güvenemez | " /> güvenemez | "/>

En Sıcak Konular

İsrail Türkiye'ye güvenemez

23 Ekim 2009 11:10 tsi
İsrail Türkiye'ye güvenemez Türkiye ile ilişkilerinin analiz edildiği İsrail Gazetesi başyazısında, İsrail'in kurusa da Türkiye'nin suyuna güvenemeyeceği gibi çarpıcı açıklamalara yer verildi.

İsrail kuruyor. Yaklaşan kış bizi olağanüstü yağış sürpriziyle mutlu etse bile, son altı yılın su açığını kapatmaya muhtemelen yetmeyecek. Ve son 10 yıldır art arda gelen hükümetlerin affedilemez tembelliğinden dolayı, şimdi vahim su kıtlığını tek bir gecede gidermek için dişe dokunur hiçbir şey yapılamaz. Bu olgunları göz önünde bulunduran hükümet en azından geçici bir çözüm arayışında. 10 yıl öncesinde Türkiye’den su ithal etme fikri üzerinde ciddi ciddi duruluyordu, fakat kapsamlı bir plana dönüşmedi hiç. Bu fikir şimdi tekrar gündemde.
Türkiye alternatifinden kaçınmak için daima zorlayıcı sebepler söz konusuydu. Bu seçenek, bilhassa suyu tuzdan arındırma altyapısına yönelik anlaşılmaz biçimde ertelenen yatırımla (ki bu yatırım suyu anında tüketmek yerine uzun vadede bizi gayet iyi bir duruma getirecekti) kıyaslandığında pahalıydı ve hâlâ pahalı. Ve hiçbir zaman açıkça söylenmese de, arka planında bir güvenlik endişesi taşıyordu: Türkiye seçeneğine karşı çıkmanın esas mantığı, İsrail’in kendi kendine yeterliliği ilkesine tümüyle aykırı olmasıydı.

Güvensizlik ikiye katlandı
İsrail kuruluşundan bu yana kuşatılmış, ölüm kalım mücadelesi veren bir ülkeydi. Bu yüzden İsrail’in ilk günlerinden itibaren, tarım ve gıda üretimi de dahil her alanda kendi kendine yetmeye ağırlık verildi. Bu bağlamda, su gibi hayati bir madde üzerinde yabancı bir ülkenin kontrolü fikri, o tedarikçi ne kadar güvenilir olursa olsun, düşünülemezdi.
Ve İsrail’in Türkiye’yle stratejik ittifakının altın çağında bile, ortaklığın güvenilirliğinin kesinlikten uzak olduğu düşünüldü. Yüzeyin altında, ittifakı kuşatan bir kuşku halesi daima var oldu; İsrail’i kaynakların en hayatisi olan su konusunda Türkiye’ye bağımlı hale getirecek her girişime derin bir kaygıyla bakıldı. Türkiye’nin halihazırda giderek artan İsrail karşıtı yaygarası bu endişeleri ikiye katladı. İlişkilerin nispeten iyi gittiği yıllarda rahatsızlığa yol açan fikir, Türkiye’nin sınırları dahilindeki ortak bir NATO tatbikatından İsrail’i dışlamasının, Suriye’yle yakınlaşmasının ve Gazze’ye yönelik Dökme Kurşun Operasyonu’na bitmek bilmeyen ağır eleştiriler yöneltmesinin yanı sıra, devlet televizyonunda İsrail askerlerini Arap çocuklarını pervasızca vururken ve daha bir sürü canilik yaparken gösteren Ayrılık adlı şok edici derecede berbat bir dizinin yayımlanmasının ardından iyice kabul edilemez bir noktaya geldi.
Bütün bu gelişmeler, kötüleşen ticaret ilişkileriyle birlikte elle tutulur bir hal de kazanıyor. Dökme Kurşun Operasyonu’ndan bu yana artan sayıda Türk şirketi İsrail mallarına ve hizmetlerine ödeme yapmaktan kaçınıyor. Türk borçları yüzde 90 gibi muazzam bir oranda arttı ve şu an 40 milyon dolara ulaştı. Türk bankaları işbirliği yapmıyor. Bu da İsrail’in Türkiye’ye büyük kısmı metal, kimya ve plastik ürünlerinden oluşan ihracatının son dokuz ayda yüzde 40 azalmasına yol açtı. (İsrail’in ekonomik krize bağlı olarak başka ülkelere ihracatındaki düşüş yüzde 22.)
Bu arada İsrailli tatilciler de Türkiye’nin güzelliklerine ilgilerini hızla kaybediyor. Geçmişte üyeleri için Türkiye’ye seyahat paketleri organize eden İsrail sendikaları, son derece popüler bir tatil kenti olan Antalya’yı boykot edeceklerini açıkladı. Sendikalar Türkiye’ye giden İsrailli turistlerin en az yarısını oluşturuyor. İsrailli aileler rezervasyonları iptal etmek sıraya giriyor ve Türk Havayolları’ndan kaçınıyor. Sade kahve harmanını müşterilerine ‘İstanbul Coffee’ adıyla sunan İsrailli bir kafeterya zinciri Türkiye’nin hasmane tavırlarını protesto etmek için bu ürünü kaldıracak kadar ileri gidiyor.

Su arıtma kapasitemizi güçlendirelim
Böyle bir iklimde, hükümetin son haftalarda olan bitenleri görmezden gelip su ihtiyacımızın önemli bir bölümünü, en kibar ifadesiyle güvenilmez bir kaynak olarak nitelenebilecek bir ülkeden tedarik etmeyi ciddi ciddi düşünmesi sorumsuzluk ve gariplik olacaktır.
İsrail bugüne dek Türkiye’den su almadan idare etti ve gelecekte de idare etmek zorunda kalacak. İsrail’e karşı kara çalma ve hakaret yoluna girmiş bir rejimin acil durumlarda vanayı kapatmayacağı varsayımı üzerine kumar oynamak gerçek bir çaresizlik emaresi olacaktır. Her şey bir yana, Türk seçeneğinin şimdi tekrar gündeme gelmesi bile, son yıllarda tuz arıtma kapasitemizi artırmaktaki başarısızlığımızın ve büyük ihtiyaç duyduğumuz tuz arıtma tesislerimizin yapımını acilen hızlandırmamız gerektiğinin altını çizmeli. (İsrail gazetesi, başyazı, 21 Ekim 2009)

 



Bu haber 683 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,526 µs