Komplo belgesine zaman sulandırması

29 Ekim 2009 08:26 tsi
'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın ortaya çıkmasının ardından belgenin içeriğinden çok zamanlaması için başlatılan tartışmalar tepki topluyor...

Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu: Esas ile usul birbirine karıştırılmamalı. 'Belge neden önce basına sızdırıldı' deniliyor. Bu ayrı bir konu. Bununla ilgili savcılar gereğini yapar. Belgenin ortaya çıkartılması ve belgenin içeriğinin doğru olduğunun tespit edilmesi önemlidir. Belgenin aslının ortaya çıkarılması ve sorumlularının cezalandırılması Türk demokrasisi açısından büyük önem taşıyor. Bunun ortaya çıkartılması Türkiye- ’de asker ve sivil ilişkisini ve darbeler meselesini kökünden çözecek önemli bir adımdır. İçeriğinin sızdırılması ayrı bir suçsa onunun gereği yapılmalı. Ama belgenin özü hafife alınmamalı. Belgenin özünü hafife almaya ve sulandırmaya yönelik manevralar yapılıyor. Bu belge ilk tartışıldığında fotokopi olduğu için üzerinde işlem yapılamadı. O zaman ben 'Belgenin aslı ortaya çıkarsa kimse şaşırmasın' dedim. Fotokopisi varsa aslı da vardır. Bunun üzerine samimiyetle giderek asker sivil ilişkilerindeki önemli adım atılmalıdır. Kimse bu belgenin üzerine yatmaya çalışmasın.

Felaket planı yapmışlar

Radikal Gazetesi Yazarı Oral Çalışlar: Kimi belgenin zamanlamasını, kimi siyasi boyutunu kimi askeri boyutun tartışıyor ama sonuçta meşru iktidarı devirmeye ve toplum içinde çatışma yaratmayı amaç edinen bir belge var ortada. Tartışılması gereken bu belgenin nasıl hazırlandığı ve hesabının nasıl sorulacağıdır. Biri zamanlamasını biri siyasi yanını. Bütün bunlar cuntacı bir grubun varlığını ortadan kaldırır mı? Önemli olan belge var mı yok mu? Orgeneral düzeyindeki kimi komutanlar, meşru hükümeti ortadan kaldırmak için bir felaket planı yapmışlar. Bunun teferruatın tartışmanın anlamı yok. Tüm bunlar topu taca açmaktan başka anlam taşımıyor. İmzanın doğrulanmasıyla birlikte kimi generallerin darbenin sorumlusu olduğu ortada. Bu duruma göre, yasal iradeye ve topluma karşı provokatif eylemler yaparak iktidara gelmek isteyen örgütlenmeler vardır. Bunlar lağvedilerek hesap vermelidir. Önemli olan da nasıl hesap verecekleridir?

Genelkurmay ciddiye alsaydı...

Radikal Gazetesi Yazarı Avni Özgüler: Hiç şüphesiz bu belgenin içeriği önemlidir. Şu zamanda ortaya çıktı, bu zamanda ortaya çıktı deyip bunun üzerinde spekülasyonlar yaparak, bu mantığın altından bir şeyler aramak aslı kaybetmektir. Ben belgenin mahiyeti ve ortaya koyduğu tablonun değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun ötesi safsatadan ibarettir. İlk ortaya çıktığı zamandan beri 4.5 ay zaman geçti. Bu süre zarfında Genelkurmay’ın bir iç soruşturma yapıp başbakana bilgi verilmesi gerekirdi ama bunu yapılmayıp kimin sızdırdığının peşine düşülmesi ve o günden bu güne mesele unutulsun tarzında bir yaklaşım benimsenmesi çok büyük hatadır. Kağıt parçası denmeyip ciddiye alınsaydı bugün daha farklı şeyleri tartışır olurduk.

Cuntanın varlığı ortaya çıktı

MAZLUMDER Başkanı Faruk Ünsal: İçeriği tartışılmıyor da, zamanlaması ve neden basına sızdırıldığı tartışılıyor. Kesinliği adli tıp tarafından ispatlanmış bir belgenin tabii ki içeriğini tartışacağız. Devleti dış düşmanlardan korumak için çalışması gereken ordunun içinde bir cuntanın varlığı ortaya çıktı. Genelkurmay’ın bundan haberi yoksa vahim, haberi varsa da vahim. Bu son gelişme, Türkiye’nin çok önemli bir güvenlik tehdidi ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bunun farkına varmamak, belgenin içeriğini anlamak demektir.

Zamanı tartışmanın anlamı yok

İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan: Bu belgede yazılanlara göre, hükümete karşı bir eylem planının olduğu ortada. Bunun zamanlamasının tartışılması doğru değil. Siyasilerin belgenin kamuoyuna yansımama zamanıyla ilgili açıklamalarını samimi bulmuyorum. Demokratik parlamenter sistem varlığını koruyacaksa, askerin siyasetten ve sivil iradeye müdahaleden elini çekmesi gerekir. İlk kez böyle bir belgenin varlığı ispatlandı. Suçlular hakkında yargının harekete geçerek şüphelileri cezalandırması gerekiyor.

Baykal söyleminin arkasında durmalı

Baykal belge gündeme ilk geldiğinde 'Belge yanlışsa durum kötü, eğer doğruysa daha kötü' dedi. Baykal 5 ay önceki söyleminin arkasında durması gerekir. Belgenin gerçek aslı ortaya çıkınca bunun niye böyle geciktiğini araştırmak yerine kimin verdiği, kimin servis yaptığı incelemek yerine Baykal, 5 ay önce söylediği sözün arkasında durmalıdır. Belgenin aslı ortaya çıktığına göre millet iradesine karşı olan bu belge için Meclis'te partiler başta olmak üzere bütün partilerin karşı durması gerekir. AK Parti'nin, millete karşı olan planla ilgili tavrı nettir. Başbakanımız 'Belge yanlışsa vahim doğruysa daha vahimdir' açıklaması yapmıştı. Şimdi belgenin doğru olduğu raporlarla ortaya çıkmaktadır. Bir yargıya güveniyoruz. Yargının gereğinin yapacağını ümit ediyoruz. Kimse belge üzerinden siyaset yapmaya ve belgeyi sulandırmaya çalışmasın. Belgenin neden geç ortaya çıktığı veya basına neden sızdırıldığı gibi teferruatlar üzerinde durmak yerine içeriği değerlendirilsin.

bugün

Bu haber 386 defa okundu.