mevzu neydi? | " /> mevzu neydi? | "/>

En Sıcak Konular

Sahi, mevzu neydi?

11 Kasım 2009 01:26 tsi
Sahi, mevzu neydi? ‘Açılım’ Meclis gündemine geldi ve ortalık karıştı. Bu kez Perşembe’nin gelişi Salı’dan belli oldu. Olanlar, olacakların provası. Hayır; ‘kim ne dedi’nin yorumunu yapmayacağız... Birilerinin şartlandıkları siyaset zemin

TBMM Genel Kurulu’nda “demokratik açılım süreci” ile ilgili öngörüşmeler yapıldı. Ardından yapılan oylama sonucunda 12 Kasım Perşembe günü konuyla ilgili “Genel Görüşme” önergesi kabul edildi.

Bu sonuç hasıl olana kadar mecliste grubu bulunan partilerin sözcüleri arasında ne tür söz düelloları yaşandığını haberler yeterince yansıtmış olmalı. Hakaret boyutuna varan sözler, ithamlar “gırla” idi. Bu üslup ve söylemler üzerine fazla bir şey söyleme gereği bulunmuyor.

Şu kadarı söylenebilir ki, “vatan hainliği”, “vatanı satmak” türü son derece ağır ithamların TBMM çatısı altında bu kadar kolayca dillendirildiği bir başka meclis oturumu daha olduğunu sanmıyoruz. Meraklısı araştırabilir, biz sadece ipucunu vermiş olalım.

Kuşkusuz bu görüşmelerin gergin bir atmosferde gerçekleşeceği hiç kimse için sürpriz olmadı. Bütün partiler tam da bu duruma göre hazırlıklı idiler. (Bknz. Yarın ne olacak?)

Birbirinden ağır ithamlar böylesine rahat dillendirilirken, asıl mevzuya dair çok fazla bir şey söylenmedi, söylenemedi.

Şimdiden belli; 12 Kasım Perşembe günü başlayacak olan Genel Görüşme oturumları da bugünkünden farksız bir atmosfer içinde gerçekleşecek. Hatta denilebilir ki, partiler, Genel Görüşme’nin “provasını” bugün yaptılar.

Yani asıl “fırtına” Perşembe günü kopacak. Bu sefer partilerin sözcüleri değil de doğrudan liderler kürsüye çıkacak, hitabet ve belagatlerini sergileyecekler. Ve aslında, konuya dair değil de “tribünlere”, yani oturumları izleyen vatandaşlara konuşacaklar, haber bültenleri ve gazetelerde “kim kime ne diyerek galebe çaldı” kaygısı içerisinde hareket edecekler.

Oysa gündem, adına ister “demokratik açılım” denilsin, ister “Kürt açılımı” denilsin, isterse bir başka şey, Cumhurbaşkanı Gül’ün deyişiyle ülkenin en temel meselesidir.

Maddi ve manevi açıdan Türkiye’ye çok büyük kayıplara neden olduğu herkesin malumu olan bir konuda, TBMM’de bulunan siyasi partilerin görüş ve önerilerini ortaya koymaları bu üslup ve yaklaşımlarla ne kadar mümkün olabilir?

Ufukta beliren “erken seçim” ihtimaline yatırım yapılması bir yere kadar anlaşılabilir, ama bu, bu kadar sorumsuzca mı yapılır?

Serinkanlı düşünmek ve özellikle muhalefetin tutumu açısından bu sorunun cevabı üzerine kafa yormak durumundayız: Yapılmak istenen nedir?

İktidar sözcüleri neredeyse her cümlelerinde anayasanın “değiştirilemez” hükümlerinin kendilerinin de “kırmızıçizgisi” olduğunu dile getirmelerine rağmen, demokrasi standartlarını yükselterek Kürt sorununun acı, gözyaşı, suç ve yoksulluk üreten bir sorun olmaktan çıkartılmasından böylesine rahatsızlık duyulmasının sebeb-i hikmeti ne olabilir?

Yaratılan gergin hava nedeniyle konunun anayasa bağlamında tartışılması dahi mümkün olamıyor.

Besbelli ki, ne “demokratik açılım” ne de başka bir adım atılması isteniyor. Bunun tercümesinin mevcut durumun sürüp gitmesinden başka bir şey olmadığı da ortada. Peki, bu mümkün mü?

Bu sorunlarla yaşamak bizim “kaderimiz” midir? Bir başka ihtimal daha yok mudur? “Bir başka ihtimal” illa da “ihanet” türü sözcüklerle mi karşılanmalıdır?

Uluslararası politika ve diplomaside “eksen kayması mı var” tartışmaları yapıldığını biliyoruz. Fakat Türkiye’nin içerisine girdiği “değişim” süreci açısından, statükocu ve gerilimlerin, gerginliklerin, sorunların sürüp gitmesi üzerinden siyaset yapmaya şartlanmış zihniyetler için bir “zemin” kayması olduğu kesindir.

Yaşadığımız sancılı sürecin anlamı tarihe böyle geçecek…

www.iyibilgi.com analiz



Bu haber 1,037 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,898 µs