En Sıcak Konular

Atatürk komaya girmeden önce onu çağırdı

9 Kasım 2009 11:51 tsi
Atatürk komaya girmeden önce onu çağırdı Mustafa Kemal’in silah arkadaşı Kazım Karabekir’in kızı Timsal Karabekir'in kızından tarihi açıklamalar

Yarın 10 Kasım. Atatürk’ü anacağız, cumhuriyeti konuşacağız. Ancak bu yılki 10 Kasım’ın öncekilerden farkı var, çünkü bu yıl aynı gün mecliste Kürt açılımı da konuşulacak. Çeşitli tartışmaların eşliğinde.

Biz de bu 10 Kasım öncesi Atatürk dönemini, son zamanlarda gittikçe keskinleşen cumhuriyet tartışmalarını ve açılımları konuşmak için Mustafa Kemal’in silah arkadaşı Kazım Karabekir’in kızı Timsal Karabekir’in kapısını çaldık. Cuma günü İstanbul Erenköy’deki Kazım Karabekir Müzesi’nde konuştuğumuz Timsal Hanım babasının anılarıyla başladı, son günlerde yapılan atılımlar ile ilgili korkularıyla devam etti.

Bu sene 10 Kasım ile ilgili yapılan bir tartışma var.
Evet, bir de açılımımız var. Niye onu o güne koydular anlayamadım. Aklım ermedi. Niye 10 Kasım? Çok merak ediyorum, acaba Atatürk’ün onayını mı almak istiyorlar?

Atatürk’ün anıldığı gün tartışmak “Açılım Atatürk’e ters değildir” demek olabilir mi?
Bilmiyorum. Kötü niyet olarak düşünmek istemiyorum. Ama hükümetçe yapılan bazı şeylere benim aklım ermiyor. Kürt açılımı hemen paralelinde de Ermeni açılımı var.

Ermeni açılımından başlayalım dilersen.
Başlayalım, Kars kapısını nasıl açıyoruz? Onu kapamanın bir nedeni var. Ermeniler Kars anlaşmasına riayet etmediği için o kapı kapandı. Karabağ’dan çıkmadıktan sonra, sözde soykırım yalanından vazgeçmedikten sonra ve anayasalarında Batı Ermenistan dile benim doğu illerime gözlerini dikmekten vazgeçmedikten sonra o kapı açılamaz. Obama gelip de “Kars kapısını aç” dediği zaman “Efendi biz bunu niye kapamıştık?” diyebilmeliydi Başbakan.

Tayyip Erdoğan sanıyorum o kapı açılsın, sorunları sonrasında çözelim diye bakıyor. Donmuş sorunlarımız var, önce onlarla diyaloğa geçelim, diyor. Bunun nesi kötü?
Olur mu? Hep tavizler, tavizler. Devlet hukukunda bir adım geri çekildiğiniz zaman masaya ikinci kez aynı eşitlikte oturamazsınız. Önce biz tavizleri verelim, olmaz!

İki taraf da yıllardır pozisyonunda ısrar ediyor ama. Çözüm için ne yapmalı?
Bugün Amerikalıların elinde General Harbor’un yazmış olduğu “Osmanlı Ermenilere kötü davranmamıştır” raporu var. Ama orada da başka hesaplar yüzünden her yıl aynı hikaye bize demokrasinin kılıcı olarak sunuluyor.

Atatürk’ün 1915 olaylarına ilişkin ‘bu utançtır’ dediğine dair belgeler olduğu öne sürüldü. 
Atatürk’ün o sözlerini okumadım ama bizim konuyla ilgili Osmanlı arşivlerimiz var. Soykırım olsa İstanbul’daki Ermenileri de kapsardı.

Ermeniler çok büyük acılar çektiklerini söylüyorlar. Anlattıkları tamamen hayal ürünü mü?
Türkler çekmedi mi? Rica ederim! Babam bir anısını şöyle anlatıyor: Ermeni mezaliminden mahvolan kardeşlerimi kurtarmak için Erzurum’a yaklaşırken gülerek beni karşıladıklarına şahit oldum. Daha da yaklaşınca ortada bir gayri tabiliik hissettim. Hiçbiri kımıldamıyordu. Hepsi canlı canlı kazıklara oturtulmuştu. Gülmekten değil, ıstıraptan kasılmıştı yüzleri. Misilleme olmadı mı? Ermeni ölmedi mi? Öldü! Ölmemesi mümkün değildi.

Sonuçta iki taraf da zarar görmüş. Geçmişte ısrar etmek doğru mu acaba?
Karabekir anılarında çocukluğunun Ermenilerle iç içe geçtiğini anlatıyor. Babasının görevi nedeniyle Van’da, Harput’ta Ermenilerle büyümüş. Hatta Ermenilere “Türk’ün Hıristiyan olanı” derlermiş. Ama zaman içinde aramıza fitne sokuluyor. Hatta babam “Ermenilerle barış imzalamayı Allah yine bana nasip etti” derdi. Kars anlaşması, Gümrü Anlaşması, Moskova anlaşması. Anlaşma imzalanırken Ermeni baş delegeye “Koca Osmanlıya nasıl karşı geldin?” diye sorulunca delege “Aldatıldık Paşam” demiş. “Emperyalist güçler tarafından aldatıldık.”

Soykırım yerine daha yumuşak bir kelime seçelim ve “büyük felaket” diyelim önerisi var. Siz bu öneriyi nasıl buluyorsunuz?
Tamam büyük bir felaket yaşandı ama başlatan sizsiniz, derim.

Atatürk ve Karabekir siyasi rakip oldular

Babanız ve Atatürk silah arkadaşları ancak cumhuriyet kurulduktan sonra babanız Atatürk’e ihanetle, hatta ona karşı suikast hazırlığı ile suçlanıyor ve mahkemeye çıkıyor. Bu nedenle babanız Mustafa Kemal’e kırgın mıydı vefat ederken?

Anadolu’ya çıkan ilk beş kişi Mustafa Kemal, Kazım Karabekir, Ali Fuat, Refet Bele ve Rauf Orbay’dır. Bu paşaların dostluğu çok başkaydı. Türk’ün kurtuluş yıldızı onlarla parladı. Ama bu kısım vatanın kurtuluşu ile ilgili. Babam ve diğerleri, Mustafa Kemal lider olacak biz de etrafındaki yapı taşlarıyız, diye düşünüyorlar. Ancak vatan kazanılıp düşman atıldıktan sonra Mustafa Kemal’in etrafındaki kadro Atatürk’ün etrafındaki kadroya uymuyor. Birçok dalkavuk kaplıyor etrafını.

Atatürk müthiş bir deha ise neden dalkavukları gerçek dostlarından ayırt edemiyor? Dostlarını neden gözden çıkarıyor?
Gözden çıkarmıyor ama vatanın kurtuluşu ile siyaset farklı şeyler. Karabekir ayrı bir parti kuruyor. Rakip oluyorlar. Bir de etrafındakilerin olayları ona nasıl aksettirdiğini bilemiyoruz.  Ama keşke bu insanları tanımış olsaydınız! Böyle alınları açık, bayka türlü ilahi bir kadroydu! Bunların suikast planlaması mümkün değil!

Tüm bu olanlara rağmen babanız Atatürk’e kırgın değil miydi?
Değildi. Babam bir müddet bu köşkün içinde göz hapsinde yaşamış. Epeyce acı çekmişler, maddi manevi. Fakat buna rağmen ‘vicdanım hür’ derdi. Seneler sonra Dolmabahçe’de dil kurultayı olmuş, Atatürk babamı da çağırmış. Babam gitmiş ama fırsat bulup konuşamamışlar. Bir daha da görüşmediler zaten. Atatürk komaya girmeden önce “Çağırın Kazım’ı helalleşmek istiyorum” diyor ama babama bu haber ulaşmıyor. Çok sonra duymuş babam bu isteği.

Ne demiş?
Tabii giderdim! O Mustafa Kemal’di!

Birbirlerine kırgın gitmemişler ama bunu anlatamamışlar o zaman. 
Evet, amaç o kadar yüce ki! Bu vatanın kurtulması için etle tırnak olmuş kişiler! O dostluk ziyan olmaz.

Siz babanızın peşinden siyasete girmeyi düşünmediniz mi?
Düşündüm. Keşke babamın partisinin devamı olsaydı. Girerdim! Bu gün belki ben de siyasette olurdum. Herhangi bir karşılık beklemeksiniz vatana hizmet için Meclis’te olmak isterdim.

Kazım Karabekir’in cumhuriyete karşı olduğunu rivayet edenler var.
Hayır, hiçbir zaman cumhuriyet karşıtı olmadı. Hatta 1919’da Sarıkamış’ta babamın açmış olduğu okulda okumuş bir bey geldi bizi ziyarete. Onun anlattığına göre babam 1919’da çocuklara “yaşasın cumhuriyet” yazdırmış! Düşünün 1919’da! Bu insana nasıl cumhuriyete karşı derler!

Neden diyor olabilirler?
Cumhuriyetin ilanında babam Anadolu’daymış. Ona sonradan haber verilmiş. Belki ‘orada benim de haberim olsaydı’ diye aklından geçmiş olabilir.

Hilafetin kaldırılmasını da istemediği söylenir.
Babamın ablamlara anlattıklarına göre hilafetin kaldırılmasına değil zamanlamasına karşı çıkmış Karabekir. Çünkü o sıra tam Musul’u almak üzereyiz. Hilafet bizde olsa gücümüz çok daha fazla olacaktı.

Karabekir Doğu’yu kurtaran paşa. Doğu Kürtlerin yoğun olduğu bir bölge. Ne derdi Kürtlerle ilgili?
Mesela babamın Van Gölü diye bir şiiri var. orada ‘Bilmeden diyorlar Kürdistan, halbuki Kürt’le Türk’ün kanı aynı kan’ diyor. Bir de Orhun Anıtı’nda yazılı sözler var. Kürt beyi “dede babam Oğuzdur” diyor, Türk Bey’i de aynı şeyi söylüyor!

Yani Kürt yoktur mu diyor babanız?
Kürt ve Türk aynı dedenin torunlarıdır. Şimdi aklı başında Kürtlerimiz, canlarımız bunu biliyorlar.

Kürt sorunu yoktur mu demek istiyorsunuz?
Kürt ayaklanmalarının hepsini altına bakın, yabancı oyunu mutlaka görürsünüz. Nasıl Ermeni “aldatıldık paşam” diyorsa bugün de aldatılan Kürtler var.

Babanızın Kürtlerle ilgili anekdotları var mı? Mesela Doğu’da Türk ve Kürtlerin tavrında bir farklılıktan bahsediyor mu?
Türk, Kürt diye ayırmamış ki! Hepsine evladım demiş.

Karabekir Paşa nasıl bir babaydı?
Çok güzel bir insandı. Şefkat pınarıydı. Onunla sadece 7 yıl geçirebildim ama geçirdiğimiz her gün bir bayramdı. Herkese karşı şefkatliydi. Beni hep kucağına alırdı. Sevgisini göstermeyi severdi.

6 bin çocuğa bakan paşa

1941 doğumlu Timsal Karabekir, Kazım Karabekir’in üç kızından en küçüğü. Karabekir Vakfı ve Müzesi’ni yaşatmaya çalışıyor. Karabekir Paşa yetim okulları açmasıyla da tanınıyor. 6 bin yetime barınak ve eğitim sağlamış bir paşa. Kızı da bugün onun izinden gidiyo. Vakıfla kendi imkanları birleştirerek Anadolu’nun çeşitli illerinden 40 çocuğu okutuyor. 

(Akşam)

 



Bu haber 1,237 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,983 µs