Türkiye nereye gidiyor?

30 Ekim 2009 12:20 tsi
Washington'a göre Türkiye 'raydan çıktı' mı?

Bugünkü gazete yorumlarına bakarsanız Türkiye’nin rotasında ciddi bir kırılma var. Ve Ankara tehlikeli sularda yol alıyor. Yorumcuların çıkış noktası batı basınında yazılanlar. Peki, Washington bu konuda ne diyor? Birlikte okuyalım… iyibilgi Washington

Hürriyet’teki yazılarını ilgiyle okuduğumuz Sedat Ergin Türk dış politikasının geldiği son noktadan bir hayli tedirgin. Bunu daha önce yaptığı konuşmalardan da anlayabiliyorduk. Ergin, özellikle Türkiye-İsrail gerilimi konusunda Erdoğan hükümetinin Ankara’nın dış politika tercihlerindeki sürekliliği bozduğunu savunuyordu. Bugünkü yazısında da aynı yaklaşımı ortaya koyuyor ve batılı başkentlerde –özellikle Washington’da- Erdoğan hükümetinin son adımlarının kaygıyla izlendiği yorumu getiriyor. Bunun için de Türkiye’nin İsrail ve İran konusundaki politikalarını ileri sürüyor. Sedat Ergin’in kaygısı anlaşılır… Çünkü hiçbirimiz ülkemizin yurtdışında ve özellikle küresel başkentlerde zor durumda kalmasını istemeyiz. Anlaşılan Mehmet Ali Birand da “kaygılı” kitleyle aynı duyguları paylaşıyor. Birand’ın bugünkü yazısının başlığı “Türkiye tehlikeli sularda yüzüyor.”

Ergin ve Birand gibi pek çok örnek sıralayabiliriz. Ancak şunu da söylemeliyiz. Türk matbuatında “Türkiye nereye gidiyor” sorusunun sık sık sorulmaya başlamasının sebebi batı basınında bu sorununun her geçen gün daha yüksek sesle soruluyor oluşu. Yani matbuatımız kalemleri yine aynı hatayı yapıyor. Türkiye’nin küresel başkentlerle ilişkisini yurtdışında çıkan yazı ve analizlere dayanarak okuyor. Ne yazık ki hala kendimize has bir fikrimiz yok.

Oysa kendimize has bir fikrimiz olsaydı şu basit gerçeğin farkına varırdık: Batı basınında çıkan her makale özellikle Beyaz Saray’ın görüşünü yansıtmıyor. Batı basınında çıkan her görüşün altına Obama imza atmıyor. Hatta Pentagon’un Türkiye’ye yaklaşımıyla Beyaz Saray’ın yaklaşımı arasında nüans farkı bulunuyor. Elbette bunlar Türkiye’den sağlıklı bir şekilde görülmeyebilir. Ancak Ergin ve Birand gibi güçlü kalemlerin Türkiye’de masa başında yaptığı yanlış yorumları okumak Türk matbuatının geleceği açısından hüzün verici…

İşin aslı şu: Bizim matbuat ne ABD’deki, ne de dünyadaki gelişmeleri doğru okuyabiliyor. Deniyor ki Washington Türkiye’nin İsrail ve İran tutumundan rahatsız. Bu yanlış. Olsa olsa Washington, yani beyaz saray, Ankara’nın İran politikasından rahatsız olur. Bunu söyleyenler var… Örneğin Ceyda Karan… ya da Nuray Mert… Onlar diyor ki Türkiye’nin İsrail’e yönelik politikaları uluslar arası politikalarla örtüştüğü için sorun olmaz. Ancak İran politikasında pürüz çıkacak diyorlar. Washington’dan bakılınca Mert ve Karan’ın Birand ve Ergin’den daha güçlü bir şekilde gerçekleri gördüğü anlaşılıyor. Ancak onların da eksikleri var. O eksiklikleri biz tamamlayalım…

Obama, Türkiye’nin İsrail politikasından rahatsız olmaz. Çünkü Obama’nın İsrail yaklaşımıyla Türkiye’nin İsrail yaklaşımı örtüşüyor. Obama Türkiye’nin Ortadoğu yaklaşımından rahatsız olmaz. Çünkü Obama’nın Ortadoğu politikasıyla Türkiye’nin Ortadoğu politikaları paralel. Bakın ABD Dışişleri Bankalığı yakın doğu işlerinden sorumlu dışişleri bakan yardımcısı Jeffrey Feltman daha dün açıklama yapıyor ve şunu söylüyor: Türkiye Orta Doğu’da güçlü, giderek artan ve olumlu bir rol oynuyor. Adam olumlu sözcüğünün altını kalın bir şekilde çiziyor, bu açıklamayı daha dün yapıyor. Beyaz Saray daha ne desin? Bu arada Hillary Clinton da soluğu Erdoğan’ın ardından Pakistan’da alıyor. Gündemlerin, konuşulanların farklı olduğunu mu sanıyorsunuz?

Peki, Türkiye’nin İran politikasından Obama rahatsız olur mu? Bizce olur. Olur ama bu iki ülke arasında krize neden olur mu? Ergin ve Birand kızacak ama bu sorunun yanıtı hayır. Çünkü her iki isim de Obama’nın dışpolitika yaklaşımını bilmiyor, öğrenmek istemiyor. Hala sanıyorlar ki Beyaz Saray, soğuk savaş sonrası ya da Bush dönemi ilkeleriyle hareket ediyor. Bu şekilde düşünen Türk matbuatı mensuplarına Washington’dan bir hatırlatma yapalım…

Obama’nın başkanlığının ilk günleriydi… Obama’nın dışpolitika takımını oluşturan bir düşünce kuruluşu Zbigniew Brzezinski’nin himayesinde Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğiyle ilgili bir rapor hazırladı. O rapor üzerinde tam bir yıl çalışıldı. Washington’da Obama’nın Türkiye ilişkileri çerçevesini o raporun çizdiği söylenir. Hatta Obama’nın ilk ziyaretlerinden birisini Ankara’ya yapması bu zaviyeden okunur. Peki, o rapor ne diyordu? O rapor Obama’ya şunu söylüyordu: Türklerin kalbini çok kırdık, onurlarını zorladık. Bundan sonra çok dikkatli olmalıyız. Türkiye ile Irak’ta yaşadıklarımızdan sonra çıkar noktamız şu: Ankara ile menfaatlerimizin örtüştüğü alanlarda maksimum işbirliği yapacağız, çıkarlarımız örtüşmediği alanlarda kavga etmeden her iki tarafın çıkarını gözetecek bir sonuç yakalamaya çalışacağız.

Rapor ortada, Beyaz Saray’ın Türkiye’ye yaklaşımı da… Tüm bunlar açıkken hala Türkiye’de masa başında oturarak kriz devşirmeye çalışanları anlayamıyoruz. Bu Ergin ve Birand gibi iki tecrübeli kaleme yakışmıyor doğrusu. 

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 1,383 defa okundu.