En Sıcak Konular

Yazar Ergun Göze bugün defnediliyor

13 Ekim 2009 10:36 tsi
Gazeteci yazar Ergun Göze, İstanbul'daki evinde rahatsızlanarak vefat etti. Evli ve üç çocuk babası Göze, son olarak Boğaziçi Yayınları'nın editörlüğünü yapıyordu. Ergun Göze'nin çok sayıda kitabı da bulunuyor.

Yazar Ergun Göze bugün defnediliyor Başbakan Göze için başsağlığı mesajı Kadıköy'deki evinde bugün rahatsızlanarak hayatını kaybeden Göze'nin cenazesi, yarın öğlen Merkez Efendi Camisi'nde kılınacak cenaze namazının ardından, Merkez Efendi Mezarlığı'nda toprağa verilecek.

1931 yılında Sivas'ta dünyaya gelen Göze, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladı.

Çorum Lisesi'nden sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1957'de bitiren Göze, bir kaç arkadaşıyla birlikte Babıali Yayınevi'ni kurdu.

Daha sonra serbest avukatlık yapmaya başlayan Ergun Göze, basın hayatına Mümtaz Turhan'ın çıkardığı ''Ölçü'' dergisiyle girdi.

Daha sonra kitap haline getirilen, ''Meşhurların Son Sözleri'' yazıları, 1961'de Son Havadis gazetesinde yayımlandı. Göze, fıkra yazarlığına 1965'te Babıali'de Sabah gazetesinde başlayıp, 1969'da Tercüman'da devam eti.

1988 yılında Türkiye gazetesinde fıkra yazarlığına başlayan ve iki sene devam eden Göze, TGRT'de haber yorumculuğu yaptı.

Evli ve üç çocuk babası Göze, son olarak Boğaziçi Yayınları'nın editörlüğünü yapıyordu.

Ergun Göze'nin çok sayıda kitabı da bulunuyordu.

ERGÜN GÖZE: GAZETECİLİK, YAZI HAYATI BİR MİKROP GİBİ İNSANIN İÇİNE GİRDİ Mİ, BİR DAHA ÇIKMAZ. BEN DE, GAZETECİLİĞE BİR FİKİR İÇİNDE OLDUĞUM İÇİN, O FİKRİN ÇOK SALDIRIYA VE HAKSIZLIĞA UĞRADIĞINI GÖRDÜĞÜM İÇİN GİRDİM

İstanbul'da geçirdiği rahatsızlık sonucu vefat eden Ergun Göze, Anadolu Ajansı'na, ''Yaşasın Hatıralar'' kitabını değerlendirirken, gazetecilik ve yazı hayatının, ''bir mikrop gibi insanın içine girdi mi, bir daha çıkmayacağını, kendisinin de gazeteciliğe bir fikir içinde olduğu, o fikrin çok saldırıya ve haksızlığa uğradığını gördüğü için girdiğini'' ifade etmişti.

Kitabına ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Göze, Babıali'de geçen 50 yılını derlediği ''Yaşasın Hatıralar'' adlı kitabı hakkında bilgi vermiş ve böyle bir kitap çıkarmak gibi bir niyetinin olmadığını, eşinin ısrarıyla anılarını yazdığını, ardından damadı ve torunlarının bir sürpriz yaparak bu kitabı bastırdıklarını anlatmıştı.

Kitapta Babıali'de geçen 50 yılını irdeleyen Göze, ''Gazeteciliğe pek şuurlu başlanmaz. Kendiliğinden olur'' diyerek, şunları kaydetmişti:

''Gazetecilik, yazı hayatı bir mikrop gibi insanın içine girdi mi, bir daha çıkmaz. Ben de, gazeteciliğe bir fikir içinde olduğum için, o fikrin çok saldırıya ve haksızlığa uğradığını gördüğüm için girdim.''

Yaptığı röportajlar dolayısıyla bir çok insanla, fikirle ve ülkeyle tanıştığını dile getiren Göze, gazeteciliğin insanın ufkunu açan bir meslek olduğunu ifade etmişti.

Yıllarca gazetede yazı yazmasının en önemli nedeninin, kendisini hiçbir zaman bırakmayan okuyucuları olduğunu da belirten Göze, her zaman okuyucularına layık olmaya çalıştığını anlatmıştı.

Ergun Göze, 1965 yılında Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yapmaya ve ardından 1969'da Tercüman gazetesinde yazmaya başladığını anımsatarak, gazeteciliğe başlamasında etkili olan fikrin, ''Türk milliyetçiliği'' olduğunu söylemişti. Göze, ''Türk milliyetçiliği bir antitedir. Aslında Türkiye'de hiç kimse kimseye Çerkez misin, Avar mısın, Kürt müsün diye sormaz... Batı ise 200 yıldır Türkiye'deki azınlıklarla meşgul, bu tarihi antiteyi bozmaya çalışıyorlar. Osmanlı döneminde 72 buçuk millet bir arada yaşadı'' görüşünü aktarmıştı. 

Yıllar içinde fikirlerinin olgunlaştığını da dile getiren Göze, ''Karşımdakilerin haklı olduğu tarafları da gördüm. Yürüdüğüm yolun, benim çok maddi menfaatim aleyhine olmasına rağmen çok doğru bir yol olduğuna kaniyim'' demişti.

-KADDAFİ'DEN BAYKAL'A ÖZEL UÇAK...-

Ergun Göze, kitabında yer alan ve Libya'da bulunduğu zamanlarda dönemin Maliye Bakanı olan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile arasında geçen bir anekdotu da şöyle anlatmıştı:

''Deniz Baykal benimle elçilikte görüşmek istedi. Halbuki bizim o günlerde siyasi kamplarımız ayrı. Yabancı bir ülkedeyiz. Birisi görüşmek istiyorsa neden reddedeyim? 'Hay hay' dedim. Beni Ergin Konuksever zannetmiş. 'Özür dilerim' dedi. 'Madem siz geldiniz, sizinle konuşalım' dedi. 2 vatandaş gurbette buluşmuş. Anlattı durumunu. Kendisini Kaddafi ile irtibatlandırmıyorlarmış. Ben de 'Sizi burada bekletmelerinde bir şey aramayın. Bunlar devlet değil. Öyle bizim bildiğimiz gibi program, disiplin yok. Zaten Osmanlı'nın nahiyesi burası. İyi insanlar, temiz insanlar. Benim devletimin de bir şerefi var, bunların disiplinsizliğine bırakamazsınız. Bakansınız, o zaman ben de şu gün ayrılıyorum deyin. Bakalım ne yapacaklar? Tahmin ediyorum sizi götürürler. Götürmezlerse de devletimin itibarını korumuş olursunuz' dedim.

Öyle de yapmış. Sonradan öğrendim. Kaddafi onu alıkoymuş. Kıbrıs çıkarmasını sormuş. Kıbrıs çıkarmasından sonra Orta Doğu'da Türkiye'nin itibarı yükselmiştir. Baykal, 'Yerimi ayırttım uçağım kaçıyor' deyince, Kaddafi kendi özel uçağıyla göndermiş.''

-UĞUR MUMCU OLAYI...

Ergun Göze, hatıralarını yazmakta sıkıntı çektiği konulardan birinin de ölmüş insanlarla olan olaylar olduğuna işaret ederek, Uğur Mumcu'nun bir yazısı üzerine kendisinin de bir yazı yazdığını ve arkasından mahkemelik olduklarını dile getirmişti.

Göze, hakkında 1980'de ''Uğur Mumcu'yu öldürmeye azmettirmekten'' dava açıldığını ve o dönemde davaya takipsizlik kararı verildiğini hatırlatarak, kitabında bu durumu ''Uğur Mumcu, keşke bir cinayete kurban gitmeseydi de polemiğe devam etseydik'' diye yazmıştı.

-BUGÜNKÜ GAZETELER...-

Bugünkü gazete ve gazetecilere nasıl baktığı konusuna da değinen Göze, şöyle devam etmişti:

''Çok acı olabilir sözlerim. Onun için genel konuşmak istiyorum. Basın her ülke için dış dünyayla temas eden kısım olduğu için en kolay çürüyen, bozulan toplum bölümüdür...

Türk basını için şunu söylemek mümkün. Zaten basın bize yabancı bir şey. Dışardan gelmiş. Yüzyıllar sonra çıkmış ve bir taklit olarak çıkmış. Onun için hala milli bir basına sahip olduğumuzu söyleyemeyiz.''

Türkiye'ye son dönemde global finans çevrelerinin hücum ettiğini de savunan Göze, şunları kaydetmişti:

''Türk basını da yalpalıyor. Çok garip bir cephe değişimi oldu. Türk basınında bir vakitler sosyalist enternasyonalin taraftarı olan büyük kalemler, şimdi finans kapitalin emrine girdiler. Bir vakitler en şoven milliyetçilik taraftarı olanlar da globalizmin emrine girdiler. Bu da benim hayatımın son günlerinde büyük bir şaşkınlıkla seyrettiğim bir vodvil gibi geliyor bana. İnsanlık namına acı. Realiteler de... Hangi realiteyi konuşacağız. Televizyonlarda açık oturumlar yapılıyor. Gülüyorum.''

Göze, basına ilişkin de şunları dile getirmişti:

''Türk basını bugün kötü bir kopyadır. Türk televizyonları kötü bir kopyadır. Formatı alıyor, onu hemen yapıyor. Türk toplumunda yaratıcılık yok. Kendisi olmak hiç yok. Kendisinden nefret etmiş zaten... Türk basınının ileri gelenleri çok zengin oldular. Bir de bu gerçek var. Biz çay-simit devrinden geldik.''

 

Daha sonra serbest avukatlık yapmaya başladı. Basın hayatına, Mümtaz Turhan'ın neşrettiği Ölçü mecmuasıyla girdi. Daha sonra kitap haline getirilen Meşhurların Son Sözleri, Son Havadis gazetesinde yayınlandı (1961). Fıkra yazarlığına Babıali'de Sabah gazetesinde başlayıp (1965), Tercüman'da devam etti (1969).

Tercüman gazetesinde, milliyetçi bir kalem olarak çeşitli meslek odaları ve derneklerle yaptığı mücadelelerle sivrildi. 1988 yılında Türkiye gazetesinde fıkra yazarlığına başladı ve iki sene devam etti. TGRT'de haber yorumculuğu yaptı. Halen Boğaziçi Yayınları'nın editörlüğünü yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babası. Fransızca bilmektedir.

ESERLERİ:

Meşhurların Son Sözleri,
Anadolu Sahabeleri,
Peyami Safa-Nazım Hikmet Kavgası,
Köşebaşı, Peyami Safa'dan Seçmeler (F.K. Timurtaş ile beraber),
Mukayeseli İslam Tarihi Kronolojisi,
Dirilen Çöl, Soruşturma,
Çar Tabancası (piyes),
Üçüzler (piyes),
İçimizden Otuz Kişi,
Üniversiet Dosyası (Profesörler Geçiyor),
Dısişleri Kavgası,
Ecevit Çıkmazı,
Bulunmuş Defterden Cuma Düşünceleri,
Seçmeler,
Üniversite Niçin Çöktü,
İslamiyet ve Teknoloji,
Freud ve Freudizmin İçyüzü,
Üç Büyük Muzdarip,
Rusya'da Üç Esaret Yılı,
Gözümle ve Gönlümle Tanıdıklarım,
Peygamberimiz ve Dört Halifesi,
İslam'a Selam,
Peyami Safa,
Ergun Göze-Aziz Nesin Kavgası,
Theodor Harzl'in Hatıraları ve
Sultan Abdülhamit, Besmele Bahçesi,
Kuğunun Son Ötüşü (Çanakkale Destanı).

Tercümeleri:

Malik Binnebi'den: İslam Davası, Kur'anı Kerim Mucizesi, İslam ve Demokrasi, Cezayir'de İslam'ın Yeniden Doğuşu, Asrın Şahidinin Hatıraları; Vincent Monteil'den: İsrail'in Gizli Dosyası Terörizm.

ERGUN GÖZE KİMDİR?

1931 yılında Sivas'ta doğdu. İlk ve orta tahsilini Sivas'ta yaptı. Çorum Lisesi'nden mezun oldu (1950). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1957'de bitirdi. Bir kaç arkadaşıyla birlikte, Babıali Yayınevi'ni kurdu.
Haber 7- Biyografi.net

 



Bu haber 640 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,518 µs