Hürriyet'in derdi ne?

5 Kasım 2009 14:05 tsi
Markar Esayan soruyor: "Hürriyet bu haberi açılımı sabote etmek için yapmış olabilir mi?"

Markar Esayan / Taraf

Hürriyet, gazeteciliği ile yine ‘fark’ yarattı

Hürriyet’in 2 kasım pazartesi günkü “İşte Fark Bu” manşetini okuduğumda, hatta bizim gazetenin sabah toplantısında arkadaşlarla manşet üzerinde konuştuğumuzda aklımdan “Hürriyet, Ermeni açılımı ile ilgili olumsuz bir pozisyon mu alıyor” sorusu geçmedi değil.

Malum bu ülke, darbeler dahil, pek çok hukuksuzluğun medya ile meşrulaştırıldığı, siyasetin manipüle edildiği bir geçmişe sahipti.

Hürriyet’in “İşte Fark Bu” diye manşetten verdiği haberin spotu “Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesini öngören tarihi protokolün İsviçre’de imzalanmasından bir ay sonra iki taraftan gelen açıklamalar veya davranışlar üslup farkını ortaya çıkardı” şeklindeydi.

Spottaki vurgular gazeteye ait, aynen aktardım.

Hürriyet şimdi Türkler ve Ermenileri hangi örnekler üzerinden mukayese etmiş, “fark”ı da hangi mantıkla bulmuş bir bakalım.

Gazetenin manşetin sağına yerleştirdiği “Türk Tarafı” kutusunun altında “Kayseri’deki kilise için takdis töreni” başlıklı tek bir haber var. Kayseri’de bulunan Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi’nin bir süredir devam eden onarımının sona erişi ve 8 kasımda düzenlenecek açılış töreniyle ilgili.

Bu haber muhabir Okan Konuralp’e ait.

“Ermeni Tarafı” adlı soldaki kutunun altında “Ben 1924’ten beri toprak bekliyorum” başlığı ve iki haber var. İlki Fransız Ermenisi Charles Aznavour’un İtalyan RAI 3 kanalına verdiği mülakattan. Aznavour “1924, yani doğduğum yıl Ermenilere anlaşmalarla toprak sözü verilmiş. Bu hâlâ gerçekleşmedi. Bir 85 yıl daha bekleyemem” demiş.

İkincisi ise, Lübnan Antilyas’ta bulunan Kilikya Başpatrikliği lideri Aram I’in 1908 Adana katliamlarının tartışıldığı etkinlikteki sarf ettiği “Ermeni milletinin tazminatı gündeme getirmesi zamanı geldi. Soykırımın tanınmasına yönelik çalışmalar da sürdürülmeli” sözleri.

“Ermeni Tarafı”nda yer alan iki haber de, aslında Hürriyet’in Roma muhabiri Reha Erus’a ait. Ama ilk sayfadaki manşet paketi, kes-yapıştır görüntüsünü perdelemek ve “bütünlüğü” desteklemek adına Okan Konuralp’e mal edilmiş. Bunu manşet haberlerinin döndüğü 20. sayfaya bakınca hemen fark ediyoruz.

Buradan da bu parça pinçik haberlerin “İşte Fark Bu” mantığına Hürriyet’in yazıişlerinde kavuştuğunu anlıyoruz. Muhabirlerin haberleri tek başlarına haber değerlerini muhafaza ediyorlar çünkü.

Sorun bunların yazıişlerindeki birleştirilme ve sunulma mantığında.

Her şeyden evvel, Kayseri’deki kilisenin ibadete açılmasıyla açılımın hiçbir ilgisi yok. Bu kilise, Ermenilerin Anadolu’da samanlık, pavyon olmaktan, özel mülkiyete geçmekten veya çoğunluğunun başına geldiği gibi yok edilmekten kurtulmuş birkaç kilisesinden biridir. Yılda iki kez, Patrikhane’nin riyasetinde Ermeni vatandaşların katılımıyla ayin düzenlenir. Çoğunluğu Kayseri kökenli olan Ermenilerin maddi desteğiyle çeşitli defalar onarımdan geçmiştir. Bu sonuncusu da bunlardan birisi sadece.

Her kutsama töreninde de mülki erkân açılışa davet edilir. Haberde Kayseri’nin memleketi olması ve açılımdaki rolü nedeniyle Cumhurbaşkanı Gül ile “kendisine törenle ilgili bilgi verildi” yönünde zorlama bir bağlantı kurulmuş. Ha, bu olayı açılımı desteklemek için kullanırsınız, hiç itirazım olmaz. Ama öyle gözükmüyor.

Haberin “Ermeni Tarafı”na gelince.

Diaspora’nın çok parçalı yapısını, oradaki insanların yaralı, kızgın ruh halini anlatmak için göbeğimiz çatladı. Aznavour bir 85 yıl daha yaşasa da Türkiye’den beklediği toprakları alamayacak, akılcı değil çünkü. Kaldı ki, Ermeni açılımını Türkiye diaspora ile değil, komşusu Ermenistan devleti ile yapıyor. Nitekim Aznavour’un da, Başpatrik Aram I’in de sözleri kendilerini bağlar. Türkiye’den de açılımın ruhuna tezat o kadar çok örnek bulunabilir ki! Bu nereye vurgu yapılmak istendiği ve niyetle ilgilidir sadece.

O zaman girişteki soruya dönelim tekrar.

Hürriyet bu haberi açılımı sabote etmek için yapmış olabilir mi?

Açıkçası bana pek öyle gelmedi, öyle hissetmedim.

Bu çürümüş bir gazetecilik örneği sadece.

Miadı dolmuş, bitik alışkanlıkların devamından öte bir şey değil.

Kötü gazetecilik bu. Hamaset, ucuzluk ve kolaycılık kokuyor. Pespaye.

Öyle ki, haberde görüşüne başvurdukları Patriklik Ruhani Meclis Başkanı Başepiskopos Aram Ateşyan yerine, Hahambaşı İsak Haleva’nın resmini koymuşlar. Kayseri’deki kilisenin ismini de doğru yazmayı becermedikleri gibi.

Haberde beni tebessüm ettiren, “kötü” Ermenilerle fark atan “iyi” Türk tarafını Türkiyeli Ermenilerin temsil etmiş olması.

Düşünsenize, 100 yıl önce sadece Van’da 1001 Ermeni kilisesinin olduğu Anadolu’da topu topu birkaç kilise açık kalabilmiş. Onu da Türkiyeli Ermeniler ceplerinden karşıladıkları parayla restore ediyorlar.

Hürriyet de bunu “Türk Tarafı”nın örnek davranışı olarak manşete taşıyor. Gazetenin gerçek niyet neydi bilemem ama, “onur” duydum doğrusu.

Hürriyet’in nezdinde “Türk Tarafı” olarak kabul gördüğümüz için.

Bu haber 770 defa okundu.