerce insanın yaşamına mal olan isyan nasıl bastırılacak, silahlar nasıl susacak, terör örgütü mensupları Türkiye'nin hamurunu bozmadan nasıl dağdan indirelecek?

Dün TBMM'de yapılan tartışmanın hem olumlu hem de olumsuz yanı bulunuyor. Bardağın dolu tarafına bakarsak Türkiye en önemli sorununu demokrasinin merkezi Meclis'te tartışıyor, en azından tartışmaya çalışıyor. Bu önemli, çünkü bu sorunun çözümünün anahtarı meclisin elindedir. Meclis'in çözmediği ya da tartışmadığı bir konu başka yerlerde tartışılır ki 30 yıldır o tartışılan yerlerden çıkan sonucun ne olduğunu biliyoruz...

Bardağın boş ama gerçekçi tarafı ise bize Meclis'in bu çok hayati konunun tartışmasında yeterli olgunluğu ortaya koyamadığını gösteriyor. Bu konuda tek suçlu iktidar partisi değil... tek suçlu muhalefet de değil... Biraz açalım...

Bu süreç İçişleri bakanı Beşir Atalay'ın koordinasyonunda başladığından bu yana aslına bakılırsa kamuoyunun gözü önünde yaşanıyor. Atalay sakin üslubu ve devlet adamı birikimiyle demokratik açılım projesini yürütmeye çalışıyor. Ancak başta yapılan bazı üslup hataları sürecin bugününü de etkiliyor. Üslup hatalarından birisi toplumun tüm kesimlerine dokunan bir dilin henüz kurulamamış olması. Böylesi bir projeye şehit ailelerinin en azından bir kısmının tepki göstereceği, muhalefetin de kendisine altın tepside sunulan bu fırsatı değerlendireceği daha önceden tahmin edilmeliydi. Aslında tahmin de edildi... Nihayetinde Erdoğan "siyasi risk" alarak yola çıktıklarını söylemişti. Ancak bu tepkilere bugün nasıl bir karşılık verileceğinin ve ortaya çıkacak öfkenin nasıl dindirileceğinin hesabı yapılmamış görünüyor.

Erdoğan'ın hatası en başından sürece ağırlık koyamamasında yatıyor. İşte bu da tek adam olmaktan kaynaklanan bir sorun. Ne yazık ki iktidar partisindeki bakan ve milletvekillerinin neredeyse tamamı Erdoğan'ın toplumdaki özgül ağırlığını oluşturmaktan uzak. Böylesi kritik bir reform atılımında Erdoğan'ın daha çok ön planda olması gerekiyordu. Başbakan Erdoğan'ın böylesi netameli bir konuda özgün dilinin dışına çıkarak daha kapsayıcı olması gerekiyordu.

Beşir Atalay'ın hatası ise sürecin en başında danışmanları tarafından yanlış yönlendirilmesi oldu. Kim ne derse desin... İlk yapılan danışma toplantılarına Beşir Atalay daha doğru ve herkesi şaşırtacak bir buluşmayla start verebilirdi. Bu olmadı... Bahçeli süreci gölgelemek için bu fırsatı kaçırmadı.

Peki, muhalefet?

Muhalefet aslına bakılırsa kendi görevini yapıyor, muhalefet ediyor. Ancak bu kadar basit mi?

Demokrasiler iktidarın programıyla geldiği, muhalefetin varsa muhalefet şerhini koyduğu ancak demokrasinin tecelligahı mecliste yapılacak tartışmalardan sonra bir uzlaşmaya varıldığı bir sistemdir. 10 kasımda mecliste yapılan tartışmalar çözüm üretecekmiş gibi görünmüyor.

Çünkü ne yazık ki bu süreçte siyasete ve muhalefete alet edilmeyen kutsalımız neredeyse kalmadı. Hem CHP hem de MHP kutsallarımız üzerinden siyaset yapıyor. CHP, bu meclisin kurtuluş savaşını yürüttüğünü, en netameli günlerde bile açık kalarak bu ülkeyi kurduğunu gözardı edip, "10 Kasım'da tartışmayalım, Atatürk'e saygısızlık olur" diyor, iktidar partisini "rövanşist" davranmakla suçluyor. MHP ise diğer bir kutsalı, şehitlerimizi bayraklaştırarak siyaset yapıyor. ne yazık ki muhalefet "şunu yapalım" demeden sadece "istemeyiz" diye ısrar ediyor. Oysa dün neyi istemediklerini anlama şansımız bile olmadı, çünkü hiçbir şey tartışılmadı.

Peki, yarın, TBMM'de liderlerin konuşacağı günde mecliste neler yaşanacak?

Umalım ki dün yapılan tartışmalar her kesime bir ders olsun... Meclis Başkanı Şahin'e de, iktidar partisine de muhalefete de...

Umalım ki dün yapılan sert tartışmalar bir nebze de olsa öfkeleri dindirmiş, sağduyuyu öne çıkarmış olsun.

Peki, sağduyu demokrasinin tecelligahına hakim oldu mu? Bugün devam eden tartışmalardan anladığımız henüz bu derslerin alınmamış olduğu, özellikle muhalefet tarafından... O varlığı her geçen gün ortaya çıkan cuntacılar bu tabloya bakarak sizce de gülümsemiyor mu?

www.iyibilgi.com



Bu haber 636 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,414 µs