En Sıcak Konular

Leyla Zana: Barışa çok yakınız

26 Ekim 2009 20:04 tsi
DEP'in Diyarbakır eski Milletvekili Leyla Zana, DTP dahil bütün siyasi partilere seslenirken, 'Belki hiç olmadığı kadar barışa yakınız' şeklinde konuştu.

Kapatılan DEP'in Diyarbakır eski Milletvekili Leyla Zana, DTP dahil bütün siyasi partilere seslenirken, “Belki hiç olmadığı kadar barışa yakınız. Bu aşamada en çok ihtiyacımız olan şey, cesaret, mantık ve sağduyudur. Siyasi partiler, barışın umudunu seçim hesapları ve oy kaygılarına feda etmemelidir. Çünkü bir barış umudunun daha yitirilmesine kimsenin tahamülü kalmamıştır” dedi.

Cezaevinden 2004'te çıktıktan sonra röportaj isteklerini kabul etmeyen Leyla Zana bugün basın toplantısı düzenledi. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde konuşan Zana, “Bugün Türkiye'de barış içinde ve bir arada yaşamaya verilen şansı değerlendirmek için karşınızdayım” dedi. Zana, barışa sürecine katkı sunmanın herkes için vicdani sorumlululuk olduğunu, kendisinin de bu doğrultuda tüm kesimleri akli selime davet etmek istediğini söyledi. Leyla Zana, “Hepimiz zor bir dönem içinden geçiyoruz. Böyle zamanlarda yaşanması muhtemel gerilimleri ancak birbirimizi anlayarak sabır ve sağduyuyu öne çıkararak aşabiliriz. Hep birlikte görüyoruzki meydana gelen gelişmeler umudun yanına kaygı ve endişe de yaratmaktadır. Benimde bir tarafım çok umutlu bir tarafım ise endişe ve kaygı taşıyor” dedi.

Leyla Zana, onca acıya rağmen bu coğrafyada yaşayan halkların birbirlerini düşman olarak görmediklerini ispatladıklarını için umutlu olduğunu belirtirken, şöyle devam etti:
“Bugün ortak değerleri etrafında kenetlenme iradesini ortaya koyuyorlar. Geçmişin acıları yerine, geleceğin umudunu yaşatma fırsatını yakaladığımız tarihin bu anında bize yol gösterecek olan sağduyunun sesidir. Aynı zamanda kaygılıyım. Çünkü, bu acıların yüreklerde hâlâ çok taze olduğunu biliyorum. Çektiğimiz acıların hiç bir zaman hafiflemeyeceğini elbette farkındayım. Savaş, acıtır, kanatır, dağıtır, parçalar, yok eder. Bunu hep birlikte yaşadık. Hiç kimse ötekinden daha çok ya da daha az acı çekmedi. iki taraf da telefisiz acılar yaşandı. Herkesin acısını hisediyer ve paylaşıyorum. Ancak, bu yolla birbirimizi anlayabileceğimize inanıyorum. Aksi halde ne dökülen gözyaşı dinecektir, ne de olası tehlikelerin önüne geçilebilecektir. Gelin hep birlikte barışın kazananları olalım.”
Leyla Zana, savaşta acı çeken Türkiye'deki ailelere seslenmek istediğini anlatırken “Bugün ‘dur' dediğimiz şey, hem ihma, hem inkar, hem de isyan olmalıdır. Tercihimizi yaşamaktan ve yaşatmaktan yana kullanmalıyız. Bu nedenle hepimiz demoktratik ve adil bir yöntemi sorunun çözümü olarak benimsemeliyiz. Bu ortak çıkarlarımızın gereğidir. Bu ülkede yaşayan halkların ortak çıkarı, farklı kimlikleri tanıyan, sayan ve koruyan bir anlayıştan geçmektedir. Bu anlayış bu ülkenin birliğini ve bütünlüğünün garantisidir. Hepimizin yüreği yangın yerine dönüştü” dedi.

Eski milletvekili Leyla Zana, hiç olmadığı kadar barışa yakın olduklarını, bu aşamada en çok ihtiyaç olan şeyin cesaret, mantık ve sağduyu olduğunu anlattı. Zana, siyasi partilerin, barışın umudunu seçim hesapları ve oy kaygılarına feda etmemesi gerektiğini vurgularken şöyle devam etti:
“Çünkü bir barış umudunun daha yitirilmesine kimsenin tahammülü kalmamıştır. İçinde bulunduğumuz süreç oldukça önemli ciddi ve bir o kadar yakıcıdır. Bunun kavrayamayan herkes kaybedecektir. Bunu kavrayan ve süreci başlatan muhataplar ise, kamuoyu desteğinin arkalarında olduğunu bilmelidir.”

HER HALKIN KENDİNİ İFADE BİÇİMİ FARKLI
Basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Leyla Zana, Kandil Dağı ve Mahmur Kampı'dan gelen 34 kişi için gösterilen tepkiler üzerine bir soruya, “Her halkın kendisini ifade etme biçimi farklıdır. Sosyal ve kültürel olarak bu halkın farklı olduğunu zaten 10 yıllarca dile getirildi. Hep bunun mücadalesi sürdürüldü. Bu farkılılkları bu temelde değerlendirmek gerekiyor, her toplum her topluluk kendisini farklı ifade edebilir. Bunu çok çok abartarak, biçime takılarak özü gözden kaçırmamıza neden olmamalı. Önemli olan özdür, herkes belli bir noktaya gelmiş ortak paydalarda buluşmuştur. O nedenle biçime çok takılmanın anlamsızlığını inanıyorum. Umutluyum, umutlarımı hep büyütüyorum. Çünkü umutsuzluğun kimseye bir şey kazandırmayacağı inancını taşıyorum” dedi.

“SÜREÇ İYİ KOORDİNE EDİLEMEDİ”
Leyla Zana, sürecin iyi koordine edilemediği için aksaklıklar çıktığını öne sürdü. Zana, birilerini suçlayarak sorunun çözülemeyeceğini, sorunun, AK Parti ve DTP'ye ait olmadığını Türkiye'deki her bireyin sorunu olduğunu belirtti. Zana, “Kişisel ya da grupsal kaygılarımızı bütünleştirmemiz lazımdır. Sürecin dilini medya oluşturabilir. Medya ortak dil üzerinde konuşabilir. Medyaya bu konuda büyük görev düşüyor. Önemli olan birlikte yaşama iradesiydi. Yıllarca ‘ülke bölünüyor' denildi, bölünemeyeceği ortaya çıktı. Bir şansımız var bunu elimizin tersi ile itmeyelim” diye devam etti. Kendisini ‘toplumun vicdanı' olarak gördüğü için konuştuğunu söyleyen Zana, “Çünkü her iki tarafın acısını biliyorum. Vicdanımın emrettiğini yerine getiriyorum” dedi.

Zana, herkesin, Kürtler'in, PKK'nın, Genelkurmay'ın da değiştiğini savunurken “Hayatın akışı karşısında hiç kimse ‘değişemem' diyemez. Güzel ve anlamlı bir süreç vardır. Gerilim kimseye yarar getirmez. Bir tek insanın tırnağı kanamamalı diye düşünüyorum. Avrupa'dan gelişleri ertelenen grubun geleceğine inanıyorum. 2 yıldır Avrupa’da dolaşıyorum. Avrupa'da yaşayan bütün Kürtler özgür ve onurlu bir barış ile ülkelerine dönmek istiyorlar” diye konuştu.

Zana, CHP ve MHP'nin sürece anlam yüklemek istemediğini ileri sürerken “Sayın Bahçeli makul bir insandır. Sayın Deniz Baykal'ı da tanırım yıllardır Türkiye’nin demokratikleşmesi için çaba içerisindedir. Benim istediğim sadece bu konu ile ilgili siyasi kaygılardan uzak bir duyarlılık ve uslup göstermeleridir” dedi.

dha



Bu haber 637 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,925 µs