kimler tasfiye olmuştu | " /> kimler tasfiye olmuştu | "/>

En Sıcak Konular

O darbede kimler tasfiye olmuştu

4 Kasım 2009 12:29 tsi
O darbede kimler tasfiye olmuştu Avni Özgürel'den tarihin unutulmuş yapraklarına bir bakış

Avni Özgürel / Radikal

Asker ve zihniyet

1960 darbesi sadece siyaseti tahrib etmedi, en az siyaset kadar orduya da zarar verdi.
İhtilal, silahlı kuvvetlerde ne geleneksel hiyerarşi anlayışından eser, ne disiplin, ne de mesleki kalite bıraktı.

Genç kuşaklar bilmez. 27 Mayıs darbesi Demokrat Parti kadroları yanında İstiklal Madalyası sahibi generalleri, dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’u, Genelkurmay eski başkanlarından Nuri Yamut’u, adı ‘Kore Kahramanı’ diye ünlenen Tahsin Yazıcı’yı, Milli Mücadele’nin Umum Kuvayı Milliye Komutanı ve Atatürk’ün silah arkadaşı Ali Fuad Cebesoy’u da Yassıada’ya göndermişti... Org. Nuri Yamut adada genç subayların hakaret ve işkencelerine dayanamayarak öldü. Rütbeleri sökülüp er rütbesine indirilen ve inzibatlara her gün tekmil vermeye zorlanan Erdelhun Paşa da önce idama ardından müebbet hapse mahkûm edildi... Yakın zamana kadar Genelkurmay’ın resmi kabulünde genelkurmay eski başkaları arasında adı anılmadı.

Bitmedi...
Darbeyi gerçekleştirenler ağırlıklı olarak her seviyede düşük rütbeli subaylar olduğu için kendilerine Milli Birlik Komitesi adını verdikten başka güya astlarla üstler arasında eşitlik sağlamak için ‘MBK Üyesi Üniforması’ diye nevzuhur bir kisve diktirmek dahil süfli meselelerle meşgul oldular. DP iktidarını karalamak için gençlerin öldürülüp cesetlerinin Et ve Balık Kurumu’nun kıyma makinelerine atıldığından tutun, Bayar ve Menderes’in Merkez Bankası kasalarındaki altınla yurtdışına kaçmak isterken yakalandıklarına kadar bir dizi yalan haber ürettiler. Nihayet, ordunun geleneksel yapısı içinde yetişmiş 235 general ve amiral, 5 bin subay emekli edildi. 1959’da bir yıllık eğitimden sonra mezun edilen Harb Okulu talebelerinin önemli bir kısmı Yassıada’da inzibat hizmetiyle silahlı kuvvetlerdeki görevlerine başladılar; ki yakın zamana kadar TSK’nin komuta kademesi söz konusu dönemde hızlandırılmış eğitime tabi tutuşup mezun edilen ve Yassıada tecrübesini yaşamış subaylardan oluşuyordu. Bugün komuta mevkiindeki generallere gelince, hepsinin gerek hafızasında gerekse ruh dünyalarında Alb. Talat Aydemir’in Harb Okulu Komutanı olduğu günlerin ve 22 Şubat-21 Mayıs darbe girişimlerinden başlayarak, 12 Mart 1971 müdahalesi ve 12 Eylül darbesinin iz bıraktığı tartışılmaz.

Söylemek istediğim, Atatürklü yıllardan itibaren 1957 senesine kadar cuntacılığı aklına getirmemiş kadroların o tarihten itibaren sivil siyasi kadroları hasım olarak gören bir anlayışla yetiştiğidir. 1960 ihtilali akabinde Washington’a gönderdiği raporda ‘Türkiye’nin artık ihtilalci bir ordusu var. Bir kere isyan eden ordu bunu yapmaya devam eder’ değerlendirmesini yapan büyükelçi Fletcher Warren’in öngörüsü doğru çıkmıştır.

Geldiğimiz noktada her vesileyle silahlı kuvvetlerin demokrasiye bağlılığını vurgulayan İlker Başbuğ’un elinde tarihi bir fırsat olduğu kanısındayım. ‘Yeni bir ordu kurmak’ gerektiğine varan husumet ifadesi yorumlara kulak asmaksızın, nasıl Org. Hilmi Özkök, Türkiye’yi alacakaranlığa sürükleyecek darbe sürecinin önünü tıkamışsa, Org. Başbuğ da zihniyet değişikliğini gerçekleştirecek adımları atabilir. Siyasetin zorlamasına, dış telkinlere gerek kalmaksızın, ordunun kendi bünyesinde durum değerlendirmesi yaparak onun sonuçları istikâmetinde kimi düzenlemeleri yapmasına, hem içinde bulunulan ortam hem de Org. Başbuğ’un elini güçlendirdiğini düşündüğüm tablo uygundur. Org. Hilmi Özkök’ün çevresinde oluşan öfke ve tecrit kuşağı, halefi Org. Yaşar Büyükanıt üzerindeki menfi baskı ve emrivakilerle kabarmaya açık tavır alışların aksine, Org. İlker Başbuğ’un şu an her zamankinden fazla Genelkurmay karargâhına hâkim olduğu ve alacağı her türlü kararı hayata geçirme imkanına sahip olduğunu düşünüyorum.

Askerlik mesleğinin eğitim sürecinden ve tabiatından gelen duygusallıkların oluşturduğu koruyucu kalkanı gerisinde yapılan hukuk ve demokrasiyle bağdaşmayan faaliyetlerin silahlı kuvvetlerin itibarına, toplumda orduya duyulan sevgi ve güvene zarar verdiğini fark ettikten sonra şu ya da bu endişelerle gereğine tevessül etmemek, belki emeklilik günlerinde yelpaze işlevi görür, ama herhalde bunun bedeli ağır olur...



Bu haber 1,013 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,790 µs