En Sıcak Konular

Erdoğan'a açık açık ültimatom verdiler

20 Ekim 2009 09:42 tsi
Erdoğan'a açık açık ültimatom verdiler "Erdoğan, kendisini bir yangının içinde bulabilir"

Cengiz Çandar / Radikal'deki köşe yazısından ilgili kısım

Türkiye için 'eksen kayması' söz konusu mu?

...

Türkiye’nin geleceğe yönelik olarak ‘eksen kayması’ndan gerçekten söz edilebilir mi? Bu, doğru mu?

***
Tayyip Erdoğan ‘yok’ diyor.
Yok mu?
Avrupa Birliği yollarına ‘mayın’ döşenirken ve katılım müzakerelerinin bir sürü faslı -özellikle Sarkozy nedeniyle- tıkalı, dolayısıyla AB kapıları büyük ölçüde kapalı görünürken, yapı taşları tam yerli yerine oturmamış olsa bile, bir ‘Mezopotamya Birliği’nin temelleri atılıyor gözükürken, ‘eksen kayması’ görüntüsünün hiç olmadığından söz etmek de kolay değil.

Bununla birlikte, Türkiye’nin ‘Ortadoğu açılımı’nın dinamiklerini de iyi değerlendirmek gerekiyor. Türkiye, büyüyen ve kabının dışına taşmaya mecbur ekonomisinin itmesiyle ‘küresel dünya’da ‘mahallesi’nin içinde ön alıyor. Sadece Ortadoğu’da değil, Kafkasya ve Balkanlar’da da. Örneğin, ‘Ermenistan ile normalleşme’yi bu ‘büyük fotoğraf’ın dışında düşünmek doğru olmaz. Keza, bundan 10 yıl önce akla gelemeyecek bir girişime, Bosna-Hersek ile Sırbistan arasında bir tür ‘arabuluculuk’ rolüne soyunmasını da yine bu ‘dinamikler’in kılavuzluğunda anlamak gerekiyor.

Ortadoğu, kuşkusuz, Türkiye’nin içinde bulunduğu geniş ve ‘eski Osmanlı’ mahallesinin tam orta yerinde bulunuyor; zira Ortadoğu, uluslararası siyaset gündeminin de ‘sıklet merkezi’ konumunda.
Burada rol oynamaya kalktığınız vakit, bir yandan Suriye üzerinde etkili olabilmeniz, diğer yandan Irak’la olağanüstü yakınlaşmanız halinde, İsrail ile bugüne dek sahip olduğunuz ilişki kalıbını aynen koruyabilmeniz, özellikle Gazze’de olup-bitenlerden ve Netanyahu-Lieberman ikilisinin İsrail iktidar denklemi oluşturmasından sonra pek kolay iş değil.

Türkiye’nin ‘bölgesel güç merkezi’ olması, yakın tarihin geleneksel iki bölgesel güç merkezi İsrail ile İran’dan farklı bir konuma yerleşmesiyle mümkün olabilir. Bu da, hem Suriye ve hem de Irak ile ‘özel’ yakın ilişkileri gerekli kılıyor.

‘Mezopotamya Birliği’ gerçekleşebilir veya gerçekleşmez başka şey ama buna yönelmek dahi, İsrail ile ilişkilerin içine girdiği seyre yol açmak zorunda.
Olan da bu.

Avrupa Birliği, adı var kendi yok bir ‘ortak dış ve güvenlik politikası’na sahip olamadıkça, Tayyip Erdoğan’ın “Biz, AB’ye yük olmak bir yana, üzerinden yükü alıyoruz” saptaması anlam kazanıyor. AB, Türkiye üzerinden Ortadoğu’da ve enerji nakil yollarında bir imkân sahibi olabilecek.
Bu nedenlerle, Avrupa, Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolünü ‘eksen kayması’ kuşkularına rağmen engelleyebilme kapasitesine sahip değil.

Burada ‘belirleyici’ olacak olan ABD’nin yaklaşımı. ABD ile Türkiye arasında özellikle bir ‘çıkar örtüşmesi’nden söz ediliyor. Bunun üzerine gölge düşürecek olan, şu dönemdeki, belki de tek ve en önemli şey, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki bozulma.

Bu konunun çok kısa gelecekte, Washington’da Barack Obama ile Tayyip Erdoğan arasındaki görüşmelerde gündemin tepesine oturacağına kuşku yok.
***
Strobe Talbott, Bill Clinton’un en yakın arkadaşı olarak bilinir. Onun başkanlık döneminde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı idi ve özellikle Rusya’dan sorumluydu. Martin Indyk ise Amerikan tarihinin İsrail’de iki kez büyükelçilik yapmış olan ve Clinton’un ikinci döneminde Ortadoğu’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı sıfatını

taşıyan yetkilisi. Şu sıra ilki Brookings’in Başkanı, diğeri Başkan Yardımcısı ve her ikisi de Hillary Clinton’un çok yakınında.

Martin Indyk, dünkü toplantıda yanından oturan bana, üzerinde ismi yazılı kâğıdın arkasına bir not yazıp uzattı.

Nota göz attığımda şu iki satırı okudum: “Erdoğan, Washington’a geldiğinde, İsrail konusunu
nasıl ele alacağını düşündü mü? Bir yangının içinde kendisini bulabilir.”

Toplantı sonrası konuştuk. Sorun, Türkiye ile Ortadoğu’da birçok çıkarı kesişen Obama yönetiminde değil. Zaten, Strobe Talbott, toplantıda Obama’nın dünyada popülerlik oranında yüzde 10’un altında bulunduğu iki yerden birinin ve birincisinin İsrail olduğunu söyledi. Sorun, Kongre’de.
İki toplantıda karşılaştığımız Amerikalılar, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki bozulmanın en tehlikeli noktaya çok yaklaştığını, Tayyip Erdoğan’ın ‘artık biraz geri adım atması gerektiğini’ söylediler. Başbakan’a yakın unsurlar ise ‘Bu karşılıklı olmak zorunda’ dediler.

Önümüzdeki günlerin Türkiye’nin dünyadaki yeri açısından hayli ‘meraka değer’ ve ‘heyecanlı’ günlere gebe olduğumuzu fark ediyorum.
Bağdat’ta, Bağdat dönüşü yolunda ve İstanbul’da son günlerin verdiği ‘mesaj’ bu. Devam edeceğiz...



Bu haber 1,987 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,247 µs