En Sıcak Konular

Dengeler konusunda üçlü şifre

30 Ekim 2009 09:44 tsi
Dengeler konusunda üçlü şifre Türk dış politikasında Batı ekseni değişiyor mu?

İşin sırrı, aynı dil aynı coğrafya

Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nu tanımayanlar Türkiye'nin son 7 yıllık dış politika başarısının sırrını anlayamaz.

Kasım 2002 seçimleri sonrasında dönemin Başbakanı Abdullah Gül'ün dış politika başdanşmanlığına getirilen Ahmet Davutoğlu, 'Stratejik Derinlik' kitabı ile ön plana çıkmış, medyada, akademik çevrelerde ve doğal olarak politik alanda farklı şekillerde değerlendirilmişti. Ama Davutoğlu, Başbakan Gül ile birlikte ilk kez Ocak 2003'te Şam'a oradan da Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve İran'a gittiğinde bazıları çıkıp onu ve doğal olarak hükümetin başı olan Abdullah Gül'ü  hayal peşinde koşmakla suçluyor, bu ve benzeri çabaların sonuçsuz kalacağını  söylüyordu.

TEZKERENİN REDDİ İLK İŞARETTİ
Oysa tarih onları değil Gül ile Davutoğlu'nu sonra da Başbakan olan Erdoğan'ı haklı çıkartacaktı. Çünkü Amerikan işgalini önleyemeyen Gül-Davutoğlu ikilisi 1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesi ile Ankara'nın ne denli bölgesel bir güç haline geleceğinin işaretini o gün vermişlerdi. O işareti anlamayanlar aslında ne Türkiye içi ne de bölgesel gerçeklerin hiçbirini anlamayacak kadar cahil olduklarını daha sonraki süreçlerde gecikmeli de olsa fark edeceklerdi.

Çünkü Gül-Davutoğlu-Erdoğan'ın dış politika ile ilgili olarak öngördüğü her şey doğru çıkmış ve Türkiye başta bu öngörüsüzler olmak üzere hiç kimsenin hayal etmediği ve edemediği kadar önemli bir ülke olarak bölge denklemlerinin tümünde kilit ülke durumuna gelmiştir. Ama AK Parti hükümetine karşı olma mantığı ile hareket ederek bu gerçeği görmek istemeyenler doğal olarak kendi ülkeleri Türkiye'ye haksızlık ediyor. Çünkü Türkiye'nin bu başarısından söz eden dünya medyası, ekonomik ve siyasal çevreleri her zaman Türkiye adını ön plana çıkarmaktadır. Tıpkı yurtdışında başarı kazanan futbol takımları, sanatçıları ve müteahhitleri gibi. Sonuçta bazıları Kürt, Arap, Boşnak (vs) olsa da onlar Türkiye adına bu başarıyı sağlıyor ve onları oralarda herkes Türkiyeli olarak görmekte.

GERÇEK FARKLI
İlle de politikadan bir örnek vermek gerekiyorsa rahmetli
Ecevit'in 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasındaki Amerikan ambargosuna karşı politikası ve bu çerçevede Sovyetler Birliği'ne yakınlaşma çabasını hatırlatmak isteriz. Aynı Ecevit'in 2001 Cenin katliamı sırasında İsrail'i Filistin halkına karşı soykırım ile suçlaması o dönem 'Türkiye'nin İsrail'e karşı savaş ilanı ya da Batı'dan kopma' olarak algılanmamıştı. Belki de Ecevit solcu olduğu için!!!

Oysa içte ve dışta birçok kişi ve çevre, 'İslamcı kökenli' AK Parti hükümeti kurulduğu günden itibaren Ankara'yı Batı'dan koparak Doğu'ya yani Müslüman ülkelere yanaşma çabası içinde olmakla suçlarken, Türkiye gerçeğini hiç bilmediklerini bir kez daha kanıtlıyorlardı. Aslında bu hükümet daha ilk günden başlayarak rahmetli Ecevit'in koalisyon hükümetinin başlattığı reform sürecini hızlandırmış ve AB ile üyelik görüşmelerini başlamıştı.

TÜRKİYE ANLAŞILIYOR
ABD, İsrail ve AB ülkelerinin Türkiye'ye bakış açısında ve AK Parti hükümeti ile  bir sorunu varsa o da onların problemidir ve nitekim geç de olsa bunu anlamışlardır. Aksi takdirde son 2-3 yıllık gelişmelerin hiçbirinin anlamı olmayacaktır. Çünkü son 2-3 yıllık döneme bakıldığında yalnız İstanbul'da onlarca bölgesel ve uluslararası toplantılar düzenlenmiş, bu toplantılara katılan tüm siyasi, ekonomik, sosyal liderler Türkiye'nin her alanda büyüklüğünü anlamış ve bunu resmen deklare etmişlerdir.

Yani bir zamanlar bir gazeteci olarak beni bile 'AK Parti hükümetine Türkiye'yi Suriye ve Arap ülkelerine yakınlaştırmak, İsrail ile ABD'den uzaklaştırmak' için bazı telkinlerde bulunmakla suçlayanlar daha 2003'te Gül-Davutoğlu ikilisini hayal görmekle suçlamıştı. Şimdi ise aynı kişiler hükümetin dış politika başarısından söz ederken Türk ya da Türkiyeli olmanın gururunu yaşıyorlar.

GÜVEN VERİYORUZ
Durum böyle olunca Türkiye dış politikada başarıdan başarıya koşmaktadır. Elbette 50-60 yıllık dış politika olumsuzluklarını gidermek ve bu sürecin tüm klasik alışkanlıklarından kurtulmak ve yeni kriterlerle yeni ilişkiler kurmak pek kolay olmamış ve olmayacaktır. Yani nasıl ki; Türkiye'nin yeni dış politikasına karşı olanlar olduysa bölgesel ülkelerde de Türkiye'nin bölgesel rol ve etkinliğine karşı olanlar olmuş ve hala var. Ama her şeye rağmen Türkiye kısa bir sürede çok ama çok şey başarmıştır.

Bunun da bana göre birçok nedeni var. Bu nedenlerin en önemlisi Türkiye'nin kendisi olması ve karşı tarafa güven vermesidir.

Çünkü kim ne derse desin Cumhuriyet'in her alanda tüm kazanımları Türkiye'yi kendi çevresinde yani Arap ve Müslüman ülkelerinden farklı bir ülke haline getirmiş, bu farklılık bölge halklarının ilgisini çekmiş ve Gül-Erdoğan-Davutoğlu'nun işini kolaylaştırmıştır.

Güven konusuna gelince; Gül-Erdoğan-Davutoğlu üçlüsü karşı tarafla konuşurken klasik diplomat olarak değil de ortak coğrafyayı paylaşan insanlar olarak konuşma beceri ve başarısını gösterdiler. Bunun da kanıtı Başbakan'ın son İran gezisinde çok somut ve net olarak görülmüştür.

İRAN ANLADI
Daha önceki iki Tahran gezisinde istediğini tam olarak alamayan Erdoğan üçüncü gezisinde tam da olmazsa %80 başarı ile dönmüştür. Çünkü Türkiye'yi kendine rakip gören İran ve onun dini liderleri geç de olsa şu gerçeği anladı: Türkler samimi, dürüst ve güvenilir insanlar. Türkiye'nin de bölgede hiçbir özel ajandası yoktur.

Bu gerçeği daha önce fark eden diğer ülkeler, Türkiye ile çok daha hızlı ve güçlü ilişkiler geliştirerek Türkiye gibi onlar da çok şey kazandı.

Türkiye, İslam Konferansı Genel Sekreterliği'ne ve BM Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilmiş, Başbakan Erdoğan Arap liderler zirvesine davet edilmiş, Ankara, Arap Birliği ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ile stratejik işbirliği anlaşması imzalamış, bölgenin tüm konu ve sorunlarında taraf olmuştur.

Hüsnü Mahalli



Bu haber 543 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,741 µs